Deniz Baykal: Türkiye’de sosyal demokrat siyasetin tarihinde iz bırakan lider

Deniz Baykal, Türkiye'nin özellikle de ülkede sosyal demokrat siyasetin yakın tarihinde iz bırakmış bir politikacıydı. 55 yıllık siyasi yaşamı boyunca "Adnan Menderes'in yakasına yapıştığı" söylentilerinden...

Deniz Baykal, Türkiye'nin özellikle de ülkede sosyal demokrat siyasetin yakın tarihinde iz bırakmış bir politikacıydı. 55 yıllık siyasi yaşamı boyunca "Adnan Menderes'in yakasına yapıştığı" söylentilerinden, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından "milli muhalif" diye alkışlanmasına; Erdal İnönü ile hiç kazanamadığı kurultay yarışlarından, "hizipçilik" suçlamalarına; "Kürt raporu" yazmaktan, Paris'teki Kürt Konferansı'na katılan milletvekillerinin ihracındaki rolüne hep politikanın önemli aktörlerinden oldu.

Deniz Baykal, 20 Temmuz 1938 tarihinde Antalya'da doğdu. 1959'da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi, ertesi yıl Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne asistan olarak girdi.

27 Mayıs 1960'taki darbe öncesi Demokrat Parti'ye (DP) karşı gençlik hareketleri içinde yer aldı. Hayatı boyunca hep yalanlasa da, dönemin başbakanı Adnan Menderes'i, "yakasına yapışıp 'Hürriyet istiyoruz' diye bağırarak tartakladığı" söylentileri peşini hiç bırakmadı.

KAYNAK,GETTY IMAGES

35 yaşında Meclis'te, 36 yaşında hükümette

1968'de Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) üye olarak aktif siyasete girdi. 1973'te CHP Antalya Milletvekili seçildi. CHP ile Milli Selamet Partisi'nin (MSP) 1974'te kurdukları koalisyon hükümetinde Maliye Bakanı olduğunda sadece 36 yaşındaydı.

1978'de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan Baykal, 12 Eylül 1980'deki darbe sonrası siyaset yasağı konan politikacılardan biri oldu. Zincirbozan Askeri Tesisleri'nde gözetim altına alındı.

1987'de yapılan referandumla siyasi yasakların kalkmasının ardından politikaya dönen Deniz Baykal'a yaşamı boyunca sık sık "hizipçilik" suçlaması yöneltildi.

Zira Baykal gerek CHP'de Bülent Ecevit, gerekse de aynı yıl milletvekili seçildiği Sosyaldemokrat Halkçı Parti'de (SHP) Erdal İnönü'ye karşı parti içi muhalefet yürüttü.

'Yağız oğlandan hizipçiye'

Deniz Baykal üç kez SHP liderliğine aday oldu. Ancak Genel Başkanı Erdal İnönü'ye karşı tüm kurultayları kaybetti.

Çocukluğunda kırmızı yanakları nedeniyle "Domates" lakabı takılan Baykal, daha sonra özellikle kendi ekibi içinde "yağız oğlan" diye anılmıştı.

Siyasi çıkışları kadar bazı fotoğraflarıyla da siyaset tarihine geçti. SHP Genel Sekreteriyken Şişli Belediye Başkanı Fatma Girik'le papatyalar arasındaki pozu gazetelerde "Yağız Oğlan-Fato Kız" başlığıyla yer aldı.

'Kürt raporu' yazan Deniz Baykal

Deniz Baykal, SODEP (Sosyal Demokrasi Partisi)-SHP-CHP çizgisinde sosyal demokrat partilerin Kürt seçmenle ilişkilerinde her dönem önemli bir aktör oldu.

1989'da Paris'teki Kürt Konferansı'na katılan 7 milletvekili SHP'den ihraç edilmişlerdi.

İhraç kararının arkasında Kürtlerle seçim işbirliğine sıcak bakmayan genel sekreter Deniz Baykal'ın olduğu değerlendirmeleri yaygındı.

İhraç edilenler arasında yer alan Mahmut Alınak o dönemi anlatırken "O tarihi yol ayrımını yaratan, büyük ölçüde Deniz Baykal ve ekibiydi. Erdal (İnönü) Bey liberal, demokrat bir insandı ve ona kalsa öyle bir karara imza atmazdı. Ancak Deniz Baykal ve ekibi, Erdal Bey'i kuşatmaya aldı" diyordu.

Aynı Deniz Baykal günümüze dek pek çok tartışmanın odağında yer alan, referans gösterilen SHP'nin 1990 Kürt raporunu da yazanlar arasındaydı.

Bu rapor, dönemin SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal başkanlığında Fuat Atalay, Hikmet Çetin, Cumhur Keskin ve Eşref Erdem'in yer aldığı bir komisyon tarafından hazırlanmıştı.

Baykal, "sunuş" yazısında şu görüşleri dile getiriyordu:

"Türkiye, insanların dil, etnik köken, gelenek, kültür farklılaşmasını toplumun bütünlüğü içinde ortaya koymaktan korkmamalıdır.

