Adıyaman'daki Demokrasi İlkokulu'nda sınıf öğretmeni olan 57 yaşındaki Özer, depreme Yenimahalle Mahallesi'nde bulunan evinde yakalandı ve ailesiyle enkaz altında kaldı.
Eşi Gülseren ve Adıyaman Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 4. sınıf öğrencisi 23 yaşındaki oğlu Muhammed Zahid'in yaşamını yitirdiği depremden 18 saat sonra enkazdan kurtarılan Özer, bina kolonunun altında kalan ve kangren teşhisi konulan sağ bacağını kaybetti.
Özer, AA muhabirine, uyurken yakalandıkları depremde umutlarını, geleceğini ve her şeyini kaybettiğini söyledi.
En önemli kaybının ailesi olduğunu, aradan geçen 1 yılda eşinin ve oğlunun anılarıyla yaşadığını dile getiren Özer, şunları kaydetti:
"Onları çok özlüyorum, her gece rüyamda görüyorum. Bir gün bile tartışmamıştık eşimle. Çocuğum da çok çalışkan bir öğrenciydi. Bir gün bir şikayet gelmemişti kapıya. Veli toplantılarına gittiğimde 'Siz melek yetiştirmişsiniz, çocuk değil, o bir melek' diyorlardı. Herkes tarafından sevilen bir çocuktu. Mezarlarına da sık sık gidiyorum. Haftada bir, bazı haftalarda 2-3 defa gittiğim oluyor. En huzur bulduğum yer orası."
Okulların ara tatile girdiğini hatırlatan Özer, boş vakitlerini kitap okuyarak geçirdiğini, binden fazla kitabının da enkaz altında yok olup gittiğini belirtti.
Özer, tek bacakla yaşamanın zorluğuna da değinerek, "56 sene sağlam olarak hayata devam ediyorsunuz, birden karşınıza büyük bir engel çıkıyor. Gerçekten bir bacağı kaybetmek de büyük bir engel." dedi.
Öğrencileriyle de teselli buluyor
Geçen yıl, Ramazan Bayramı'nda Adıyaman'a geldiğini ve eylül ayında okula tekrar öğretmen olarak başladığını anlatan Özer, uzak kaldığı öğrencilerine kavuştuğunu ifade etti.
Öğrencileriyle de teselli bulduğunu vurgulayan Özer, şöyle konuştu:
"Şu anda 37 öğrencim var. Bunun 30'u eski öğrencilerim. Onlar da beni sabırsızlıkla bekliyorlar. Yapabildiğim kadar öğretmenliğe devam etmeyi düşünüyorum. Öğrencilerimden ayrılmayı da düşünmüyorum. Çok seviyorum çocukları. Onlarsız olmuyor. Öğrencilerle biz arkadaş gibiyiz. Çocuklar çekinmez, gelir boynuma sarılır, öperler beni. Babalarına, annelerine nasıl davranırlarsa bize de aynı şekilde davranırlar."