Türkiye korona salgını ile mücadele ederken diğer taraftan darbe tartışmaları nereden çıktı diyebilirsiniz.
Önce CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evinin fotoğraflarını Üsküdar İlçe Başkanı’na çektirmesi sonrası kendini savunmak için yaptığı açıklamalar... Ardından Grup Başkanvekili Özgür Özel’in sarf ettiği aynı cümleler… Ne oluyor? dedirtti. Bu açıklamaların ardından bugüne kadar adı dikkat çekmeyen bir yazarın Cumhurbaşkanı’na kaderinin Menderes’le aynı olacağı uyarısı eklenince bir anda gündem darbe tartışmalarına odaklandı.
Bu çıkışlara karşı AK Parti çevrelerinin üst üste açıklamaları ile darbe imalarına ve iddialarına karşı bir cephe oluştu.
Durup dururken nereden çıktı bu darbe iddiaları? Bütün dünya korona virüs salgını ile boğuşurken, Türkiye salgınla mücadeleyle uğraşırken hem de... Galiba belli mahfillerin derdi “Kırmızı pabuç”. ‘Gerisi önemli değil’ mantalitesi işliyor.
Son zamanlarda sosyal medyada garip bir hareketlenme görüyorum. Özellikle global bağlantılı medya aracılığı ile topluma korku pompalanırken diğer taraftan sosyal medya mecralarından toplumsal kutuplaşmayı körükleyici paylaşımlar dikkatimi çekiyor. Bu paylaşımların ana fikri Cumhuriyetin ilk dönemi ile ilgili garip paylaşımlar. Bir kesimin Atatürk hassasiyetine karşılık bir kesimde tam tersi iddiaları kaşıma derdinde. Toplumun farklı kesimlerinin hassasiyetlerine uygun sinsi bir yöntem kullanılıyor.
Bu sinsi oyunların ötesinde bir de Türkiye geneline yayılmış çok ciddi bir trol grubun- ki tuzları kuru bir kesim bunlar- korona virüs salgını ile mücadele de çok küçük ayrıntıları bahane ederek yaptıkları çığırtkanlıklar.
“Korona ve NATO” başlığını taşıyan 10 Nisan tarihli yazımızı ve geçen haftaki “Global yapılar ve devletlerin savaşı” başlıklı yazılarımızı hatırlarsınız. Bu yazılarda bazı oyunlara dikkat çekmiştik.
Şunu belirtmekte fayda vardır. Türkiye dünyada en fazla darbe yaşayan, muhtıra gören, ekonomik kıskaca maruz kalan ülkedir. Maruz kaldığımız bütün darbelerin ve muhtıraların özelliği NATO unsurlarının her hangi bir nedenle işin içinde olmasıdır. NATO-ABD-İngiltere bermuda üçgeni yani.
Eğer bugün yine darbe imaları gündemdeyse bermuda üçgeni ve bunların içimizdeki uzantılarının dışında işaret aramamak lazım.
Mart sonu ve Nisan başından itibaren korona virüs salgını bahane edilerek ülkelerin nasıl esir alınacağı konusunda ciddi iddialar duyuyorum. ABD’deki durumu “Korona ve NATO” başlıklı yazımızda vurgulamıştık. Türkiye ile ilgilide boş durulmadığının iddialarını İstanbul’da yapılan bir dizi özel toplantılardaki gündemlerden öğreniyoruz.
Bugünlerde darbe iddiaları varsa NATO içindeki dinamikler göz ardı edilemez. NATO desteği olmadan bu gerçekleşemez. NATO denilince de sadece aklınıza askeri yapı gelmesin. NATO’nun sivil yapısı askeri yapısından güçlüdür. Darbenin toplumsal algısı bu yapılar üzerinden hazırlanır.
Bu noktada CHP’nin yetkililerinin ağız birliği etmişçesine aynı tonda darbe imalarına farklı bir açıdan bakılarak önceden haberdar olma fırsatı olarak görülmeli. Bunun yanında darbelere karşı en güçlü önlem toplumsal birliğin sağlanması ve toplumsal beklentilerin karşılanmasından geçer. Korona virüs salgı önemli bir ekonomik ve sosyal travma oluşturmaktadır. Bununda hızla tedavisi gerekmektedir.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinden toplumsal ayrışmayı önlemek için halkın beklentilerine uygun eksiklikler acilen tamamlanmalıdır. Özellikle TBMM’nin yeniden yapılandırılması bu açıdan önemlidir.
Bugün Türkiye korona virüs salgınına karşı mücadelede dünyaya örnektir. Fakat hem DSÖ hem de global yapıların temsilcilerinin söylemlerinden anlıyoruz ki bu salgınla hedeflerine ulaşmak için her türlü yol denenecek. Bunun için ikinci ve üçüncü dalganın planlandığı görülmektedir. Türkiye’yi de hizaya getirmenin tek yolu mücadele ekiplerini dağıtmaktır. O da bir darbe ile ancak olur.
Bu nedenle önümüzdeki günlerde uyanık olmak zorundayız.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…