ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Yurt dışından temin edilen aşının, belirlenen takvimde ve uygulama kapsamında, en kısa zamanda milletin hizmetine sunulacağını belirten Erdoğan, yerli aşı üretimiyle ilgili çalışmaların yakından takip edildiğini söyledi.
"İnşallah bahar aylarında kendi aşımıza kavuşarak çok daha yaygın bir aşılama sürecine geçeceğiz." diyen Erdoğan, bu süreçte tedbirlerin sıkı şekilde devam ettirileceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Elde edilen kazanımları güçlendirmek için sokağa çıkma sınırlaması 31 Aralık Perşembe saat 21.00'den 4 Ocak saat 05.00'e kadar kesintisiz uygulanacaktır. Sağlıkçılarımıza ve diğer çalışanlarımıza destek olmak amacıyla kamuya ait okul öncesi kurumları, ana sınıfları hariç faaliyetlerini sürdürebilecektir. Salgın döneminde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızın kadrolarına göre vazife malullüğü veya meslek hastalığı statülerinin hızla sonuçlandırılması sağlanacaktır. Vazife malulü sağlık çalışanlarımızın aileleri, maaştan ek ödemeye, faizsiz konut kredisinden çocuklarına eğitim öğretim yardımına, istihdam hakkından fatura indirimlerine kadar pek çok imkana kavuşacaklardır. Sağlık Bakanımız ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımızı bu hususun süratle neticelendirilmesi hususunda görevlendirdim."
Salgın sürecinin yönetiminde görev alan kurumların tüm çalışmalarını anlık takip ettiğini bildiren Erdoğan, mevcut uygulamalarla ilgili ihtiyaç duyulacak sıkılaştırma ya da normalleşme adımlarını istedikleri zaman atma imkanına sahip olduklarını kaydetti.
Erdoğan, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın çoğunun Türkiye'den daha kötü durumda olmasının, Türkiye'nin salgınla mücadelede geride değil ileride bulunduğunun işareti olduğuna dikkati çekti.
Mücadelenin başarıyla sonuçlandırılacağının altını çizen Erdoğan, aydınlık geleceğe doğru yürümeyi sürdüreceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir'deki sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda sürmekte olan 2021 Yılı Bütçe ve 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunları görüşmelerinin Meclis'e, ülkeye ve hükümete hayırlı olmasını diledi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin üçüncü bütçesini salgın sebebiyle küresel sağlık ve onu takip eden ekonomi krizinin yaşandığı dönemde hazırladıklarını ifade etti.
Her küresel kriz döneminde olduğu gibi bu süreçte de ülke ekonomisi ile ilgili olumsuz değerlendirmeler yapılırken hep farklı bir yaklaşım içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, "2008 yılında gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tamamı ciddi bir finansal kriz yaşarken Türkiye olarak bu süreçten güçlenerek çıktığımızı ve çıkacağımızı söylemiştik. Hatırlayın o günleri. Nitekim takip eden yıllarda rekor büyümelerle 2009'daki kaybımızı fazlasıyla telafi ettik. O zaman Başbakandım. Bu yıl için de aynısını söylüyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce Türkiye ile ilgili oldukça olumsuz tablolar çizen uluslararası ekonomi kuruluşlarının değerlendirmelerini, aşama aşama kendilerinin söyledikleri yere doğru getirmeye başladıklarını belirtti.
Asıl amaçlarının salgının hızlandırdığı küresel, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinde ülkeyi hak ettiği seviyeye çıkarmak olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üretimin, ticaretin ve finansın tek merkezli hale dönüşmesinin sıkıntıları salgın döneminde daha iyi görüldü. Dünya, ekonomide daha dengeli bir üretim ve ticaret dağılımı arayışı içindedir. Türkiye pek çok avantajıyla bu arayışta öne çıkan ülkelerin başında geliyor. Ekonomimizi sadece mevcut tabloya bakarak değil, önümüzdeki işte bu büyük potansiyeli dikkate alarak yönetiyoruz. Son 10 yıldır olduğu gibi yeni dönemde de en önemli rehberimiz ve yol göstericimiz 2023 hedeflerimizdir. Bu anlayışla 2021 bütçesini üretim, yatırım, istihdam, ihracat, büyüme esasları üzerine bina ettik. Bütçemizin şimdiden ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum."
