Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Taha Akgül Spor Salonu'nda düzenlenen Keçiören Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve Muhtarlar Buluşması'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, Keçiörenlilerle beraber olmaktan, hasret gidermekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirtti.
Keçiören'de misafir değil ev sahibi olduğunu, Subayevleri'nde 12 yıl boyunca Keçiörenliler ile iç içe, yan yana yaşadığını anımsatan Erdoğan, acıyı paylaştıklarını, zorluklara göğüs gerdiklerini, başarıları, zaferleri birlikte kutladıklarını, aynı hizada saf tuttuklarını, aynı cenazeye omuz verdiklerini ifade etti.
Acısıyla tatlısıyla güzel günler geçirdiklerini, Keçiören ve Keçiörenlilerle, komşularıyla bağlarını hiç koparmadığını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Fırsat buldukça Keçiören'e geldik, sizlerle hemhal olduk, hasret giderdik. Keçiören'in tüm meseleleriyle, sıkıntılarıyla, işleriyle yakından ilgilenmeyi sürdürdük. Keçiören de bizi asla yalnız bırakmadı. Keçiörenli kardeşlerimiz dualarıyla zaten hep yanımızdaydı. Seçimlerde özellikle Keçiörenli kardeşlerimiz yanımızda hep dik durdu. Keçiörenli kardeşlerimden her zaman o dik duruşu gördüm. Keçiören'in inşallah pazar günü de aynen dik duruşuyla hazırlandığını görüyorum. Keçiören pazara hazır mı? Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Çalmadık kapı bırakmıyoruz değil mi? Gençler, tüm muhataplarınıza el ele yol yürümeye var mısınız? Gümbür gümbür pazara var mıyız? Ben size inanıyorum, sizi seviyorum. İnanıyorum ki pazar günü Bay Bay Kemal'e gereken dersi vereceksiniz."
Keçiören'in 14 Mayıs'ta şahsı ve Cumhur İttifakı'na yönelik muhabbetini bir kez daha ortaya koyduğunu söyleyen Erdoğan, yüzde 52,5 oy oranıyla Türkiye ortalamasının üzerinde kendilerine destek veren Keçiörenlilere teşekkür etti.
"Yasama organı olarak Cumhuriyet İttifakı’nda biz varız"
Erdoğan, dün Malatya’da deprem konteynerlerinin yanında 50 bin kişiye hitap ettiğini hatırlattı.
Bugün yağmur nedeniyle toplantıyı kapalı salonda yapmak durumunda kaldıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"İnanıyorum ki açık havada yapsaydık en az bir 50-60 bin orada toplardık. Keçiören şimdi bunu sandıklarda toplayacaksın. Malatya'dan Sivas'a geçtim Sivas bir başkaydı, bambaşkaydı. Sivas'ta şimdi rakam vereceğim, 100 bin. Yiğidolar coştu, caddelere doldu. İnşallah pazar günü Ankara, birinci ve ikinci bölgesi ile sandıklarda olacak, hesapları alt üst edecek. Bu hesapları alt üst etmeye var mıyız? Buna hazır mıyız? Cumhur İttifakı diyen Keçiören olarak, Bay Bay Kemal'in bütün hesabını alt üst ettiniz. Parlamentoda çoğunluğun 323 milletvekili ile Cumhur İttifakı'na verilmesi hem güvenim göstergesi hem de irade beyanıdır. Çok önemli. Şu anda 323 milletvekili ile Cumhur İttifakı parlamentoda bir zemin oluşturdu. Bu ne demektir? Yani, yasama organı olarak Cumhuriyet İttifakı’nda biz varız. Milletimiz 'güçlendirilmiş parlamenter demokrasi laflarını' filan ayaklarının altına aldı, Cumhur İttifakı ile yola devam dedi."
"Bu nasıl hesap uzmanıymış?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin 3 ayda, 5 ayda, 8 ayda bir hükümetlerin değiştiği o eski Türkiye günlerine geri dönme tekliflerini reddettiğini dile getirdi.
