Kurtuluş Savaşı Gazisi Mahmut Esat Bozkurt, Kurtuluş Savaşının meşruiyet organı Gazi Meclisin (TBMM) bir üyesidir.
İstiklal Mücadelesi için kızanlarıyla, zeybekleriyle dağa çıkan bir Efedir. Atatürk'ün Adalet Bakanıdır.
İzmir İktisat Kongresinin düzenleyicisidir.
Hukuk devrimimizin mimarıdır.
Cumhuriyet devriminin ( Atatürk İhtilali ) teorisyenidir.
Vurguncularla, karaborsacılarla, köylünün kanını emen tefeci bezirgânlarla savaşan bir gazetecidir.
Türkiye'yi uluslararası yargı önünde başarıyla temsil eden seçkin bir hukukçudur.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin unutulmaz hocasıdır.
Ömrünün sonuna kadar ezilenin, sömürülerin, haklının yanında saf tutmuş bir erdem abidesidir.
Mahmut Esat Bozkurt, İstanbul ( Darülfünun) Hukuk Mektebi mezuniyeti sonrası yurtdışında ( İsviçre Frioburg Üniversitesi ) yeni baştan Hukuk öğrenimi görür ve doktora yapar.
Hukuk Doktorası pekiyi notuyla kabul edilir. Doktorası " Du Regimes des Capittulations - Osmanlı Kapitülasyonlar Rejimi" üzerinedir.
Sözün burasında bir hatırlatma yapalım. 1. Dünya Savaşını fırsat bilen Osmanlı Hükümeti Kapitülasyonları kaldırdığını ilan eder. Çok ilginçtir. En şiddetli tepki hasım taraftan önce müttefikimiz (!) Almanya'dan gelecektir.
Alman İmparatorluğunun İstanbul Büyükelçisi Baron Von Wangenheim, savaştaki hasım blok büyükelçileriyle acilen bir toplantı düzenler. Alınan kararları Osmanlı Sadrazamına tebliğ eder : " Uluslararası sözleşmeler-kendilerinin onayı olmadıkça-tek taraflı irade beyanıyla ortadan kaldırılamaz!"
Bozkurt, Osmanlının ekonomik ve siyasal prangası haline gelmiş olan, emperyalizmin Türkler üzerinde kırbaç olarak kullandığı kapitülasyonları tüm boyutlarıyla incelemiştir.
Bozkurt, tezinin sonuç bölümünde şu yargıya varmaktadır: " İster tek taraflı, ister karşılıklı anlaşma sayılsın, taraflardan birinin hayati çıkarlarına aykırı düşerse veya tabi oldukları şartlar değişirse tek taraflı olarak ilga edilebilirler!"
Kapitülasyon rejiminin hukuken yürürlükte olduğu bir dönemde, batılı seçkin bir akademik heyet huzurunda savunduğu ve pekiyi ( Cum Laude ) derecesiyle kabul edilen tez sonraki dönemde Türkiye'nin elini güçlendirecektir.
Bozkurt, varlıklı bir ailenin çocuğudur. Ailenin İzmir ve Kuşadası'ndaki çok değerli mülkleri, 15 Mayıs 1919 da başlayan Yunan işgalinde yağma edilecek yakılıp yıkılacaktır.
İzmire Yunanın çıktığını duyar duymaz Bozkurt, yakın arkadaşı Saraçoğlu Şükrü Bey ile yurda dönecek, silaha sarılıp işgale karşı yöresindeki zeybeklerle birlikte dağa çıkacaktır. O, artık Mahmut Esat Efe'dir!
Milletvekili seçilir. 23 Nisan 1920 de çalışmaya başlayan TBMM oturumlarına aylarca katılamayacaktır.
Mazereti meşrudur. Çünkü Kuvvacı Mahmut Esat, işgalci Yunan ordusuyla çarpışmaktadır.
Devlet, Kurtuluş sonrası işgalci düşmanın talanını, yıkımını, yıkımını kalem kalem tespit ettirir. Hazinede para yoktur, bütçe uygun değildir ama, devlet bu zararın giderilmesi gerektiğini düşünmektedir.
Yurttaşların maddi zararını gösteren "Harikzede Mazbatası" düzenlenir. İleriye yönelik vade konulmuştur. Vadesi gelip ibraz edildiğinde devlet kuruşuna kadar ödeyecektir.
Mahmut Esat Bey'in bu kapsamda tespit edilen zararı 50.000 TL gibi ciddi bir rakam tutmuştur. Büyük bir servet demektir.
Adalet Bakanı Bozkurt, vadesi geldiğinde bu mazbatayı ibraz etmez. Kendi alacağını sümen altı etmiş, zaman aşımına uğratmıştır.
Anasının ak sütü gibi helal parayı devletten almaya vicdanı elvermemiştir!
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, yakın geçmişte bu büyük insan adına, her yıl 5 Nisan Avukatlar gününde önceden belirlenmiş bir hukukçuya verilmek üzere ödül oluşturmuştur. O tarihten itibaren her yıl 5 Nisan törenlerinde bu prestij ödülü verilmektedir.
Mahmut Esat Bozkurt Hukuk Ödülü, Kurtuluş Savaşıyla ulaşılan çağdaş değerlerin, hukuk devletinin, bağımsız yargının, savunmanın simgesi olarak her 5 Nisanda verilmeye devam edecek.