Oktay, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin sunumunu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptı.
Amasra'da meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa dileyen Oktay, kazanın yaşandığı andan itibaren devletin ilgili bakanlıklarının, kurum ve kuruluşlarıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde olaya müdahale ettiğini söyledi.
Oktay, kazayı tüm boyutlarıyla aydınlatmak ve gerekli ilave tedbirleri almak için de adli ve idari soruşturmaların hassasiyetle devam ettiğini dile getirerek, "Böylesi acıların bir daha yaşanmaması için gerekli ilave tedbirler titizlikle alınmaktadır." diye konuştu.
"Bizi ideallerimizden koparamadı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde politikalar belirlerken her zaman ayakları yere basan, uzun menzilli programlarla ülkenin zengin potansiyelini ortaya çıkarmanın mücadelesini verdiklerini vurgulayan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Göreve geldiğimizde Türkiye'yi eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik üzerine inşa edeceğimizi söylemiştik. Her alanda ülkemizi kalkındıracağımızın sözünü vermiştik. 20 yıldır sözümüzün arkasında durduk; yerli ve milli politikalarla Türkiye'yi çok farklı bir konuma taşıdık. 2023'e doğru sağlam adımlarla ilerlerken günü kurtarmanın değil, bugünün başarı hikayeleriyle aydınlık geleceği şekillendirmenin derdinde olduk. İçeriden ve dışardan milletimizin çıkarına ters düşen dayatmalara karşı durarak rotamızı daima istiklalden yana belirledik. Vesayetler, darbeler, terör ağları, spekülatif saldırılar ya da yaptırım tehditleri bizi ideallerimizden koparamadı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kazanımlarımızı mega projeler ile taçlandırdık ve Cumhur İttifakı olarak her zeminde milletimizin başını dik tuttuk.
Fotoğraf: Harun Özalp/AA
Tüm tehditlerin üstesinden birer birer geldik. Ne mutlu ki bizi, bizden ziyade ülkemizin dört bir yanında yükselen yatırımlar ve icraatlarımız anlatıyor. Üniversiteler, teknoparklar, duble yollar, sosyal konutlar, modern şehir hastaneleri, barajlar ve yenilenebilir enerji tarlaları bizi anlatıyor. Milli Muharip Uçağın ya da Kızıl Elma'nın kanadından ilham bulup genç yaşta inovasyona sarılan TEKNOFEST kuşağı bizi anlatıyor. İhracatçımızın azmi, üreticimizin şevki ve Türk girişimcileri bizi anlatıyor. TOGG ekibindeki heyecan, Filyos'ta doğal gaz çıkaran işçimizin yüzündeki tebessüm, Şırnak'a tenis turnuvasına giden sporcumuzun gururu bizi anlatıyor. TÜRKSAT 5B'nin uzay yolculuğu, sondaja uğurladığımız gemilerimizin rotası, siber vatanda kurduğumuz egemenlik bizi anlatıyor. Bizi sadece 85 milyon vatandaşımızın değil, Balkanlar'dan Azerbaycan'a, Libya'dan Filistin'e kardeşlerimizin, soydaşlarımızın; mazlum ve mağdurların duası anlatıyor."
Oktay, Türkiye için yine büyük düşünüp bir kez daha büyük adımlar atacak olmanın heyecanını taşıdıklarını belirterek, ülkenin itibarına itibar, değerine değer katan politikalarla, gelecek yıl milletten aldıkları gücü yine millete sunmaya hazırlandıklarını kaydetti.
"Tüm hedeflerin kaynağı, projesi, dayanağı belli"
Tüm hedeflerin kaynağı, projesi ve dayanağının belli olduğuna işaret eden Oktay, vatandaşların ihtiyaçlarına odaklanan ve aynı zamanda bir atılım bütçesi olan 2023 bütçesinin, Türkiye yüzyılının yolunu açacak bir yapıda olduğuna dikkati çekti.
Oktay, 2023 bütçe kanun teklifinin temel misyonunun; vatandaşı küresel belirsizliklerden ve risklerden koruyacak, her kesimden vatandaşı kollayacak bir mali altyapı oluşturduğuna dikkati çekti.