"Devletin bu farklılaşmaları yasaklar koyarak engellemesi de özendirmesi de yanlıştır. Asimilasyona, var olan bir etnik yapıyı inkâra dönük yaklaşımlarla bu sorunun çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır."

KAYNAK,GETTY IMAGES

'Yeni soldan Anadolu soluna'

Deniz Baykal; Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Bülent Ecevit'ten sonra, 1992'de yeniden açılan CHP'nin dördüncü genel başkanı oldu. "Yeni sol" ve "Anadolu solu" benzeri çıkışları tartışma yarattı.

1992'de İsmail Cem'le birlikte "Yeni Sol" adlı bir kitap yazan Baykal, 1995'teki genel seçime "Dünyada yeni sol, Türkiye'de yeni CHP" sloganıyla girdi.

Yıllar sonra ise Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı döneminde "Yeni CHP" ifadesinin kullanılmasına "Kendimi yeni CHP'li hissetmiyorum. CHP'li hissediyorum" diyerek tepki gösterecek ve "Anadolu solu" kavramını kullanmaya başlayacaktı.

Baykal, dönemin Doğru Yol Partisi (DYP) genel başkanı Tansu Çiller'in başbakanlık yaptığı koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı.

KAYNAK,GETTY

Fotoğraf altı yazısı,

Baykal AKP'yi tek başına iktidara taşıyan 2002 genel seçimleri öncesinde mitinglere Kemal Derviş'le birlikte katılıyordu.

İki kez 'bıraktı'

Deniz Baykal, siyasi kariyeri boyunca iki kez CHP genel başkanlığından istifa etmek zorunda kaldı. Aktif siyasetten ise hiç çekilmedi.

CHP'nin seçimlerde yüzde 10 barajını aşamadığı 1999 yılında istifa ettikten sonra 1,5 yıl sonra siyasete geri dönen Baykal, 2010'da ise bu kez partisinden bir kadın milletvekiliyle çekilmiş gizli kamera görüntülerinin internette yayılması üzerine, "Bu bir komplodur" diyerek ikinci kez genel başkanlığı bıraktı.

Baykal, "Bu tablo karşısında bana da bir görev düştüğünün farkındayım. Bu kara kampanyaya teslim olmayacağım. Bu hukuksuz ve ahlaksız komplo nedeniyle kimsenin beni sorgulamasına izin vermeyeceğim. Eğer bunun bir bedeli varsa ve bu bedel CHP Genel Başkanlığı'ndan ayrılmaksa, o bedeli de ödemeye hazırım" dedi.

Komplonun muhatabı olarak ise AKP'yi gösterdi.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan "Kaset komplosu paralel yapının işi" derken, Baykal hep "Kanıt ve belge bekliyorum" karşılığını verdi.

Baykal'ın "Bu çerçevede başka bir sorumlu arayışına çıkacaklara yardımcı olmak üzere ABD'den, Pensilvanya'dan aldığım üzüntü ve destek mesajlarının samimiyetine inandığımı da belirtmek isterim" sözleri çok tartışma yarattı.

KAYNAK,GETTY IMAGES

Fotoğraf altı yazısı,

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve Deniz Baykal, 28 Şubat 2010'da bir cenazede yan yana

Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ise kaset tartışmasını seçim meydanlarında kullandı.

Erdoğan, "Kendi eşiyle değil ya! Buna nasıl özel dersiniz bu özel değil, bu genel genel. Bu genel bir ahlaksızlıktır başka bir şey değil" dedi.

Özellikle 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası ise AKP'nin Deniz Baykal'a karşı tavrı değişti.

AKP, "Cemaat mağduru" olarak baktığı Baykal'a sahip çıkmaya başladı.

Baykal 2016'da yaptığı bir konuşmada "Azez-Halep hattını açık tutmak için YPG'nin bombalanmasını doğru buluyorum" dediğinde, dönemin başbakanı ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu tarafından övüldü.

Davutoğlu, "milli muhalif" olarak nitelendirdiği Baykal'a teşekkür etti.

'Erdoğan'a başbakanlık yolunu açma' tartışmaları

Deniz Baykal'ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ilişkisi her zaman çok tartışma yarattı.

2002 yılında Erdoğan'a milletvekilliği ve başbakanlık yolunun açılmasıyla ilgili anayasa değişikliğine destek vermesi bazı kesimlerce "demokratlığın gereği" olarak değerlendirilirken, "gizli anlaşma" suçlamalarıyla kendisini eleştirenler de az değildi.

Baykal ise "Seçimlerden birinci çıkmış bir partinin genel başkanının tüm siyaset hakkının ebediyen engellenmesini sürdürmek mümkün de değildir, doğru da değildir." diyerek kararının arkasında durdu.