Muhalefetin koltuk paylaşımı yaptığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu koltuk paylaşımında düşünün toplamı 1 puan eden malum partiler, hesap uzmanı ya, onlar yaklaşık 40 milletvekili aldılar. Bir puanla. Bu ne iştir, bu nasıl hesap uzmanıymış. Bununla bu CHP ayakta kalabilir mi? İşte şimdi Keçiören'den Tüm Türkiye'ye sesleniyorum. Pazar günü Erdoğan evladınıza sahip çıktığınız anda Cumhur İttifakı’nın parlamentodaki 323 milletvekiliyle inşallah önümüz apaçık. 21 yılı inşallah farklı bir şekilde devam ettireceğiz, farklı bir şekilde geleceğin Türkiye'sini kuracağız. Türkiye Yüzyılı diyoruz ya işte Türkiye Yüzyılı'nı biz sizlerle beraber kuracağız."
"Türkiye Yüzyılı'nı vatandaşlarla birlikte kuracağız"
Türkiye Yüzyılı'nı vatandaşlarla birlikte kuracaklarını söyleyen Erdoğan, "Milletimiz iktidara giden yolu, milli irade yerine Kandil'de ve Pensilvanya'da arayanlara kırmızı kart göstermiştir. Bunlar talimatı nereden alıyor? Kandil'den alıyor, Kandil'in sokaktaki eşkıyalarından, teröristlerden alıyorlar. Biz nereden alıyoruz? Biz Allah'tan alıyoruz, milletimizden alıyoruz. Farkımız bu, bugüne kadar böyle geldik, bundan sonra da böyle gideceğiz." diye konuştu.
Milletin, ekonomiyi Londra'daki tefecilere, IMF komiserlerine teslim etmek isteyenlere, "Hadi oradan" dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ne diyor bay bay Kemal? Londra'dan 300 milyar dolar getirecekmiş. Senin her yerin hesap uzmanı olsa ne yazar? Yanındakiler hesap uzmanı olsa ne yazar? Sen ne hesap biliyorsun ne kitabın var. Hiç. Biz sizin bildiğiniz hesapları unuttuk, unuttuk. Bunlar otellerin lobilerinde, sözcüsü ve bir de İYİ Parti'nin malum Merkez Bankasında bir zamanlar görev yapan kişisiyle otellerin lobilerinde IMF komiserleriyle görüştüler. IMF komiserleriyle yaptıkları görüşmelerde bize tavsiyede bulundular. 'IMF'ten borç alın.' dediler. Biz ne dedik? Hayır. Biz IMF'le ilişkimizi 2013'te kestik. 23,5 milyar dolar borcumuz vardı. Bu borcu sıfırladık 2013'te.
O zaman Merkez Bankamızın rezervi 27,5 milyar dolardı. Gümbür gümbür yürüdük. Başbakanlığım döneminde bir ara 135 milyar dolara biz rezervi çıkardık. Yine inşallah bu rezervi yakalayacağız. Çünkü bu konuda kararlıyız, bizim sıkıntımız yok. Aynı kararlılıkla yola devam edeceğiz. Siz bu spekülatörlerin yaptığı oyunlara bakmayın. Bay bay Kemal'in ve avanesinin yaptığı oyunlara bakmayın. Bunların hepsi gelip geçici işlemlerdir. Türkiye ayakta mı ona bakın. Milletimiz yabancı dergi kapakları üzerinden kendisine parmak sallayan güçlere teslim olmayacağını defalarca ilan etmiştir."
"Hizmetlerde bir aksaklık yaşanmaması için çok önemli"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs'ta "İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün." diyen tüm vatandaşlara teşekkür ederek, Türkiye Büyük Millet Meclisinde oluşan tablonun daha da güçlendirilerek 28 Mayıs'a taşınması gerektiğini söyledi.
Vatandaşların parlamento için gösterdiği iradeyi ikinci turda da cumhurbaşkanlığında sergilenmesi gerektiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yasama ile yürütmenin uyum içinde çalışması, hizmetlerde bir aksaklık yaşanmaması için çok önemli. Türkiye, eskiden devlet organları arasındaki çatışmalardan çok çekti. Başbakanın önüne fırlatılan bir anayasa kitapçığının ülkemize milyarlarca dolar maliyeti oldu. Anayasa kitapçığını o zamanki Başbakan Sayın Ecevit ve ortaklarının önüne fırlatan kimdi? Biliyorsunuz değil mi? Sayın Kılıçdaroğlu'yla şu anda kol kola dolaşan kişi. Bunlar bu ülkeye çok çektirdiler."
