Üç beş kişi bir araya geldiğinde söylenmeye başlarlar:
-Bu ülkede demokrasi yoktur.
-Anam avradım olsun doğru..
-Bir de bunlara oy verdik yahu.. Keserim ben bu eli.
Demokrasiyi kim getirecek?
Ortalıkta dolaşan söylentiye bakılırsa devlet.
Devlet bunu nasıl yapacak?
Siyasi iktidarlar eliyle.
Bunun anlamı; hükümet eliyle demektir.
Fakat bizler ceza kovuşturmasından kurtulmak için hep iktidar diye yazarız.
Çünkü iktidara söversen ceza almıyorsun.
Hükümete “sen” dedin mi yandın.
Çünkü kendisinin manevi şahsiyeti vardır.
“Siz” diyeceksin.
Siyasi iktidarlardan demokrasi beklemek için önce bunların nereden geldiğine bakmak gerekir.
Çok fazla aramaya kalkarsak gülünç oluruz.
Nereden gelecekler, aramızdan geliyorlar.
O zaman bu ülke neden demokrat değil demeden önce kendimize boy aynasında iyice bir baktıktan sonra:
-Türkiye’de yaşayan insanlar demokrat mıdır? Diye sormalıyız.
Dostlarımıza, arkadaşlarımıza, ailemize, siyasi rakiplerimize karşı demokrat ve hoşgörülü müyüz?
En sağdan en sola kadar kimse bu soruya “evet” diyemez.
Çünkü ikilemler ortada.
Yıllarca içinde yaşadık.
Her görüşün kendine göre tabuları vardır.
Onları eleştirmeye kalktın mı önce ufaktan bir dayak yenir.
Eleştiri sürdürülürse faili meçhul cinayet dosyalarının içinde yer alınır.
İnsanların birbirlerine karşı demokrat olmadığı bir yerde toplumun üst yapısını oluşturan devletin demokrat olmasını beklemek düpedüz avanaklıktır.
İnsanın yakın ve uzak çevresine, en başta da karşıtlarına karşı demokratça davranması, demokratlığı yaşam biçimi haline getirmesinden sonra devletten de aynısını istemesi akılcı bir davranış olmaz mı?
Çocuklarına karşı demokrat olan kaç kişi var?
Aileler ve devlet çocuklara öyle baskı yaptılar ki düşünmesini beceremeyen nesiller ortaya çıktı.
Gençlere yapılan baskı ve zulüm ise binlerce yıl sonra bile ibret ve utançla anlatılacak.
Demokrasinin yolu baskı ve zulümde geçmez.
Öyleyse neden söylenip duruyorlar?
Durmadan yinelenen demokrasi teranesi neyin nesidir?
Kimsenin demokrasi falan istediği yok.
İnanmayan kahvehanelere gidip çaktırmadan dinlesin.
Herkesin içinde padişahlık özlemi alev alev yanıyor.
Her soruna asarak keserek çözüm bulmaya çalışırlar.
Herkesin Dördüncü Murat olmaya özendiği bir yerde ne işi var demokrasinin.
O da kendi gelemediği için yakın aralıklarla cuntalarını yolluyor.
Ve gelen cuntalar alkışlanıyor.
Cuntacıları bağrına basan kaç toplum vardır?
Bu durumda AKP’nin iktidarının 17.yılını yaşaması kimseye tuhaf gelmemeli.
AKP demokrasi istemiyor.Seçim barajını kaldırmayı düşünmeyi bile düşünmüyorlar.
Halkı hor görüyor ve aşağılıyorlar.
Her konuda bildiklerini okuyorlar. Hatta bilmediklerini de okuyorlar.
Padişahlık denen rejim daha farklı değildir.
Ülkemizde demokrasi dibi tutmuş yemeğe benziyor.
Yemeği yapan da nedense mutlaka dibini yakıyor.