Sivas Kongresi'nde "manda ve himaye" fikri reddedilerek ulusal bağımsızlık düşüncesi benimsendi. Ulusal kurtuluş mücadelesine ışık tutacak kararlar alındı.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının 4 Eylül 1919'da düzenlediği Sivas Kongresi'ne ev sahipliği yapan ve 108 gün Milli Mücadele'nin merkezi Sivas'ta, tarihi kongrenin 99. yıl dönümü coşkusu yaşanıyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ''Burada bir milletin kurtuluşunu hazırlayan kararlar verildi'' sözüyle önemini vurguladığı Sivas'ta, tarihi kongrenin yıl dönümü nedeniyle 3 gündür devam eden etkinlikler, bugünkü törenle sona erecek.
Coşkulu karşılama
Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlattığı ulusal kurtuluş mücadelesini Amasya'dan sonra, 27 Haziran 1919'da ''güvenilir kent'' olarak gördüğü Sivas'a gelerek sürdürdü. Sivas'ta yapılan toplantıda ülkenin durumu görüşülerek, en kısa zamanda kentte milli bir kongre yapılmasına karar verildi.
Erzurum Kongresi’ne katılmak üzere Amasya’dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa, 27
Haziran 1919 günü Sivas’a geldi ve Sivas halkı Paşa'yı coşkuyla karşıladı.
Sivas'a 2 Eylül 1919 günü yeniden gelen ve 18 Aralık 1919'a kadar burada kalan Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyet, 4 Eylül 1919 saat 14.00'da Sivas lisesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı Sivas Kongresi'ni yaptı.
"Manda ve himaye kabul edilemez"
Kayıtlara göre resmi çalışmaları 7 gün süren kongrede, Mustafa Kemal Atatürk başkanlığında ulusun kurtuluşu için çeşitli gündem maddeleri görüşüldü.
8-9 Eylül 1919 tarihlerinde "manda" tartışmalarının yaşandığı kongre, 11 Eylül 1919'da sonuç bildirgesinin yayımlanmasıyla kapandı.
Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye, 12 Eylül 1919'da halkın da katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, ulusun kurtuluşu için önemli kararların yer aldığı kongre beyannamesini yayımladı.
"Ya istiklal ya ölüm"
''Manda ve himaye kabul edilemez'' gibi ulusun kurtuluşu için çok önemli kararların alındığı kongrede, ilginç bir olay yaşandı. Yurdun çeşitli yörelerinden delegelerin katılımıyla düzenlenen kongrede, öğrenci arkadaşlarının temsilcisi olarak, aralarında topladıkları para ile kente gelen Hikmet ismindeki askeri tıbbiye öğrencisi de bulunuyordu. Heyecanlı manda tartışmalarının yaşandığı 8 Eylül akşamı, Mustafa Kemal Paşa'nın odasında yapılan toplantıda, askeri tıp öğrencisi Hikmet, şunları söyledi:
"Paşam, delegesi bulunduğum tıbbiyeliler, beni buraya istiklal davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa bunlar her kim olursa olsun, şiddetle ret ve takbih ederiz. Farzı muhal, manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddederiz."
Bu sözler karşısında duygulanan ve "Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk milli bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin" diyen Mustafa Kemal Paşa, daha sonra Hikmet Bey'e dönerek, "Evlat, müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, ekalliyette (azınlıkta) kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez, ya istiklal ya ölüm" dedi.
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti
O dönem, Sivaslı kadınlar, Trabzon ve Erzurum’dan gelen çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan göçmenlerle yakından ilgilendi. Mustafa Kemal Paşa'nın Türk kadınlarının da Milli Mücadele'ye örgütlü olarak katılması gerektiğini söylemesi üzerine Sivaslı kadınlar dernek kurmak için çalışmalara başladı. Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti adı verilen dernek, 9 Aralık 1919'da kuruldu.
Sivas Kongresi'nin önemi
Sivas Kongresi ile Mustafa Kemal Paşa'nın gençlik yıllarından beri düşündüğü, Samsun'a çıktığı andan itibaren resmi yazışmalarında en önemli mesele olarak yer verdiği "milli egemenlik" ve "milli irade" kavramları devlet hayatına yansıtılmaya başladı.
Halkın bütününü kapsayan ilk örgütsel faaliyet Sivas'ta yapıldı. Sivas Kongresi, şekli ve içeriği itibarıyla “milli bir meclis” işlevi gördü.
7 günlük çalışmayla Sivas Kongresi, devletin önündeki engelleri ortadan kaldırdı. Halkı bir bütün halinde, çizdiği program doğrultusunda harekete geçirmeyi sağladı. Bu hareket, 9 Eylül 1922'de büyük bir zafere kapı açıp, 29 Ekim 1923'te ise Cumhuriyet'in ilanıyla taçlandı.
Kongrede yeni seçilen üyelerin katılımıyla yurdun tamamını kapsayan Heyet-i Temsiliye, ülkenin kaderinde birinci derecede söz sahibi bir kurul halini aldı, ulusal hareketin meşru organları biçimlendirilmiş oldu.