Başkentin Roppongi bölgesindeki Grand Hyatt Tokyo'da düzenlenen ve moderatörlüğünü SETA Washington Araştırma Direktörü Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat'ın üstlendiği panele, Türk ve Japon uzmanlar ile davetliler ilgi gösterdi.
Türkiye'nin Tokyo Büyükelçisi Korkut Güngen'in dinleyici olarak katıldığı panel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un video mesajıyla başladı.
Altun, BM'nin, özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan büyük insanlık felaketlerini önleyici somut çareler geliştiremediğini, barış ve güvenliğin korunmasında etkili bir rol üstlenemediğini belirtti.
"BM, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırıları boyunca da çaresizlik örneği sergiledi"
"Geçmişte Bosna-Hersek'te, Ruanda'da, Suriye'de, Kosova'da yaşanan insanlık dramını önlemekte çaresiz kalan örgüt, son olarak Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırıları boyunca da benzer bir çaresizlik örneği sergilemiştir." diyen Altun, barışın ve güvenliğin korunması için kurulan BM'nin artık uluslararası toplumun bu husustaki beklentilerini karşılayamadığına dikkati çekti.
Son 30 yıl içinde dünya siyasetinde yaşanan gelişmeler ve güç dengelerinin değişmesi karşısında örgütün, "istikrarlaştırıcı fonksiyonunu" bugün artık yerine getiremez hale geldiğini ifade eden Altun, örgütün, dünya barışı ve istikrarını tehdit eden olaylar karşısında yeterince etkili ve tutarlı bir rol oynamaktan uzak oluşunun da uluslararası toplumun gözündeki güvenilirliği ve saygınlığını azalttığını dile getirdi.
Altun, "BM Güvenlik Konseyi'nin adaletsiz ve şeffaf olmayan bu yapısı değişmelidir. 'Dünya beşten büyüktür' çağrısı bu noktada zulümlere, haksızlığa, adaletsizliğe karşı güçlü bir itiraz. 5 ülkenin kurduğu dünya sisteminin işleyişine, küresel adaletsizliklere karşı bir itiraz. Bugün, BM'nin çözüm değil çözümsüzlük ürettiği her durum karşısında Sayın Cumhurbaşkanımızın BM'nin reformuna yönelik taleplerinin haklılığı ve bunun gerçekleşmesinin gerekliliği daha fazla hissedilmekte." ifadelerini kullandı.
"Daha kapsayıcı ve adil bir dünya inşa etmek mümkün"
Uluslararası barış ve güvenliğin daha etkin korunabilmesi için yeni bir BM'nin tasarlanması gerektiğini vurgulayan Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz Türkiye olarak, bu çerçevedeki teklifimizi uzun zamandır ifade ediyor ve tüm ülkelerin müzakeresine açıyoruz. Çözüm önerimiz ise 'Dünya beşten büyüktür' ifadesinde kendini bulan, BM Güvenlik Konseyi'nin yapısının değiştirilmesini merkeze alan bir perspektifin hakim kılınmasıdır. Adil ve daha sürdürülebilir bir küresel barışın temini için çok kültürlülüğü yansıtan bir BM'ye ihtiyaç vardır. Konsey'in kıtaları, inançları, kökenleri ve kültürleri mümkün olan en adil şekilde temsil edecek bir yapıya kavuşturulacak şekilde yeniden yapılandırılması, çözüm ve küresel barışın tesisi için hayati önemdedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın belirttiği gibi, sadece beş ülkenin bütün dünyanın kaderini etkileyecek konularda karar vermesi ne ahlaki ne de adildir. Dünya beş ülkeden büyüktür. Çok kutuplu, çok merkezli, çok kültürlü, daha kapsayıcı ve adil bir dünya inşa etmek mümkündür."
Altun, BM'in küresel barış, refah ve adalet idealleri doğrultusunda "Daha adil bir dünya mümkün" çağrısına uygun şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Yarı daimi üye teklifi
Kwansei Gakuin Üniversitesi BM ve Dış İlişkiler Çalışmaları Merkezi Dekanı ve Japonya'nın BM nezdindeki Eski Daimi Temsilcisi Takahiro Şinyo, ülkesinin BM reformunu 1992'de teklif ettiğini anımsattı.