"Ekonomimizin güçlü ve kırılgan yönlerini gayet iyi biliyoruz"
"Küresel ekonomide belki de iktisat tarihine geçecek bir dönem yaşıyoruz." diyen Erdoğan, salgınla başlayan sağlık krizinin gelişmiş ya da gelişmekte olan ülke ayrımı yapmaksızın tüm makroekonomik dengeleri derinden sarstığını dile getirdi.
İşsizlik, ticaret, turizm ve borçluluk gibi pek çok göstergenin tarihin en kötü seviyelerine ulaştığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Tüm bunların etkisiyle 2020'de küresel ekonominin yüzde 4'ün üzerinde küçülmesi bekleniyor. Elbette dünyanın umudunu yeşerten gelişmeler de var. Salgının tedavisi konusunda başarıya ulaşan her adım çok hızlı bir küresel toparlanmayı beraberinde getirme potansiyeli taşıyor. Nasıl bir küresel durumla karşılaşırsak karşılaşalım, Türkiye ekonomisi her türlü zorlu teste, yeni gelişen fırsatlara ve farklı senaryolara karşı hazırlıklı durumdadır. Bunun için gerçekçi bir zeminde hem atik hem ihtiyatlı olacağız. Hepsinden önemlisi her durumda vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Ekonomimizin güçlü ve kırılgan yönlerini gayet iyi biliyoruz. Güçlü yönlerimizi sağlamlaştırırken, kırılganlıklarımızın üzerine gidiyor, gereken tedbirleri de alıyoruz. Türkiye salgın sonrası döneme güçlü, dayanıklı ve rekabetçi bir küresel oyuncu olarak girmekte kararlıdır. Vatandaşlarımdan müsterih olmalarını, sürekli karamsarlık aşılayanlara inat bize ve ekonomi yönetimimize güvenmelerini istiyorum. Bunun için gereken somut zemine de sahibiz."
"Sanayi bölgelerinde 4 bin 69 tesisin inşaatı devam ediyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uyguladıkları politikalar, kredi genişlemesi ve normalleşme adımlarının etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 6,7'lik büyüme gerçekleştirildiğini vurguladı.
Türkiye'nin Avrupa Birliği, G20 ve OECD ülkeleri arasında üçüncü çeyrekte en fazla büyüyen ülke olduğuna işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Büyüme unsurları içinde bizi fazlasıyla memnun eden, makine-teçhizat yatırımlarındaki yıllık yüzde 23,5'i bulan artış oldu. Salgın şartlarına rağmen yılın ilk 11 ayında organize sanayi bölgelerimizde 851 yeni fabrika üretime başladı. İmalat Sanayi Sicili'ne yeni kayıt yaptıran 13 bin 546 tesis üretime geçti. Bugün itibarıyla sanayi bölgelerinde 4 bin 69 tesisin inşaatı devam ediyor. Üretim tarafındaki bu güzel gelişmelerin istihdama etkilerini de görüyoruz. İş gücü piyasasına yönelik olarak aldığımız tedbirler ve hayata geçirdiğimiz istihdam destekleri sayesinde eylülde işsizlik oranı geçen seneye göre 1,1 puan gerileyip yüzde 12,7 olarak gerçekleşti. Bununla birlikte henüz ülkemizin istihdam potansiyelini yeteri kadar harekete geçiremediğimizi biliyoruz. Gençler ve kadınlar başta olmak üzere her kesimde istihdam oranlarını çok daha yukarı seviyelere çekecek politikalara öncelik vereceğiz."
Erdoğan, 3. çeyrek büyümesinin kayda değer bir başarı olmasıyla beraber asıl önemli olanın büyümenin dengeli, kaliteli ve sürdürülebilir olması olduğunu ifade etti.
Hiç şüphesiz düşük büyüme oranlarıyla da makro ekonomik istikrarı sağlamanın mümkün olduğunu söyleyen Erdoğan, büyümeyi ve istikrarı birlikte gerçekleştirmek için çalıştıklarını aktardı.