Eski CHP İstanbul Milletvekili Zülfü Livaneli, Ankara'da partinin eski genel sekreter yardımcılarından Mehmet Sevigen'in evindeki bir buluşmayı aktarırken bu süreçle ilgili olarak şöyle yazıyordu:

"(Abdullah) Gül Başbakandı, Erdoğan'ın ise Meclis'e girme umudu kalmamıştı. Cumhurbaşkanı (Ahmet Necdet) Sezer bir gün önce, Erdoğan'ın 'milletvekili olmadan başbakan olma' önerisini reddetmişti.

"Türkiye'nin kaderi o akşam o evde değişti, çünkü siz 'Erdoğan başbakan olacak!' diye tutturdunuz.

"Sizi 'Çok tehlikeli bir oyun bu!' diye uyaran parti dışından önemli şahsiyetlere kızdınız, 'Hayır!' dediniz. 'İki ay dayanamaz. Göreceksiniz iki ay dayanamaz'."

KAYNAK,GETTY IMAGES

Fotoğraf altı yazısı,

24 Nisan 2007, o dönemde CHP Genel Başkanı olan Baykal, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşmüştü.

Yıllar sonra 7 Haziran 2015'te yapılan genel seçimde AKP ilk kez Meclis'teki çoğunluğunu yitirecek, CHP "Cumhurbaşkanlığı meşruiyetini yitirdi" derken, Baykal Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la görüşmekte sakınca görmeyecekti.

AKP'nin kazandığı 1 Kasım 2015'teki genel seçimin ardından 77 yaşındayken "en yaşlı üye" sıfatıyla TBMM'yi açan Baykal bu sıfatı sevmemiş, kendisine "seçilmiş milletvekilleri arasında en erken doğmuş üye" denmesini istemişti.

KAYNAK,GETTY IMAGES

Fotoğraf altı yazısı,

Deniz Baykal 23 Haziran 2015'te "en yaşlı üye" sıfatıyla TBMM'yi açtı.

Makam odasında Şeyh Edibali'nin vasiyeti

Deniz Baykal, ikinci kez CHP Genel Başkanı seçildikten sonra Şeyh Edebali'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'ye vasiyetini parti genel merkezindeki makam odasına asmış ve yoğun eleştirilere hedef olmuştu. Şeyh Edebali'nin bu vasiyeti şöyleydi:

"Oğul! Beysin, bundan sonra öfke bize, uygarlık sana.

"Gücenmişlik bize, gönül alma sana. Suçlak bize, kutlamak sana.

"Acizlik, yanılgı bize, hoşgörmek sana.

"Geçimsizlik, çatışmalar, anlaşmazlık bize, adalet sana.

"Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana.

"Ey oğul! Bundan sonra bölmek bize, şekillendirmek sana."

'Güç dengelerinden çıkış yapar'

Şair ve yazar Cemal Süreya, 2000'de piyasaya çıkan ve portre yazılarının toplandığı "99 Yüz" kitabında Deniz Baykal'ı da yazmıştı.

Süreya, "DP'ye karşı elbet; ama CHP'ye de karşı" dediği Baykal için şu ifadeleri kullanmıştı:

"Politikayı profesyonel bir uğraş, bir meslek olarak görür. İnsanlar için değil, durumlar arası düşünür. Popülisttir; elite karşı, bürokrasiye karşı, reel politikanın adamı. Düşünceden, ideallerden değil, güç dengelerinden çıkış yapar."

Hastalığı ve Meclis'teki son dönemi

Deniz Baykal Ekim 2017'de beynindeki ana damarın tıkanması sonucu felç geçirdi. İki aya yakın bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra fizik tedavi gördü.

2018 genel seçimlerinde CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisine Antalya'dan milletvekilliği teklif edince son defa Meclis'e girdi.

En yaşlı üye olarak Meclis'in ilk oturumuna başkanlık etmesi gerekirken sağlık sorunları nedeniyle bunu yapamayacağını açıkladı ve bu görevi ikinci en yaşlı üye olan İYİ Partili Durmuş Yılmaz'a devretti.

Şubat 2019'da Meclis'e tekerlekli sandalyeyle giderek yemin etti fakat sağlık sorunları nedeniyle bu dönemde TBMM'de pek faaliyet gösteremedi.

11 Şubat 2023'te ise hayatını kaybetti.

Baykal'ın kızı Aslı Baykal, "Babam bu sabah evinde uykusunda vefat etti. Cenazeyi salı günü Antalya'da defnetmeyi planlıyoruz" bilgisini verdi.

Taziyeleri Ankara'daki evlerinde öğleden sonra kabul edeceklerini ifade eden Aslı Baykal, "Hepimizin başı sağ olsun." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

"Genel Başkanımız, Türkiye ve Cumhuriyet Halk Partimizin sevdalısı, Antalya milletvekilimiz, kıymetli büyüğümüz Sayın Deniz Baykal'ın vefatını büyük bir üzüntü ile öğrendim. Bize mücadelelerle dolu bir hayat öyküsünü miras bıraktı. Milletimizin başı sağ olsun."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri