"Asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlere Adıyaman'daki evlerinde yakalanan Zahide-Fatih Yıldırım çifti, ata topraklarını vuran afetin hüznünü depremin ardından dünyaya gelen bebeklerinin mutluluğuyla dindirmeye çalışıyor.
Altınşehir Mahallesi'nde 7 katlı bir apartmanın giriş katında oturan çift, depremin ardından evlerini 4 yaşındaki otizmli çocukları Muhammet İshak ile balkondan atlayarak tahliye etti.
AA muhabirine yaşadıkları süreci anlatan Zahide Yıldırım, depremin olduğu gün eşiyle şiddetli bir sarsıntı ile uyandıklarını, bir süre bekledikten sonra dışarı çıkmak için evin kapısını açmak istediklerini, açılmayınca balkona yöneldiklerini söyledi.
O an evin üzerlerine yıkılacağını düşündüklerini dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:
"Eşim 'balkondan atlayalım' dedi. Normalde balkonun kapısı da kolay kolay açılmıyordu. Nasıl olduysa bir çırpıda açıldı, Allah güç, kuvvet verdi. Eşim kapıyı açtı ve balkondan atladı. Bana, 'çocuğu at' dedi. Çocuğumu attım, 'sen de atla' dedi. Ben hamileyim, nasıl atlayayım? 'Atla' deyince ben de atlamak zorunda kaldım. Ben balkondan atladım, yan blokun duvarı devrildi. Siteden dışarı çıktık, eşim o korkuyla bize sarılarak hüngür hüngür ağladı. Evden çıktığımızda ayağımızda, üzerimizde bir şey yoktu. Başımda yazma bile yoktu, çocuk tir tir üşüyordu. O psikoloji ile sağ olsun bizim kapıcı arabasına aldı."
Kayınvalidesinin evine giderken şehrin birçok yerindeki yıkımları gördüğünü belirten Yıldırım, komşuların verdiği kazak ve battaniye ile çocuğunu ısıttığını ifade etti.
Adıyaman'da 2-3 gün eniştesinin arabasında kaldıklarını, doğum sancılarının artması ve durumun kötüleşmesi üzerine otomobille İstanbul'a geldiklerini aktaran Yıldırım, "Yollar bozuktu, kaza yapma riskimiz vardı. Allah bize yardım etti, eniştem bizi son sürat İstanbul'a getirdi. Yolda sancılarım oldu. Eniştem birkaç kez yolda arabayı durdurmak zorunda kaldı." dedi.
İstanbul'a 9 Şubat'ta varınca önce Arnavutköy Devlet Hastanesine gittiklerini, oradan Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesine yönlendirildiklerini kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti:
"İstanbul'a geldiğimde ağrılarım vardı. Orada sağ olsunlar, çok ilgilendiler. Beni doğuma aldılar. Psikiyatristler geldi, doktorlar, hemşireler, başhekim geldi. Çok ilgilendiler bizimle. İnsanlıklarını, ilgilerini inkar edemem. Orada normal doğum yapamadım, bebeğimi sezaryenle aldılar. Ameliyatta bile panik atak geçiriyordum, titriyordum. Sağ olsun, orada hemşireler elimi tutuyorlardı. Doktorlar çok ilgilendi, 'korkma, güvendesin' diyerek beni rahatlatmaya çalıştılar. Çocuğu görünce yaşadıklarımı bir nebze olsun unuttum."
Magnete işlenen "Zümrüt Funda" ismi "Ayşe Betül" oldu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ı hastane odasında gördüğünde şaşırdığını belirten Yıldırım, kendilerine daha önce "protokol gelecek" bilgisi verildiğinde vali ya da belediye başkanını beklediğine dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eşinin kendileriyle sohbet ettiğini ve ilgilendiğini dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanımızın geleceğini bilmiyordum. Bir anda kapı açıldı, içeri girdiklerinde ben şoka girdim. Geldi, bizim durumumuzu sordu, 'nasılsınız, iyi misiniz?' dedi. Bizimle ilgilendi. Balkondan atladığımı söyledim. Emine Erdoğan bizimle ağlamaya başladı. O da ağladı, çok üzüldü. Sonra bebeğimizin ismi koyulmamıştı. Ben de Cumhurbaşkanımızdan ismini koyması için rica ettim. 'Ne koyalım?' diye sordu. Ben 'Dilerseniz siz koyun' dedim. Kendisine bıraktım, o da Ayşe Betül koydu, sağ olsun. En azından çocuğun kulağına ezanı okudu. Çocuğun en azından bir ismi oldu. Daha önceden isim hazırlığımız vardı. Magnetine kadar hazırlamıştım. Adını Zümrüt Funda olarak belirlemiştik. Magneti halen evde duruyor. Zümrüt Funda koyacaktım, depremden sonra o psikolojiyle, 'Nefes' ya da 'Hayat' koyalım dedik. Sonra nasibinde ne varsa o olsun dedim, Cumhurbaşkanımıza bıraktım. Kendisine, 'karar sizindir' dedim. O da Ayşe Betül koydu. Maşallah nur yüzlüydü. Ben bu kadar beklemiyordum, canlı ilk defa gördüm. Çocuğu kucağına aldı, kulağına ezanı okudu, çok güzel dualar etti."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ismini kulağına ezanla okumasının ardından bebeğinin özellikle sağlık çalışanlarınca tanınır hale geldiğini ifade eden Yıldırım, çocuğunun sağlığı için emek verenlere teşekkür etti.
Ayşe Betül'ün bu süreçte psikolojik olarak kendilerini ayakta tuttuğunu vurgulayan Yıldırım, kızının sol böbreğinde büyüme tespit edildiğini, bunun için Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesindeki tedavisinin devam edeceğini anlattı.
Otizmli oğlu için destek istedi
Otizmli oğlu Muhammet İshak için de destek talep eden Yıldırım, "Oğlum Adıyaman'da rehabilitasyon eğitimi alıyordu. Konuşmasında gerilik vardı. Otizm teşhisi konuldu. Onun eğitimi devam ediyordu, şimdi yarım kaldı. Kreşe yazdırmıştım, biraz düzelme vardı şimdi yine gerileme başladı. Keşke burada kaldığımız sürece bir okula gidebilse çok iyi olur. Çocuğun eğitimi yarım kalmaz." dedi.
Deprem psikolojisini halen atlatamadığını, uçak geçse bile deprem oluyor sandığını, "İstanbul'da deprem olacak" söylemlerinin de tedirginliğini yaşadıklarını aktaran Yıldırım, bebeğinin sağlık durumunun iyileşmesi ve otizmli oğlunun okulunun açılmasıyla yeniden memlekete dönmek istediklerini de sözlerine ekledi.