"Karşılıksız nakit desteklerinin tutarı 45 milyar lirayı buldu"
Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı Avrupa başta olmak üzere pek çok yerde salgının yeniden yükselişe geçmesinin işlerini zorlaştırdığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Talep cephesindeki daralmalara bağlı olarak herkes gibi bizim dış ticaretimiz de küresel gelişmelerden etkileniyor. Her şeye rağmen yatırım, istihdam ve üretimi sürdürmek için tedbirlerimizi almaya, hedeflerimize doğru yürümeye devam edeceğiz. Salgının ülkemizde görülmeye başladığı günden itibaren tüm vatandaşlarımızla birlikte esnafımızın, tüccarımızın, iş insanlarımızın yanında olduk. Sosyal Koruma Kalkanı başlığı altında verdiğimiz karşılıksız nakit desteklerinin tutarı 45 milyar lirayı buldu. Ayrıca istihdam ve üretimi desteklemek için kredi imkanlarını genişletmeye yönelik pek çok paketi hayata geçirdik. Türkiye'de gerçekten çalışmak, üretmek, işini sürdürmek veya büyütmek isteyip de devletten beklediği desteği alamadığını söyleyen hiç kimse yoktur. Bazılarının bu destekleri amacına uygun şekilde kullanmayarak farklı yollara yönelmiş olmaları bizim iyi niyetle üzerimize düşeni yaptığımız gerçeğini değiştirmiyor. Biz dün olduğu gibi bugün de yine samimiyetle esnafımıza ve tüccarlarımıza destek olmayı sürdürüyoruz."
Erdoğan, ülke ve millet olarak bölgesel ve küresel siyasi, ekonomik, insani krizle aynı anda mücadele verdiklerinin inkarı mümkün olmayan bir gerçek olduğunu söyledi.
Kendilerine ve dostlarına huzurlu bir gelecek inşa etmek için fedakarca gayret gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, bu samimi çabalara her devletten ve her kesimden destek beklerken haksız ve saplantılı ithamlara maruz kalabildiklerini ifade etti.
"Hiç kimsenin hakkımızı yemesine müsaade etmeyiz."
Erdoğan, son dönemde Amerika ve Avrupa'dan Türkiye'ye yönelik yaptırım söylemlerinin artmasının ve süreçlerinin hareketlenmiş olmasının üzüntü verici olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Halbuki Türkiye Avrupa Birliği'nden yaptırım değil yıllardır geciktirdiği tam üyelik sözünü yerine getirmesini beklemektir. Aynı şekilde NATO müttefikimiz Amerika'dan da yaptırım değil terör örgütlerine ve bölgemizle ilgili hesabı olan güçlere karşı verdiğimiz mücadelede destek bekliyoruz. Biz ne komşularıyla ne de başka herhangi bir devletle gerilim, hele çatışma peşinde koşan bir ülke asla değiliz. Kendimizle birlikte tüm bölgemizin ve dünyanın huzuru, refahı, esenliği için mücadele ediyoruz. Ama bu durum ülke ve millet olarak hakkımızın, hukukumuzun, egemenliğimizin çiğnenmesi karşısında sessiz kalacağımız anlamına gelmiyor. Kimsenin hakkına el uzatmadığımız gibi hiç kimsenin de hakkımızı yemesine müsaade etmeyiz."
Bu çerçevede Libya'dan Doğu Akdeniz'e, Suriye'den Kafkasya'ya uzanan geniş bir coğrafyada çok boyutlu çalışmalar içinde olduklarına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu gayreti kendi çıkarlarımızı korumanın yanında gözünü ve gönlünü ülkemize çevirmiş milyonlarca kardeşimizin hukukunu savunmak için de gösteriyoruz. Nerede bir haksızlık, hukuksuzluk veya zulüm varsa tepkimizi ortaya koyarak adaletin tesisi için çaba harcıyoruz. Nasıl bir asır önce Kurtuluş Savaşımız ezilenlere ilham kaynağı olmuşsa ülkemizin istiklal ve istikbal mücadelesi bugün de mazlum ve mağdurlara umut veriyor. Ay yıldızlı al bayrağımız Gazze'den Arakan'a, Balkanlar'dan Karabağ'a kadar dünyanın dört bir köşesinde özgürlük, adalet ve hukuk mücadelesini temsil ediyor."