Bütçe teklifinin, vatandaşların ihtiyaçlarına odaklanan bütçe olarak, adil ve sosyal bir anlayışa sahip olduğunu dile getiren Oktay, şöyle devam etti:
"Sosyal bütçe olarak nitelendirebileceğimiz teklifimiz, toplumun tüm kesimlerine hitap eden, sahip çıkan programlar, destekler ve ödenekler içermektedir. Bütçenin sadece program dağılımına baktığımızda dahi işçisinden işverenine, emeklisinden çiftçisine, sağlık personelinden polislerimize, genç ve yaşlı toplumun tüm kesimlerini kapsadığını ve 85 milyonun bütçesi olduğunu görebiliriz. 2023 bütçesi; kadınlarımızı güçlendirecek, ormanlarımızı koruyacak, enerji verimliliğini artıracak, tarımda rekolteyi yükseltecek, turizmde yeni rekorların önünü açacak, kültürel değerlerimizi zenginleştirecek ve daha pek çok alanda kalkınmayı, gelişmeyi sağlayacak bir bütçedir. 2023 bütçemiz ile cumhuriyetimizin 100'üncü yılında ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin birliğini ve devletimizin gücünü daha da perçinleyerek, yeni yükseliş destanları yazacağız."
Oktay, birkaç yıldır bütçeleri olağanüstü küresel koşullar altında hazırladıklarına değinerek, bu kapsamda yaşanan küresel ekonomik gelişmelere dikkati çekti.
Yaşanan gelişmelerin, küresel büyümeye ilişkin tahminlerin aşağı yönlü revize edilmesine yol açtığını anlatan Oktay, "Mevcut riskler bir yandan yakından takip edilirken bir yandan da bu risklerin Türkiye ekonomisi için yeni fırsatlar getirebileceği hususu hükümetimizce dikkate alınmaktadır." diye konuştu.
Oktay, gelecek dönemde küresel fiyat düzeyini ciddi şekilde olumsuz etkileyen emtia ve enerji fiyatlarının sürdürülebilir seviyelere gerilememesi, finansal koşulların sıkılaşmaya devam etmesi ve jeopolitik gerilimlerin sürmesinin, küresel ekonominin daha kırılgan hale gelmesine yol açabileceğini söyledi.
"Zorlu sınamalara rağmen hedeflerine ulaşma kararlılığı"
Oktay, 2020'nin ikinci yarısından itibaren toparlanan Türkiye ekonomisinin, 2021'in ilk çeyreğinden itibaren aşılamanın ülke genelinde hızla yaygınlaşmasıyla kısıtlayıcı önlemlerin hafifletilmesi, kademeli normalleşme adımları ve firmalar ile hane halkına verilen desteklerin de etkisiyle kesintisiz büyümesini sürdürerek 2021'de yüzde 11,4 oranıyla son 50 yılın en yüksek büyüme hızına ulaştığını bildirdi.
Hızlı ve etkin karar alma mekanizmalarının hayata geçirilmesiyle uygulamaya koydukları somut ve dinamik politikalarla salgın sürecinin üretim çarklarını durdurmadan başarıyla yönetildiğini dile getiren Oktay, şunları kaydetti:
"2022 yılının ilk yarısı itibarıyla kuvvetli dış talebe bağlı olarak artan ihracatımız ve canlı yurt içi talep sayesinde, sanayi sektörü öncülüğünde büyüme sürecimiz devam etmiştir. Makine ve teçhizat yatırım harcamaları öncülüğünde toplam sabit sermaye yatırımları aynı dönemde yüzde 4,4 artarken, net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı 2,9 puan olmuştur. Küresel ekonomilerde resesyon endişelerinin baş gösterdiği 2022 yılının ikinci çeyreğinde ülkemiz benzer gelişmekte olan ülkelerden olumlu yönde ayrışarak yüzde 7,6 büyüme oranı ile OECD ülkeleri içerisinde en yüksek oranda büyüyen ikinci ülke olmuştur.
Yılın ikinci yarısında turizm ve ihracattaki güçlü seyrin ekonomik faaliyetlerdeki olumlu görünümü koruyarak büyümeyi desteklemesi beklenmektedir. Küresel düzeyde ekonomik durgunluk belirtilerine rağmen 2022 yılı genelinde Türkiye ekonomisinin yüzde 5 büyümesi öngörülmektedir. Bu öngörü; yaklaşık yarısı dış talepten kaynaklanan dengeli bir büyümeye işaret etmektedir."
Oktay, kaydedilen güçlü büyüme performansıyla 2018'de 28 bin 281 dolar olan satın alma gücü paritesi cinsinden kişi başına gelirin 2022'de artışını sürdürerek 34 bin 768 dolar seviyesine kadar yükselmesinin öngörüldüğüne değinerek, 2023'te ise ekonominin üretim ve talep yönüyle dengeli bir görünüm sergileyerek yüzde 5 büyüme oranının korunmasının hedeflendiğini ifade etti.
Böylece Türkiye'nin zorlu sınamalara rağmen hedeflerine ulaşma kararlılığını sürdüreceğini belirten Oktay, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla hedefli büyüme esasına dayanan programlarını kararlılıkla uyguladıklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, şöyle konuştu:
"Güçlü ekonomik aktivitenin ve dış talebin ekonominin istihdam oluşturma kapasitesi üzerindeki olumlu etkileriyle istihdamımız 2021 yılının ikinci çeyreği itibarıyla salgın öncesi seviyelerin üzerine çıkmıştır. Devam eden toparlanma süreciyle birlikte 2022 yılının ikinci çeyreği itibarıyla Türkiye, salgın öncesi döneme göre 2,6 milyona yakın ilave istihdam artışıyla OECD ülkeleri arasında açık ara ilk sırada yer almayı başarmıştır. 2022 yılında istihdamdaki yıllık artışın 1,9 milyona yaklaşması ve işsizlik oranının yıl sonu itibarıyla yüzde 10,8 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir. 2023 yılında ise işsizlik oranının yüzde 10,4'e gerilemesi beklenmektedir.
Önümüzdeki üç yıllık süreçte istihdamın yıllık ortalama 890 bin kişi civarında artacağı ve işgücüne katılım oranlarında öngörülen artışa rağmen işsizlik oranının önümüzdeki dönemde tek haneli rakamlara gerileyeceği öngörülmektedir."
Oktay, Kovid-19 salgını sonrasında piyasalarda oluşan arz talep dengesizliğinin küresel düzeyde enflasyonist bir dalga yarattığını belirtti.
Küresel enflasyonist dalga nedeniyle yükselen fiyatlara ve hayat pahalılığına karşı vatandaşları enflasyon altında ezdirmediklerini ifade eden Oktay, "Vatandaşlarımızın satın alma gücünde kayıp yaşamamalarını teminen ücretlerde proaktif bir yaklaşım izledik." diye konuştu.
Oktay, 2021 yılında ihracatta birçok rekorun ve ilkin yaşandığını dile getirerek, "2018 yılından bu yana ve küresel salgın sonrasında da hızla büyüyen ihracatımız 2018 yılında 177,2 milyar dolardan 2021 yılında 225,2 milyar dolara ulaşarak Orta Vadeli Program hedeflerimizi aşmıştır. Ayrıca, küresel ihracattan aldığımız pay, yıl genelinde ilk kez hükümetimiz döneminde yüzde 1'in üzerine çıkmıştır. Aynı değer 2002'de yüzde 0,55 ve 2018'de yüzde 0,91 iken 2022'nin ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 1,04'e yükselmiştir." bilgisini verdi.
2021'de cari işlemler dengesinde ciddi iyileşme olduğunun altını çizen Oktay, "2003-2021 arası dönemde ihracatta elde ettiğimiz performansın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ortalamasının üzerinde olması sevindiricidir. Bu dönemde Türkiye'nin reel mal ihracatı ortalama yüzde 6,9 artarken, gelişmiş ülkelerin yüzde 3,6, gelişmekte olan ülkelerin ise yüzde 6,1 yükselmiştir." dedi.
"Eylül ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatımız 252 milyar doların üzerine çıktı"
Bölgede yaşanan jeopolitik gerilimler, küresel resesyon beklentileri ve parite etkisine rağmen ihracatı artırmaya devam ettiklerini vurgulayan Oktay, şöyle devam etti:
"2022 yılı eylül ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatımız 252 milyar doların üzerine çıkarak bir eşiği daha geride bırakmıştır. Bu başarının elde edilmesinde ihracatçılarımızın ve ihracatçılarımıza destek verip önlerindeki engelleri kaldıran uygulamalarımızın payı büyüktür. OVP'de belirlediğimiz 2023 yılı için ihracat hedefimiz olan 265 milyar dolar ve 2024 yılı hedefimiz 285 milyar dolar için ve hatta bu hedefleri de aşmak üzere, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme gibi küresel ticaretteki yeni gelişmeleri yakından takip ederek çalışmalarımızı proaktif bir şekilde sürdürmekteyiz."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, seyahat gelirlerindeki artışın cari işlemler dengesine katkısının devam ettiğine dikkati çekerek, "Turizm sektörünün güçlü performansı sürerek 2022 yılı sonunda turizm gelirlerimizin 40 milyar doları aşması sürpriz olmayacaktır." ifadesini kullandı.
Eylül ayı itibarıyla bankacılık sektörünün tahsili gecikmiş alacaklar oranının yüzde 2,3 ile oldukça düşük bir riskliliğe işaret ettiğini dile getiren Oktay, ağustos ayı itibarıyla yüzde 18,7 olan sermaye yeterlilik rasyosunun ise sektörün güçlü bir sermaye yapısının olduğunu gösterdiğini anlattı.
