Son zamanlarda olası darbe ihtimalini çok yazıyoruz.
Sebebi açık:
Hem geçmişimiz, hem de dünyanın içinde bulunduğu şartlar.
Dünya imparatorluğu ABD , her ne kadar bu kez başka ülkelerde çıkardığı iç çatışmayı ve kargaşayı kendisi yaşıyor olsa da ; dünyada gelişmeleri ve süreci iyi okuyabilenlerin ayakta kalacağı bir dönem çoktan başladı.
Önce pandemi, şimdi iç çatışmalar…
Ve Kasım ayında yapılacak ABD seçimleri.
ABD sokakları yanarken, merkezi hükümet dünya dizaynından vazgeçmiş değil. Pompei’ nin, pandeminin en yüksek seviyede seyrettiği dönemdeki İsrail ziyareti de gösteriyor ki, bölgemizdeki planlanan hiçbir projeden vazgeçilmiş değil. Sadece şartlara göre revize ediliyor.
Bir önceki yazımda belirttiğim gibi, İngiltere’nin HongKong’un yönetimini Çin’e bırakması. Çin ile İsrail arasındaki yeni politik anlaşmalar ve yakınlaşmalar, bölgede renkli devrim kalkışmalarına yönelik olarak çok önemli gelişmeler…
Ve buna bağlı olarak gelişen olaylar.
Çin'in İsrail büyükelçisi Du Wei’nin , İsrail, in başkenti Tel Aviv şehir merkezinin dışında yer alan evinde ölü bulunması. Çin Ulusal Halk Kongresi (ÇUHK)’nin , Hong Kong’la ilgili yeni güvenlik yasasını 2878 'Evet', 1 'Hayır' ve 6 'Çekimser' oyla kabul etmesi. ABD Senatosu’nun Uygur Türk Bölgesi ile ilgili senatoda aldığı yaptırım kararlarının hiç birisi tesadüf değil. Ve bu pandemide bile kaybolmayacak kadar önemli adımlar ve kararlar.
Hong Kong kararından başlarsak; kabul edilen yasa, Hong Kong’un geleceğiyle ilgili tartışmaları da beraberinde getirdi. Yasayı eleştirenler, Hong Kong’un özerkliğinin kaybolduğunu iddia ederlerken, destekleyenler ise bölgedeki renkli devrimler için ciddi bir yasal önlem alındığı görüşünde. Yani olası darbeler için….
Doğrusunu isterseniz Mayıs ayı sadece pandemi açısından değil, dünyanın yeni durumunda alınan pozisyonlar açısında da çok önemli kararların alındığı ay oldu.
Nitekim ABD Senatosu, Doğu Türkistan'daki Uygur Türklerine yönelik baskı politikalarından dolayı Çinli yetkililere yaptırım uygulanmasını öngören yasa tasarısını da onayladı. Tasarı, Uygur Türklerine yönelik baskı politikalarından dolayı Çinli yetkililere yaptırım uygulanmasını öngörüyor.
Anlaşılan, yeni dönemde bölgede dinler kadar, etnik kökenler üzerinden üretilecek politikalar çok önemli hale gelecek. Elbette etnik çatışmalarla elde edilecek kazanımlar da…
İşte tam da bu noktada halen Trump’ın sandıktan çıkmak için, bölgesel zafer taçlanması olarak ‘İran müdahalesi’ karşımızda dururken ; İsrail’in İran müdahalesi gölgesinde gerçekleştireceği Lübnan işgali de masada!
Daha önce Mavi Marmara olayıyla ötelenen Lübnan İşgali, bu kez de engellenebilirse, ulus devletlerin varlığının büyük başarısı olacak. İşte bu nedenle , İsrail’in Lübnan işgali bölge devletleri tarafından mutlaka engellenmeli. Bunun neden ve gerekçelerini bir sonraki yazıda detayları ile yazacağım. Zira, işgal engellenmezse, ‘ neler olabilir?’ in cevapları ortada.
Bugün çok acil ve önüne geçilmesi gereken ise ; Türkiye’de son zamanlarda konuşulan darbe ve içerde bu konunun olası ortakları üzerine. Zira yukarda yazdığım etnik çatışmalar ve etnik operasyonlardan anlaşılan o ki; bölgesel mecburiyetlerle Türkiye’de yapılmak istenecek olası darbe senaryosuna ortak edilebilecek güç bu kez Kemalizm üzerinden değil, Türklük ve Turancılık üzerinden geleceğe benziyor. En azından gelişmeler ona işaret ediyor.
Bu nedenle şimdi dikkat edilmesi gereken, ‘Türklük’ adı altında Türklüğü yok edecek senaryoların peşinden koşmamaktır. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Ülkü Ocaklarını beklemeye alma kararı ve 27 Mayıs’ta Yassı Ada mesajı bu nedenle çok önemlidir. Şimdi bu konuda en hassas davranması gereken, İYİ Parti ve Lideri Meral Akşener’dir. En azından büyük sorumluluk kendisindedir. Ayrıca yarın açılacak olan ve TBMM’ye gelecek olan yasalar ile bunların sonuçları da Türkiye’nin kaderini belirleyecek türdendir.
Elbette bu yasalar ve sonuçlarının neler olabileceği konusunda bir fikrimiz var. Şimdiden, sonrasını da okuyabiliyoruz. Şimdi başta iktidar olmak üzere, siyasi gelecek ve koltuklarımızdan önce, Türk devletinin ve ulus devletin korunmasına dönük adımların atılması gereken bir dönemden geçiyoruz. Bu nedenle , Salı günü TBMM’nin gündeminin ne olacağı, ülkemizin geleceğinin nasıl şekilleneceğinin de , ‘ne olacağını ‘ da belirleyecek. Herkesi düşünmeye ve bu soruya cevap aramaya davet ediyorum. Benden söylemesi!
Kaynak: DARBE… - Nuray Başaran