Dağlık Karabağ'da yaşananların Türkiye'nin bu kararlı duruşunun ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini ifade eden Erdoğan, "Türkiye tıpkı bir asır önce Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusunun yaptığı gibi tarihi bir dönüm noktasında Azerbaycanlı kardeşlerinin yanında yer almıştır." diye konuştu.
Erdoğan, Kafkas İslam Ordusunu Bakü'ye 18 kilometre mesafedeki Güzdek'te karşılayan Azerbaycan Milli Marşı'nın yazarı Ahmet Cevad'ın duygularını ifade ettiği, "Dağa, taşa, sancağını öptürüp duman gibi bu dağları bürüdün, denizlere selam resmi yaptırıp, göklerdeki bulut gibi yürüdün, yürü, yürü batan günün izine, gülümseyir doğan güneş yüzüne. Gardaşlığın fermanına baş eğip, mazlumların imdadına yetiştin, karanlıkta iman sana yol açtı, sen o yoldan muradına yetiştin, yürü, yürü batan günün izine, gülümseyir doğan güneş yüzüne." dizelerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Evet, Türkiye ve Azerbaycan bu hissiyatla bir kez daha öz kardeş olarak kucaklaşmış, maziden atiye uzanan yepyeni bir köprü inşa etmiştir. Azerbaycanlı kardeşlerimiz ülkemizin de desteği ile 44 gün süren vatan muharebesini hamdolsun şerefli bir zaferle taçlandırmıştır. 30 yıldır işgal altında tutulan Azerbaycan toprakları kurtarılmış, Dağlık Karabağ'ın vatan hasreti son bulmuştur. Her anı kahramanlıklarla dolu 44 günlük bir savaşın ardından kazanılan zafer askeri, diplomatik ve siyasi açıdan çok büyük anlamlar taşıyor. Karabağ artık donmuş bir ihtilafı değil, hakkın batıla galip gelmesi sonucunda kazanılmış şanlı bir zaferi ifade ediyor." şeklinde konuştu.
"Kafkasya'da yeni bir dönemin kapıları aralanmıştır"
Şehitlerin fedakarlıklarının remzi olan Azerbaycan bayrağının 30 yıllık aranın ardından Karabağ'da artık gururla dalgalandığını söyleyen Erdoğan, "Laçın'dan Şuşa'ya, Fuzuli'den Kelbecer'e tüm Karabağ semalarını hamdolsun artık Ezan-ı Muhammediler süslüyor. Dağlık Karabağ'ın kurtuluşuyla Kafkasya'da yeni bir dönemin kapıları aralanmıştır. İnşallah bundan sonra bölgede merkezinde çatışma yerine barışın, gerilim yerine iş birliğinin, husumet yerine iyi komşuluk ilişkilerinin olduğu yeni bir statüko kurulacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in davetine icabetle gerçekleştirdikleri Azerbaycan ziyaretinin bu bakımdan çok önemli mesajlar içerdiğini dile getiren Erdoğan, şu bilgileri verdi:
"Azatlık Meydanı'nda yapılan zafer törenlerinde merhum Haydar Aliyev'in 'tek millet, iki devlet' şiarının ete kemiğe büründüğünü hep birlikte yeniden gördük. Bakü sokaklarında ellerinde, arabalarında, binalarında, balkonlarında Türkiye ve Azerbaycan bayrakları taşıyan Azerbaycanlı kardeşlerimizin coşkusuna biz de heyetimizle birlikte ortak olduk. Vatan muharebesi sırasında şehit düşen 2 bin 783 kahraman Azerbaycan askerini ve 100 sivil kardeşimizi rahmetle yad ettik. Böylece Türkiye ve Azerbaycan'ın tasada ve sevinçte tek yürek, tek bilek olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdik."