Hanehalkı borçluluk oranı
Hanehalkı ve reel sektör borçluluğu bakımından Türkiye'nin düşük bir riskliliğe sahip olduğunu söyleyen Oktay, şöyle konuştu:
"Uluslararası Ödemeler Bankası veri tabanına göre, 2022 yılı ilk çeyreği itibarıyla Türkiye'nin hanehalkı borcunun gayrisafi yurt içi hasılasına oranı yüzde 13,3 iken gelişmekte olan ülke ağırlıklı ortalaması yüzde 50,7'dir. Finansal kesim dışındaki firma borcunun gayrisafi yurtiçi hasılasına oranında da Türkiye 2022 yılı ilk çeyreği itibarıyla yüzde 72,6 oran ile düşük riskliliğe sahiptir. Aynı dönemde gelişmekte olan ülke ağırlıklı ortalaması yüzde 112,6'dır."
Türkiye ekonomisinin hedeflenen güçlü ve istikrarlı büyümeyi sağlaması için yurt içi tasarruflarının önem arz ettiğini belirten Oktay, 2020 yılında yüzde 26,7 olan yurt içi tasarruf oranının 2021 yılında yüzde 30,3 olarak gerçekleştiğini kaydetti. Fuat Oktay, "Bu oranın güncel tahminlerimize göre 2022 yılında yüzde 30,7’ye çıkmasını beklemekteyiz. Uluslararası kıyaslamalar açısından önemli bir gelir dağılımı göstergesi olan ve azaldıkça gelir dağılımının iyileştiğini gösteren Gini katsayısı 2006 yılında 0,428 iken 2021 yılında 0,401’e düşmüştür." diye konuştu.
Kamu maliyesinde oluşturulan bütüncül ekosistemle kaynakları etkin ve verimli kullanarak mali disiplini kalıcı hale getirdiklerinin altını çizen Oktay, "Nitekim 2002 yılında yüzde 11,1 olan merkezi yönetim bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılasına oranını göreve geldikten sonra önemli oranda düşürdük ve bugüne kadar yaşadığımız küresel ve bölgesel krizlere, ülkemize yönelik ekonomik ve siyasi saldırılara, salgın koşullarına rağmen sürdürülebilir düzeyde kalmasını sağladık." dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, bir taraftan mali disipline kararlılıkla devam ederken diğer taraftan da bütçeyi faiz bütçesi olmaktan çıkararak hizmet bütçesi haline getirdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2002 yılında bütçenin yüzde 43,2'si faize harcanırken, 2021 yılsonu itibarıyla bu oranı yüzde 11,3'e düşürdük. Benzer şekilde, 2002 yılında toplanan 100 liralık vergi gelirinin 85,7 lirası faiz ödemelerine gidiyorken 2021 yılı itibarıyla sadece 15,5 lirasının faiz ödemelerine gitmesini sağladık. Bu sayede elde ettiğimiz mali alanı eğitime, sağlığa, sosyal kesimlere ve ülkemizin büyüme potansiyeline katkı sağlayacak yatırım alanlarına aktardık."
Asgari ücrette yüzde 94,6 oranında kümülatif artış
AK Parti hükümetleri döneminde hiçbir çalışan ve emekliyi enflasyona ezdirmediklerini ve bundan sonra da ezdirmeyeceklerini vurgulayan Oktay, bu yıl, asgari ücrette yüzde 94,6 oranında, kamu görevlilerinin ve memur emeklilerinin ücret ve aylıklarında yüzde 85,5 oranında, SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarında ise yüzde 78,6 oranında kümülatif artışlar yaptıklarını kaydetti.
Salgın ve doğal afetlerin yaşandığı zor koşullarda her zaman vatandaşların yanında olduklarını dile getiren Oktay, 2021 yılında salgının vatandaş üzerindeki etkilerini sınırlandırmak ve enflasyon ile mücadeleye katkı sağlamak amacıyla 154,2 milyar lira vergi gelirinden vazgeçtiklerini söyledi.
Oktay, "2022 yılında da enflasyonla mücadele kapsamında 276,8 milyar lira vergi gelirinden vazgeçiyoruz. 2022 yılında ihtiyaç duyulan tüm alanlara yönelik desteklerimizi sürdürürken, bütçe açığımızı yüzde 3,5’in altında tutarak kamu maliyesi göstergelerinin sürdürülebilirliğine önem veriyoruz." ifadelerini kullandı.