İstikrarsızlığın bedelini sadece siyaset kurumu değil tüm Türkiye'nin ödediğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gencimiz iş bulamadı, esnafımız siftah yapamadı, turizmcimiz turist yolu gözledi. Tüccarımız, ihracatçımız, sanayicimiz ürün satamadı. Bir avuç elit dışında sanayicisiyle işçisiyle çiftçisiyle memuruyla emeklisiyle ev hanımıyla milletimizin tüm fertleri sıkıntı çekti. Bunları yaşadık mı? Yaşadık. Son 21 yılda tesis ettiğimiz güven iklimiyle biz işte bunu tersine çevirdik. Vesayet güçlerinin, milletin iradesini gasbetmesine yol vermedik. Yasama, yürütme, yargı arasında güç çekişmesinin yaşanmasına müsaade etmedik.
Her organın kendi yetki alanı içinde kalmasını sağlayarak ülkemizin siyasi istikrarsızlığa sürüklenmesine engel olduk, yol vermedik. Elbette bunu da aziz milletimizin yardımıyla başardık. Siz bize sahip çıktınız, biz de sizin hakkınızı, hukukunuzu koruduk. Siz bize itimat ettiniz, biz de sizin emanetinize asla halel getirmedik. Siz bize destek verdiniz, biz de her yerde diklenmeden dik durduk. Bundan sonra bu şekilde yolumuza devam edeceğiz."
"Pazar günü için oy verme dışında hiçbir plan yapmayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salondaki gençlerden bütün arkadaşlarına pazar günü sandığa gitmelerini tavsiye etmelerini ve rehavete kapılmadan çalışmalarını istedi.
Yasama, yürütme ve yargının uyum içinde çalışarak millete hizmet etmesini temin edeceklerini belirten Erdoğan, şunları aktardı:
"İnşallah bunu da siz Keçiörenli kardeşlerimin güçlü desteğiyle yapacağız. Önümüzde sayılı günler var, 4 gün. 4 gün sonra yeniden seçim var. Pazar günü için oy verme dışında hiçbir plan yapmayacağız. Sabah erkenden sandıklara giderek oyumuzu kullanacak, irademizi göstereceğiz. Bizimle birlikte eşimizin, dostumuzun, komşumuzun da muhakkak sandığa gitmelerini sağlayacağız. Rehavete kapılmak yok, zafer sarhoşluğuna girmek yok. Olmazsa olmaz sandık ve sandıkta da Allah'ın izniyle zafere yürüyeceğiz. Unutmayın 28 Mayıs'ta bizim rakibimiz asla CHP Genel Başkanı değildir. Bizim en büyük rakibimiz rehavettir, savsamaktır, boş vermektir, 'Zaten öndeyiz, nasıl olsa kazanırız.' duygusuna kendimizi kaptırmaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zafer sarhoşluğu zehrinin yayılmasına kesinlikle izin vermeyeceklerini vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Keçiörenli komşularımdan bu sefer rekor beklediğimi, altını çizerek ifade etmek istiyorum. Sizlere güveniyorum, inanıyorum. Beni mahcup etmeyeceğinizi çok iyi biliyorum. Rabb'im dayanışmamızı, muhabbetimizi daim eylesin diyorum. Gerek Ankara gerek Türkiye olarak 14 Mayıs günü demokrasimiz adına çok başarılı bir sınav verdik. Tüm provokasyonlara rağmen milletimiz adeta sandığa akın etti. Muhalefetin gerilim siyasetine rağmen hiçbir insanımızın burnu kanamadı. Farklı mecralarda yürütülen haysiyet cellatlarına rağmen millet tercihini sandığa özgürce yansıttı. Tüm siyasi partilerden vatandaşlarımız, olgunluk içinde, suhulet içinde, huzur ve barış içinde oylarını kullandı, kararlarını beyan etti."
"Türk demokrasinin ulaştığı olgunluk seviyesini dost düşman herkese tekrar gösterdik"
Yıllarca kendilerine demokrasi nutukları atan Avrupa ülkelerini bile kıskandıran rekor bir oranla Türk milletinin iradesini ortaya koyduğunu belirten Erdoğan, 14 Mayıs'ta sadece Türk demokrasisinin gücünü görmediklerini, aynı zamanda pek çok algı balonunun patlamasına da şahitlik ettiklerini söyledi.
İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarının seçim gecesi yaptıkları açıklamaları hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi bunların tamamını pazar günü sandığa gömmeye hazır mıyız? Öyleyse durmak yok. Türkiye'ye atılan diktatörlük iftiralarıyla yol yürümek istediler. Kendi ülkelerinde seçmenin yarısını dahi sandığa götüremeyenler tarafından yürütülen karalama kampanyalarında Türkiye neredeyse yüzde 90 seçmen olarak oyunu kullandı. Bizlerle ilgili uluslararası basında yapılan sinsi psikolojik harekatlar var. Muhalefetin meydan meydan tekrarladığı yalanlar ve bühtanlar var. Zaten bay bay Kemal'in yalandan başka sermayesi yok ki, akşam yalan, sabah yalan... Bir de CHP Genel Başkanı ve şürekasının körüklediği korku siyaseti var. İşte 14 Mayıs gecesi sandıkta tecelli eden iradeyle tüm bunları çöpe attık. Diktatörlük söylemlerinin tamamen safsatadan ibaret olduğunu gösterdik. Düşünün diktatör ikinci tura kalır mı? Diktatör işini birinci turda bitirir hem de yüzde 90'larla bitirir. Dünyada bunun örnekleri çok. Biz diktatörlüğe değil milletimizin gönlünü kazanmaya hasretiz. Bizim durumumuz bu. Milletimize dergi kapaklarından ayar verilmeyeceğini biz tüm dünyaya gösterdik."
Erdoğan, tüm dünyaya, Türk milletinin iradesine zincir vurulamayacağını, yalan, iftira ve korku siyasetiyle seçim kazanılamayacağını ve bölücülerle, FETÖ'cülerle yol yürünmemesi gerektiğini gösterdiklerini ifade etti.
Türkiye'nin gücünü, Türk demokrasinin ulaştığı olgunluk seviyesini, milletin basiret ve ferasetini dost düşman herkese tekrar gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, "Sandıkları bayram yerine çeviren siz kardeşlerimi tebrik ediyorum. Rabbim sizden razı olsun. Ancak o gece sizlerin bu duruşunu hazmedemeyenler de çıktı. Gerçekten de o gece demokrasimiz adına hiç yaşamak istemeyeceğimiz tavırlara, yalanlara şahit olduk. Daha sandıkların onda biri dahi açılmadan basın mensuplarını toplayıp CHP Genel Başkanı'nı cumhurbaşkanı ilan ettiler. Geride olduklarını bal gibi bildikleri halde, 'Öndeyiz, kazanıyoruz.' diyerek seçmenlerini kandırmayı denediler. Gece boyunca hiç ara vermeden bu yalan furyasını inatla sürdürdüler. Şimdi çıkmışlar bir de utanmadan, arlanmadan, 'Kandırdıysak CHP'lileri kandırdık, bundan size ne.' diyorlar. Hatalarını kabul etmek, milletten ve CHP'li vatandaşlarımızdan özür dilemek yerine çamura yatarak paçayı kurtarmaya çalışıyorlar." diye konuştu.