Ziyaret sırasında yaptıkları görüşmelerde Karabağ konusunda uluslararası alanda ve diğer ülkeler nezdinde izleyecekleri yol haritasını ele aldıklarına değinen Erdoğan, "Azerbaycan'ın işgalden kurtardığı topraklarında yeniden imar ve çeşitli kalkınma projelerini değerlendirdik. Vatandaşlarımıza kimlikle seyahat imkanı tanıyan protokolün yanı sıra medya ve yatırım alanlarında çeşitli anlaşmaların imzalanmasına şahitlik ettik. Artık pasaport yok, kimlikle rahatlıkla Azerbaycan'a, Azerbaycan'dan Türkiye'ye gidip gelebileceğiz. Yapılan anlaşmaların savunma ve altyapı başta olmak üzere her alanda iş birliğimizi daha da derinleştireceğine inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e nazik daveti ve misafirperverliği için selam ve sevgilerini ileten Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Vatan, bayrak ve ezan uğruna canlarını feda eden Azerbaycan ordusunun kahraman neferlerine Allah'tan rahmet, ailelerine sabır, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Kazanılan zafer dolayısıyla şahsım ve milletim adına bir kez daha Azerbaycan Türklerini tebrik ediyorum. Özellikle bölge ülkelerini bu zaferden rahatsızlık duymak yerine 30 yıllık bir işgalin sona erdirilmiş olmasının mutluluğunu Azerbaycanlı kardeşlerimizle paylaşmaya davet ediyoruz. Rabbime hem bizlere böyle bir zaferi yaşattığı hem de burası çok önemli, Boraltan faciasında tek Parti CHP'sinin tarihimize sürdüğü utanç lekesini temizleme imkanı bahşettiği için hamdediyorum. Ezeli ve ebedi kardeşliğimizi çekemeyenlere inat Türkiye ve Türk milleti olarak her türlü sıkıntısında can Azerbaycan'ın yanında durmaya devam edeceğiz."
Erdoğan, vatandaşların tasarruflarını Türk lirası olarak değerlendirmelerini teşvik etmek istediklerini belirtti. Erdoğan, "Bu amaçla Türk lirası mevduat ve katılım hesapları ile ilgili faiz ve kar paylarındaki stopaj oranlarını düşürmüştük. Buna göre, stopaj oranları 6 aya kadar vadeli olan hesaplarda yüzde 15 yerine yüzde 5, bir yıla kadar vadeli olanlarda yüzde 12 yerine yüzde 3, bir yıl üzerinde olanlar için ise yüzde 10 yerine yüzde 0 olarak mart sonuna kadar uygulanmaya devam edecek." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son zamanlarda Türk lirası cinsi varlıklara olan güveni artırmak için piyasa dostu adımlar atıldığını anımsatarak, şöyle konuştu:
"Bu sayede kasım ayından itibaren sermaye girişlerinde artış, risk priminde düşüş ve Türk lirasında değerlenme yaşandı. Vatandaşlarımızın döviz talebi de azalma eğilimine girdi. Ülkemizin içinden geçtiği bu kritik dönemde tüm vatandaşlarımızdan birikimlerini dövizden Türk lirasına çevirerek üretim ve istihdama katkı sağlayacak yatırımlara yönelerek mücadelemize destek vermelerini bekliyorum. Son dönemde uluslararası yatırımcıların yaklaşık 11 milyar dolar civarında sermaye girişi gerçekleştirmiş olmasını da önemli görüyorum. Sadece hazine tahvil ve hisse senedinde uluslararası yatırımcı girişleri 2 milyar dolara ulaşmış durumdadır. Önümüzdeki dönemde de uluslararası yatırımcıların Türk lirası cinsi varlıklara yönelik ilgisinin devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca portföy akımlarının yanında uluslararası doğrudan yatırımları da ülkemize çekmenin peşindeyiz. Bunun için gereken her türlü şartı sağlamaya çalışıyoruz."
İktidarda bulundukları 18 yıl boyunca mali disiplinin korunması hususunda çok büyük hassasiyet ve özen gösterdiklerine işaret eden Erdoğan, "Salgın nedeniyle zor durumda olan vatandaşlarımızın yanında olmaya devam ederken, kamu harcamalarındaki disiplini de göz ardı etmiyoruz. Merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını 2020 sonu için yüzde 4,9 olarak hedeflemiştik. Gerçekleşmeler 2020 yılını yüzde 4 buçuğun altında bir bütçe açığı ile kapatacağımızı gösteriyor." dedi.
"Türkiye'de toplam borçların milli gelire oranı yönetilebilir seviyededir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bir diğer önemli avantajının düşük borçluluk oranları olduğuna işaret ederek, "Bu yılın ilk 9 ayında küresel borçluluk oranları daha önce eşi görülmemiş seviyelere ulaştı. Toplam küresel borç 272 trilyon dolarla küresel hasılanın 3,5 katına erişti. Ülkelerin toplam borçları milli gelirlerine oranla oldukça arttı. Japonya'da toplam borcun milli gelire oranı yüzde 632, İngiltere'de yüzde 500, Çin'de yüzde 337 ve Almanya'da yüzde 268'e yükseldi. Türkiye'de ise toplam borçların milli gelire oranı yüzde 167 ile yönetilebilir bir seviyededir." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde bankacılık sektörünün sağlıklı yapısını koruyarak çalışmalarına devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Sektörün sermaye yeterliliği oranı ekim itibarıyla yüzde 19,9 ile yasal sınırların oldukça üzerinde gerçekleşti. Diğer göstergelerde de bankalarımız uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeyin oldukça üzerinde seviyelerde bulunuyor. Bankalarımız zaten yüzde 4 düzeyinde olan tahsili geciken alacaklarının yüzde 75'i kadar karşılık ayırmış durumdadır. Geçtiğimiz hafta itibarıyla bankalarımızın döviz açık pozisyonu bulunmadığı gibi sektörde 3,2 milyar dolarlık döviz pozisyonu fazlası vardır. Yurt dışından kaynak temini hususunda da hiçbir sıkıntı yaşamayan bankalarımız yıl içinde vadesi dolan sendikasyon kredilerini yüzde 90'ın üzerinde bir oranla ve ilave bir maliyet baskısı olmaksızın yeniledi. Netice itibarıyla ülkemiz güçlü bankacılık sistemi sayesinde yerli ve uluslararası tüm yatırımcılara ihtiyaçları olan desteği sağlayabilecek potansiyele, imkana ve mekanizmalara sahiptir."
"Yoğun bir mücadele içindeyiz"
Erdoğan, ekonominin güçlü yönlerinin farkında olduklarını, sıkıntıları ve çözüm yollarını da gayet iyi bildiklerini dile getirerek, "Türk ekonomisine faiz, enflasyon ve kur sacayakları üzerinden kurulan baskıların ve bunların yol açtığı maliyetlerin üstesinden gelmek için yoğun bir mücadele içindeyiz. Faizlerin piyasa şartlarında makul seviyelere inmesi için çalışıyoruz. Enflasyon kasım ayında tüketici fiyatlarında yüzde 14 ve üretici fiyatlarında yüzde 23 düzeyinde gerçekleşti. Rakamların bu seviyelere çıkmasında döviz kuru, petrol ve gıda fiyatlarındaki artış etkili oldu." şeklinde konuştu.
Enflasyonla mücadelede oldukça önemli bir yer tutan kur riskini azaltacak politikaları özenle hayata geçireceklerini anlatan Erdoğan, "Geçmişte enflasyonla nasıl baş ettik ve tek hanelere düşürdüysek şimdi bunu tekrar sağlayacağız." dedi.
"İdari ve hukuki reformları tereddütsüz hayata geçireceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kritik öncelikleri olan cari açıkla mücadelede de yapısal önlemlere hız verdiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İmalat sanayimiz her türlü ürünü üretebilecek kapasiteye sahiptir. Ana maldaki ithalata bağımlılığı azaltma yönünde de mesafe kaydediyoruz. Bu noktada savunma sanayimize özel bir parantez açmak istiyorum. Savunma sanayimizde iktidara geldiğimizde yüzde 20 düzeyinde olan yerlilik oranı bugün yüzde 70'lere ulaşmış durumdadır. Bu alanda başarıyı getiren yönetişim modelini, imalat sanayinin diğer alt sektörlerinde de uygulayacağız. Üretimde ara malı ithalatına olan bağımlılığı asgari seviyelere indirerek yapısal cari açık problemi ile mücadelede önemli kazanımlar elde edeceğiz.
Teknoloji odaklı sanayi hamlesi programımız kapsamında, önümüzdeki aylarda kimya, eczacılık, ilaç, tıbbi cihaz, ulaşım ve elektronik gibi yüksek teknolojiye dayalı sektörlerde yeni çağrılara çıkıyoruz. Bu ürünlerde yurt içi üretim kabiliyetlerinin geliştirilmesini temin için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Türkiye'nin tüm politikalarını salgın sonrası dönemin kazananı olma hedefine göre şekillendiriyoruz. Üretim çeşitliliğimiz, lojistik imkanlarımız, güçlü tedarik zincirimiz, sunduğumuz teşvikler ve dinamik iş gücümüzle Türkiye'ye yatırım yapan herkesi memnun edecek seviyedeyiz. Rekabete dayalı piyasa ekonomisi gelenekleri çerçevesinde her türlü yenilikçi teklife açığız. Yatırım ortamını iyileştirecek, öngörülebilirliği artıracak, yatırımcıların tereddütlerini giderecek iklimi güçlendirmek için gereken idari ve hukuki reformları tereddütsüz hayata geçireceğiz."
Erdoğan, bir süredir hazırlıklarını yaptıkları reform paketlerini iş dünyası başta olmak üzere her kesimle görüşerek, konuşarak ve tartışarak olgunlaştırdıklarını söyledi.
Bütçe görüşmelerinden hemen sonra ekonomi, hukuk ve idari alanlardaki reform paketlerini Meclis gündemine taşımaya başlayacaklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yatırım, üretim, ihracat, istihdam, hukuk, adalet, güvenlik odaklı politikalarla ülkemizi salgın sonrası döneme hazırlıyoruz. Sadece bunlarla kalmıyor, her alanda Türkiye'yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkartacak adımlar atıyoruz. Mesela bugünkü kabinemizde Milli Uzay Programı'mızın sunumunu dinledik. İnşallah ülkemizin bayrağını uzayda çok daha güçlü şekilde dalgalandıracağımız günler çok yakındır. Bu programı önümüzdeki haftalarda ayrıntılı bir şekilde kamuoyuyla paylaşacağız."
"Bu nasıl muhalefetin başı olmaktır?"
Erdoğan, Türkiye'de kimi siyasi partilerin temsilcilerinin ve onlarla aynı amacı paylaşan kesimlerin yalanı silah olarak pervasızca kullandığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Terörle mücadele eden sınır ötesi harekatlarımıza, yatırımlardan koronavirüs salgınıyla mücadeleye kadar tüm hususlarda attığımız her adımda bu alçakça yöntemle karşılaşıyoruz. Kendi içlerinde yaşanan taciz, tecavüz ve hırsızlık gibi ahlaki çöküntüye işaret eden hadiseleri bile yalanla tersine çevirmeye kalkacak kadar tefessüh eden bu kokuşmuş zihniyetin takdirini milletimize bırakıyoruz. Ana muhalefetin başındaki zattan bu tacizcilerden, bu cinsel ilişkilerle alakalı, hırsızlıklarla alakalı, yapılan soygunlarla alakalı şu ana kadar en ufak bir açıklama duyduğunuz mu? Duymadık. Bu nasıl bir muhalefetin başı olmaktır?"
Bu kirli zihniyetin koronavirüs salgını gibi 83 milyonun tamamını ilgilendiren hayati meseleyi de yalanlarına alet etmesini kabullenmelerinin mümkün olmadığını ifade eden Erdoğan, "Salgınla mücadelede bütün varlığımızı ortaya koyarak, pek çok yalanı ardı ardına sıralayıp önlerine konan hakikatlere asla kulak vermeden bir sonraki yalana geçenlere, müsamaha göstermeyeceğiz." dedi.
"Tedbirlerin olumlu etkilerini görmeye başladık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası kurumlarla iş birliği halinde ve onların belirlediği standartlar çerçevesinde salgınla mücadelesini şeffaf şekilde yürüten bir ülke olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İstatistiklerle ilgili yöntem değişiklikleri de hep bu uluslararası uygulamalar çerçevesinde yapılmıştır. Her fırsatta 'TAMAM' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafe kurallarına riayeti telkin ederek, aşı geliştirme çalışmaları başta olmak üzere konuyla ilgili tüm gelişmeleri yakından izleyerek süreci yönetiyoruz. Aldığımız tedbirleri sadece ve sadece milletimizin hayatını, sağlığını, geleceğini düşünerek belirliyoruz. Son kabine toplantımızın ardından vaka sayılarındaki artışa ve hastanelerimizdeki doluluk oranlarına bakarak kararlaştırdığımız sokağa çıkma kısıtlamalarının da bulunduğu ilave tedbirleri milletimizle paylaştık. Bugünkü kabine toplantımızda, alınan tedbirlerin sonuçlarını kapsamlı olarak değerlendirdik. Milletimizin tüm fertlerinin büyük fedakarlığı ile uyguladığımız kısıtlamaların ve diğer tedbirlerin olumlu etkilerini görmeye başladık. Kurallara daha sıkı riayet etmek suretiyle bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak hepimiz için milli bir görevdir."
"KDV indirimleri 1 Haziran'a kadar uzatıldı"
Milletin fedakarlıklarına karşı şükranlarını, hayata geçirdikleri ve geçirecekleri desteklerle ifade etmeye çalıştıklarını aktaran Erdoğan, bu çerçevede şu kararları paylaştı:
"Yıl sonuna kadar yüzde 20'den yüzde 10'a indirdiğimiz gayrimenkul kiralarındaki stopaj oranının uygulanması süresini 1 Haziran'a kadar uzatıyoruz. Benzer şekilde, yüzde 18'den yüzde 8'e indirdiğimiz iş yeri kiralama hizmetlerindeki KDV oranını da 1 Haziran'a kadar yüzde 8 olarak uygulamaya devam edeceğiz. Salgının etkisinin en aza indirilmesi için yıl ortasında başlattığımız konaklamadan yeme içmeye, yolcu taşımacılığından bakım onarıma kadar birçok sektörü kapsayan KDV indirimlerinin sürelerinde de yine 1 Haziran'a kadar uzatıma gittik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, esnafa kira desteği ile gelir kaybı desteği için hazırlıklara başladıklarını bildirerek, "Ülkemizde basit usule tabi 806 bin 871 vatandaşımız ile kısıtlamalar sebebiyle salgından doğrudan etkilenen 432 bin 567 esnafımız bulunuyor. Toplam sayısı 1 milyon 239 bin 438 kişiyi bulan bu kesime 3 ay süreyle ayda 1000 lira destek ödemesi yapacağız. Hibe şeklinde vereceğimiz doğrudan esnaf destek ödemesinden taksi, dolmuş ve servis işletmecisi, pazarcı, terzi, oto tamircisi, lokantacı, pastaneci, kadın ve erkek kuaförü, pansiyon, yurt, kreş, düğün salonu işletmecisi gibi kesimler faydalanacaktır. Böylece ayda yaklaşık 1 milyar 240 milyon liradan toplam 3 milyar 718 milyon liralık desteği esnafımızın hizmetine sunmuş oluyoruz." diye konuştu.
"Esnafa 1 milyar 300 milyon lira kira desteği"
Esnafa kira desteğini basit usule tabi olmanın şartlarına göre belirlediklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu şartları taşıyan ve iş yeri kira olan esnafımıza yine 3 ay süreyle büyükşehirlerde aylık 750 lira, diğer illerde ise 500 lira kira desteği yapacağız. Buna göre ayda 432 milyon liradan toplamda 1 milyar 300 milyon liralık bir kira desteğini esnafımıza hibe olarak vereceğiz. Bu iki destek kalemi çerçevesinde önümüzdeki 3 ay boyunca esnafımıza toplamda 5 milyar lira civarında bir hibe desteği sağlamayı planlıyoruz. Hazine taşınmazları üzerindeki turizm tesisleri ile deniz turizmi tesislerinin kira, kesin izin, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izni, yararlanma ve hasılat payları ile ecrimisillerin ödeme sürelerini başvuru şartı aranmaksızın 1 yıl süreyle erteliyoruz. Bu ertelemenin turizm sektörüne katkısı 925 milyon liradır. Belediyelere de mülkiyet veya tasarruflarında bulunan taşınmazların irtifak hakkı, kiralama ve benzeri kullanımından kaynaklanan bedellere indirim veya erteleme kararı alabilme imkanı sağladık."