Takahiro, aradan geçen 30 yıla rağmen ilerleme katedilemediğini belirterek "Konsey bu sürede daha da kötüleşti ve kullanılmaz hale geldi." diyerek, reformun amacının "21. yüzyıl jeopolitiğindeki sorunları çözebilmesi için güncellenmesi" olduğunu söyledi.
Reform söz konusu olduğunda ulusal menfaatler temelli odaklanmaların tercih edilmemesi gerektiğini kaydeden Takahiro, aksi takdirde somut netice elde edilemeyeceğini belirtti.
Takahiro, "Söylemesi kolay, yapması zor." olarak nitelediği süreçte, reform taslağını "sadece tartışmaya açtıklarını ancak müzakere aşamasına geçilemediğini" kaydetti.
"Daimilerin sayısını artırmamalıyız, Konsey'de 5 daimi üye yeterli." yorumunu yapan Takahiro, "İhtimal dahilinde yarı daimi üye oluşturabilmeli ya da daha uzun dönemli geçici üyeler olabilmeli ve yeniden seçilebilmeli." ifadesini kullandı.
Takahiro, "Olası çıkmaz durumları hesaba katarak "yarı daimi üyelerin statüsüne manidar tercih hakkı verilmeli." diyerek eski durumdan yeni duruma geçişe yönelik sunduğu öneriye dair müzakerelerin 2025'e dek nihayete erdirilmesi gerektiğini belirtti.
Takahiro, "Daha pragmatik olmalıyız, ihtiyacımız daha fazla yapısal reform ve Türkiye dahil çok daha fazla ülkenin katkı sağlaması. Dünya barışına katkı sunma yeterliliği bağlamında, Ukrayna krizini çözmek için Türkiye dikkate değer bir hamle yapıyor ve işte bu barışı temin sürecidir. Fırsattan istifade etmeliyiz" şeklinde konuştu.
"Temsil alanında bir ilerleme katedemezsek Konsey'in güvenilirliği tehlikeye girecek"
Japonya'nın BM nezdindeki Eski Daimi Temsilci Yardımcısı ve Osaka Üniversitesi Uluslararası Kamu Politikaları Fakültesi'nden (OSIPP) Prof. Hoşino Toşiya, Konsey'in reform ihtiyacının reddedilmediğini ancak sorunun "momentum noksanlığı" olduğunu söyledi.
Reform konusunun 30 yıldır konuşulduğunu ancak gözle görülür ve somut ilerleme katedilmediğini belirten Hoşino, "Momentum da kaybediliyor ve bu gidişle BM'nin itibarı da kaybolacak." değerlendirmesinde bulundu.
Konsey reformu alanlarını temsil, demokratikleşme, şeffaflık ve açıklık olarak özetleyen Hoşino, 5 daimi üyenin veto gücü ile BM Şartı'nın değiştirilmesinin gündeme alınması gerektiğini belirterek "Mesele ne kadar ileri gidebileceğimiz. Konsey'in demokratikleşmesi içinse bunlar gerekli." diye konuştu.
Türk hükümetinin "sonucu görebilme" inisiyatifine yönelik Hoşino, "Şu an 30 yıl öncesinden farklı, geçmişin pişmanlıklarını konuşmamıza gerek yok. Aciliyeti hissetmeliyiz, somut değişikliğin tam vakti. Eğer temsil alanında bir ilerleme katedemezsek Konsey'in güvenilirliği muhtemelen tehlikeye girecek." dedi.
"Kimin ne istediğine odaklanmalıyız"
Marmara Üniversitesinden Doç. Dr. Gonca Oğuz Gök de normatif ve operasyonel olarak iki bölümde tarif ettiği BM yapılanmasının "birçok örgüt ve programı kapsayan tek evrensel sistem" olduğunu vurguladı.
"BM'yi BM yapan devletlerin ve bireylerin yüklediği meşruiyettir." diyen Gök, "dünya düzeninin değişen dinamiklerine uyum sağlama zorunluluğu" sebebiyle BM'nin reforme edilmesi ihtiyacına dikkati çekti.
Mevcut yapının "prosedür ve performans ikilemi" yaşadığını ve bu sebeple de harici ve dahili meydan okumalarla karşılaştığını savunan Gök, "Kimin ne istediğine odaklanmalıyız. Devletler çoğunlukla yapılanma ve prosedüre, halklar ise performansa dikkat ediyor." dedi.
Panelin sonunda Büyükelçi Güngen, katkılarından dolayı teşekkürlerini bildirdiği konuşmacılara hediyelerini takdim etti.