"Asrın felaketi" olarak nitelenen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden etkilenen 34 kişi, Bitlis Valiliğinin koordinesinde il merkezindeki Beşminare Kız Yurdunda misafir ediliyor.
Yurtta sağlık, rehberlik ve psikolojik danışmanlık desteği verilen depremzedelerin tüm ihtiyaçları karşılanıyor, çocukların da eğlenceli vakit geçirmeleri sağlanarak depremin psikolojisinden uzaklaşmaları sağlanıyor.
Adıyaman'dan 13 kişilik ailesiyle Bitlis'e gelen Fadime Gümüş, AA muhabirine, depremin büyük yıkıma yol açtığını, evlerinin ve kentteki binaların büyük bölümünün hasar gördüğünü söyledi.
Deprem sonrasında can havliyle dışarı çıktıklarını dile getiren Gümüş, "Çektiğimizi Allah kimseye çektirmesin. Böyle bir deprem görmedik. Kız kardeşim 4 çocuğuyla hayatını kaybetti. Teyzemin torunu enkaz altında. Tanıdıklarımızdan yaklaşık 50 kişi vefat etti. Enkaz altında yakınlarımız var." dedi.
Deprem gecesi saat 03.00'e kadar namaz kıldığını anlatan Gümüş, "Sonrasında demirlerden sesler geliyordu, vitrinler düştü. 5-6 kez kalkmaya çalıştım ancak her seferinde düştüm. Kızlarım ve torunum, 'anneannem yok' diyordu. Ben de yüksek sesle dua ediyordum. O anı hiç unutmam. Beşik gibi sallanan evimiz çok hasar gördü. Evimize giremedik. O anı anlatamıyorum, Allah kimseye yaşatmasın." ifadelerini kullandı.
Kentte yağmurun etkili olduğunu, yol kenarında tekerlek yakarak ısınmaya çalıştıklarını anlatan Gümüş, "Ayağımızda çorap ve giysilerimiz yok. Duvarlarımız devrildi. Burası evimiz gibi, her türlü ihtiyacımız karşılanıyor. Personel bize iyi bakıyor, yakından ilgileniyor. Bizi güzel karşıladılar. Herkes bizimle ağladı. Rabbim bize gösterdi, kimseye göstermesin. Düşmanımıza dahi yaşatmasın." diye konuştu.
Gümüş'ün torunu Elanur Demir de enkaz altında kalmadıkları için şükrettiklerini belirterek, şunları söyledi:
"Hayatını kaybedenlere Allah rahmet etsin. Enkaz altında kalsaydık belki ölecektik. Arkadaşlarım ve öğretmenlerimiz hayatını kaybetmiş. Biz geldik, babam ve dedem Adıyaman'da kaldı. Allah herkesin yardımcısı olsun. Çok üzgünüz."
"Yaşadıklarımız aklımızdan çıkmıyor"
Hatay'ın Kırıkhan ilçesinden gelen Metin Taşkıran ise uykudayken depreme yakalandıklarını, evlerinin her yerinin çatladığını dile getirdi.
Sıkışan yatak odasının kapısını zorla açtıklarını aktaran Taşkıran, "Sarsıntıdan dolayı ilerleyemeyerek salondaki koltukların yanında yere uzandık. Elektrikler kesilince artık birbirimizi göremedik. Yaşadıklarımız aklımızdan çıkmıyor. Ablam ve kardeşim de binanın ikinci katında kalıyordu. Enkaz altında kalmadık ancak evimizin her yeri çatladı. Eşimin yakınları ile sevdiğimiz dostlarımız hayatını kaybetti. O gece yağmur yağıyordu. Yalın ayakla dışarı çıktık. Deprem durunca hemen eve girip kıyafet aldık." şeklinde konuştu.
Kırıkhan ilçesinde depremin büyük bir yıkıma yol açtığını, tüm binaların hasar gördüğünü ifade eden Taşkıran, şöyle devam etti:
"Yakınlarımıza gitmek istedik ancak yıkılan binaların enkazından dolayı yollar kapalıydı, ne yapacağımızı şaşırdık. Yağışın durmasıyla ateş yakarak ısındık. Sonra yardımlar gelmeye başladı. Bizi arayanlardan ekmek, su ve mazot istiyorduk. Allah devletimizi başımızdan eksik etmesin. Burası sağlık ocağımız gibi oldu. Yemeğimiz, suyumuz ve banyomuz hazır. Devletimiz 'istediğiniz kadar kalın ve ihtiyaçlarınızı göreceğiz' diyor. Devletimizden memnunuz. Kırıkhan'a kamyonlarla yardım geliyordu ve 'istediğiniz kadar alın' diyorlardı."
1939'daki Erzincan depreminin ardından dedesi ile babasının Kırıkhan'a göç ettiğini belirten Taşkıran, "Onların yaşadığı o acıyı şu an biz yaşadık. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın." dedi.