Kendilerine oy vermese de CHP'lilere böyle davranılmasını, böyle hakaret edilmesini, onların böyle aşağılanmasını kabul etmediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Her seçim öncesinde CHP'li seçmene, istemedikleri adayın bizzat genel başkanları tarafından 'tıpış tıpış oy vereceksiniz' denilerek dayatılmasını içimize sindiremiyoruz. Bu ne demek, 'tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz.' Koltuklarını kaybetmek istemeyen siyasetçilerin, her ne sebeple olursa olsun milletimize yönelik kibirli bir dil kullanması asla hoş görülemez. Böyle siyaset olmaz, böyle siyaset yapılmaz. Gazi'nin hürmetine hala CHP'ye oy veren vatandaşlarımızın da bu dayatmalardan rahatsız olduğuna inanıyorum. Bu vatandaşlarımızın mevcut CHP yönetiminin bölücüler ve FETÖ'cülerle yaptığı pazarlıklara da itiraz ettiklerini biliyorum. Kandil'deki PKK elebaşlarının hemen her gün çektikleri videolarla Kılıçdaroğlu'na oy istemesi, en çok samimi CHP'lileri rencide ediyor. Pensilvanya'daki alçakların, CHP'nin başındaki zatın reklam ajansı gibi çalışması en çok bu vatandaşlarımızın başını öne eğiyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kandil'deki terörist elebaşlarının, videolarla CHP Genel Başkanı'na alenen oy istediğini, CHP Genel Başkanı'nın da aylardır buna ses çıkarmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ne demektir? Bay bay Kemal, senin o teröristlerden ne farkın var? Onlar sana destek veriyorlar, sen kalkıp da 'Sizin desteğinize ihtiyacım yok.' diyebiliyor musun, diyemiyorsun. Niye? Çünkü oradan gelen destek senin için bal kaymak. Öbürü Gazi Mustafa Kemal'e saldırıyor. Ardından ne diyor, 'İt sürüleri, it sürüleri, it sürüleri' diyor. Hani neredesin bay bay Kemal, en ufak bir şey söylemiyorsun. Söyleyemez çünkü kapalı kapılar ardında bunlarla yaptığı görüşmeler ortada. Her şey bu kadar açık ve net. Peki soruyorum size, özetin özeti mahiyetindeki tüm bu rezilliklerle ilgili şimdiye kadar masadan bir itiraz duydunuz mu? Muğlak, nereye istersen oraya çekilebilecek bir iki cümle dışında masanın buna itiraz ettiğini gördünüz mü? İtiraz etmedikleri gibi gittiler bunlarla 'kana kan, intikam intikam' çağrıları altında ortak miting yaptılar. Nerede, Van'da. Meydan meydan dolaşıp 6-8 Ekim olaylarında, aralarında kurban eti dağıtan Yasin Börü evladımızın olduğu 51 Kürt kardeşimizi bunlar Diyarbakır'da şehit ettiler mi? Bu Selo, o çağrıyı yapan terörist değil mi? Şimdi ne diyor; 'Selo'nun ne günahı var, Kavala'nın ne günahı var?' diyor. Kavala, Gezi olaylarının mimarı, Selo da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan terörist. Şimdi ne diyor; 'Çıkaracağım onu ben, onun içeride duruşu beni rahatsız ediyor.' diyor. Kim? Bay bay Kemal. Benim vatansever, milliyetperver tüm vatandaşlarım, Ankaralı hemşehrilerim, İstanbullu kardeşlerim, tüm Türkiye inanıyorum ki pazar günü bunlara gereken dersi sandıkta verecektir."
"PKK'nın kurulduğu köye gidip 'buralara bahar gelecek' diye video çektiler. PKK ve sol örgütlerin sembolü olan zafer işaretleri ile milleti selamladılar." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yani 14 Mayıs'ta milletten sandıkta tokadı yiyene kadar Kandil'den gelen destek açıklamalarını alkışlarla karşıladılar. Bölücülerle olan ortaklıklarını gururla sahiplendiler. Şimdi çıkmışlar bize ahlak dersi, Cumhur İttifakı'na da milliyetçilik dersi vermeye yelteniyorlar. Sevsinler seni bay bay Kemal, sen ne zaman milliyetçi oldun ya? Bunlar böyle, akşam başka sabah başka. Bunlarda her numara var. Ama diyorum ki bütün bu numaraları, pazar günü sandıkları bunlara inşallah bir siyaset mezarı yapalım. Buna var mıyız? 14 Mayıs'tan sonra bunların keşfettiği vatanperverliği de herhalde severiz. Bunların her işleri gibi vatanperverlikleri de milliyetçilikleri de maske. Ama benim milletim bunu yutmaz. Doğu'da PKK'ya çiçek atıp, bölücülere selam çakıp Ankara'da 'vatan, millet' diyerek kimseyi kandıramazlar. 28 Mayıs işte bunun için bir fırsattır. Buna hazır mıyız? 28 Mayıs'ın diğer hususlar yanında ülkemizde muhalefette de bir değişime vesile olacağına inanıyorum."
"İnsanların karşısına hep eser ve hizmetlerle çıktık"
21 yılı iktidarda olmak üzere 40 yıldır milletin huzurunda olduğunu belirten Erdoğan, bu dönemde kimseyi ayırmadıklarını, ayrıştırmadıklarını, kimseyi karıştırmadıklarını ve kimseye de karışmadıklarını dile getirdi. Erdoğan, yasakları kaldırdıklarını, baskılara son verdiklerini, hukuksuzluklara "dur" dediklerini söyledi.
Hiç kimsenin mezhebiyle meşrebiyle kökeniyle kılık kıyafetiyle asla ilgilenmediklerini kaydeden Erdoğan, herkesi kucaklamanın, toplumun tüm kesimlerinin özgürlük alanını genişletmenin gayretinde olduklarını vurguladı.
İnsanların karşısına da hep eser ve hizmetlerle çıktıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Önce verdiğimiz sözlerin icmalini döktük sonra da gelecek 5 senede yapacaklarımızı anlattık. Karnemizi gösterip yeni dönem için milletimizin desteğini talep ettik. 28 Mayıs'tan sonra yapacaklarımızı da tek tek seçim beyannamemizde detaylandırdık. Ekonomiden enflasyonla mücadeleye, eğitimden sağlığa, savunma sanayinden turizme kadar her konuda atacağımız ilave adımları, projelerimizi, hedeflerimizi kamuoyumuzla paylaştık. Eğitimde 78 üniversiteden nereye çıktık? 208 üniversiteye çıktık. Sıraların üzerine kitapçıklarımızı koyduk mu? İlkokul, ortaokul, lise bütün yavrularımız kitaplarını sıraların üzerinde buldular mı? 81 vilayetin tamamında şu anda üniversitemiz var mı? Peki ya bir de bunlara sorun; siz ne yaptınız? Büyükşehir Belediyeniz Ankara'da ne yaptı? İstanbul'da ne yaptı? İzmir'de ne yaptı? Hiçbir şey. Yapamazlar. Ama biz Ankara'mızda sağlıkta Bilkent Şehir Hastanesi'ni yaptık mı? Etlik'i yaptık mı? Bütün bunlarla beraber yine Ankara'mızda diğer hastanelerimizi de yaptık mı? Yine yapmaya devam edeceğiz."
"CHP zihniyetinin bu ülkeye daha önce yaptıklarını da sizler daha iyi biliyorsunuz"
Erdoğan, son 21 yılda Ankara'ya yapılan hizmetleri herkesin gördüğünü söyledi. Vatandaşlara "Son 21 yılda doğup büyüdüğünüz memleketlerinize kazandırdığımız eserleri, yatırımları görüyorsunuz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aynı şekilde CHP zihniyetinin bu ülkeye daha önce yaptıklarını da sizler daha iyi biliyorsunuz. Her şey ortada. Bir tarafta millete verdiği tüm sözleri yerine getirmiş bir kardeşiniz var. Diğer tarafta sabah söylediğini akşam inkar eden adı çarkçıya çıkmış bir zat var. Bir tarafta 85 milyonun tamamı için çalışan, koşturan, ter döken sizden birisi var. Diğer tarafta toplumun yarısını, vatanını satmakla itham edecek kadar muvazeneyi yitirmiş bir zavallı var. Bir tarafta seçim gündemine rağmen deprem bölgesini ihmal etmemiş, sorumluluk sahibi bir yönetim var. Diğer tarafta ise meydanlarda bedava ev vadedip, seçimden sonra depremzedelerimizi kapı dışarı eden bir vicdansızlık var."
Çiftçilere, "Traktörleri aldınız mı? Evleri aldınız mı?" diye soran Erdoğan, "Evet" karşılığını aldıktan sonra "Bunlar bizimle rekabet edemezler. Biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra vatandaşlarla "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız." sözlerini tekrarladı.
"Türkiye büyük yürüyüşe çıktı"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önce yaptığı konuşmada, Türkiye'nin düşmanlarıyla ittifak kuranların, Türkiye'ye saldıranlarla işbirliği yapan işbirlikçilerin olduğunu söyledi.
Milletin gereken cevabı 28 Mayıs'ta vereceğini dile getiren Bilgin, Türkiye'nin büyük yürüyüşe çıktığını ve bu noktada da yolunun açık olduğunu ifade etti.
Programa, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da katıldı.