DİJİTAL DÖNÜŞÜM, DİJİTAL YOK OLUŞU MU HAZIRLAYACAK?

Dr. Sevinç Koçak

Bu haftanın dünya gündemini derinden sarsan en önemli olaylarından birisi, Twitter’ın hacklenerek, dünyaca ünlü kişilerin özel hesaplarından tweet paylaşımları yapılmasıydı.

Halen hackerlar tarafından mı, yoksa yanlışlıkla Twitter çalışanlarından birisinin hatası ile mi gerçekleştiği belli olmayan bu olay dünyanın en büyük dijital markalarından birisinin altyapısının nasıl da büyük bir bilinmezlikle belki de “en çıplak” haliyle erişime açık olduğunu gösterdi. Çünkü gerçekleşen dijital saldırı esnasında “Twitter yönetim panelinin” görüntüsü de paylaşıldı!

Twitter’in yaşadığı bu olayın birçok boyutu var;  konu karşılaştığı krizi nasıl yönettiğinden tutun, güvenlik sorununun bu derece ortalara saçılmasıyla kaybettiği itibarına, özgürlük ve tarafsızlık ilkesi ile hesap sahiplerinin bilgilerini kimseye vermeyen bir duruş sergileyen politikasının yerle bir oluşundan tutun, hisselerinin değer kaybına uğramasan kadar farklı açılardan incelenebilir… 

Ancak en önemlisi, geleceğin dijital dönüşüm ile gerçekleşeceği inancının bir anda aldığı olumsuz darbedir! Dijitalleşmenin önündeki en önemli engel ya da sorun, daima “güvenlik” ile ilgili konular olagelmiştir. Sonuçta insan eliyle gerçekleştirilen yazılımlar ve sistemlerin, insana özgü hatalarla çeşitli problemler taşıması daima mümkün… Hollywood bilimkurgu filmlerinin zihnimizde yarattığı ve dijital dönüşüm ile gerçek olacaklarına çoğumuzun inandığı gündelik hayatımızın, sağlığın, teknolojinin, seyahatin ve daha pek çok alışılmış hayati konularımızın dijitalde gerçekleşeceği algısından yola çıkarsak, sistemdeki bir güvenlik açığı ile tüm evrensel birikimlerimizle oluşan dünyanın yerle bir olabileceğini de düşünmek gerekiyor…

Dijital dönüşümde hatasızlığa yakın bir sistem oluşturmanın yolu “yapay zekâ”nın elindeyken, bu kez de “ya bu yapay zekâ insanlığı ele geçirirse?” endişesi ile gelişmesinden duyulan korku, birçok aşamada söz konusu çalışmalara sekte vurmakta ya da etik boyutu ile tartışılarak gündemde yavaş ilerlemekte…

İnsanoğlu, öncelikle eşit, adil, şeffaf, sosyal ve ekonomik dengede, hak ve özgürlüklerle zenginleşmiş, yaşanabilir bir dünyanın sürekliliğini sağlamadan bir teknolojik devrim gerçekleştirdiği takdirde, dünya düzeninde değişen hiçbir yeni ve iyi bir gelişme olamayacağı için yarattığı teknolojinin kurbanı olma riskini taşıyor… Bu noktada da teknolojinin insanların ve insanlığın refahı için yaygın şekilde kullanımını sağlamadan yapılabilecek her türlü büyük dönüşüm, siyasetten ekonomiye, e-ticaretten kişisel özgürlüklere, kamusal alanın yeniden tanımlanmasından veri gizliliğinde yaşanan ihlallerin giderilmesine kadar çok geniş bir alanda gerçekleşebilecek adaletsiz uygulamalarla hiç de yeni bir dünya oluşturamayacaktır…

Dijitalleşmenin sosyal hayata ve dünyaya getireceklerinin, götüreceklerinden çok olması gözetilmedikçe dijital dönüşüm, dijital yok oluşu başlatabilecek güce sahip olacaktır…
Teknolojinin güzelleştireceği çok daha mutlu günler olması dileklerimle… 

Gündemden dikkatimi çekenler

  • Bizleri birçok zor zamanımızda güldüren Sevgili Huysuz Virjin Seyfi Dursunoğlu aramızdan ayrıldı, hayranlarını ve sevenlerini üzüntüye boğdu…En son rol aldığı Maylo markasının Seyfi Dursunoğlu’na saygılarını sunduğu reklamı da hemen yayına girdi…Markanın bir halkla ilişkiler mesajını reklam ile iletmesi açısından ele alındığında duyarlı bir davranış olarak görünen bu girişiminin,  bir süredir reklamları yayında olmayan Maylo markasını gündeme getirme stratejisi yönünü de görmek gerek… Pazarlama dünyasında rekabet stratejilerini yönetmek için cesurca girişimler yapılmalı, ancak bunu yaparken tıpkı Maylo gibi  Huysuz Virjin ile bir reklam filmi gerçekleştirmenin itibarını sergilemek de güzel…Nur içinde uyu Seyfi Dursunoğlu…
  • Google 20 Temmuz 2020 tarihinde, Nasa’da görev alan ilk Türk Bilim insanı Dilhan Eryurt’u Doodle yaptı! Google “Küresel düşün yerel davran” pazarlama stratejisini tüm dünyada uygularken ülkelerin önemli başarılar kazanmış kişilerini veya kültürel özelliklerini ya da o ülkenin vatandaşlarında duygusal bütünlüğü sağlayan unsurlarını kullanarak ilerliyor… Bu stratejide başarılı olduğu da yadsınamayacak bir gerçek. Google’a Türkiye olarak, ülkemizin değerlerini, bugün olduğu gibi büyük bir bilim insanımızı öğrenmemize kaynaklık ettiği için teşekkür ediyoruz…
  • Arçelik’in “Büyük Kavuşma” isimli reklamındaki domates animasyonu, bugüne kadar yapılan en şirin domates oldu! Arçelik buzdolabının gün döngüsü “VitaminZone” teknolojisini tanıtmak üzere tasarlanan reklamında, tarladan koparıldığı andan itibaren güneşle buluşma arzusu içinde olan şirin domatesin mutluluğu,  Arçelik buzdolabı ile mümkün oluyor…Animasyonu Kraken , prodüksiyonu BLAB reklam Ajansı tarafından yapılan reklamda, ürünün vaadi (sebze ve meyvelerin uzun süre taze kalması) yemeğe kıyamayacağınız bir domatesin güneş aşkının duygusal çekiciliğiyle veriliyor…Walt Disney çizgi filmlerini anımsatan görsel esintilerle izlediğim en sevimli domatese ve Arçelik’e alkışlar…. 
  • Acun Ilıcalı OPPO Reno3 cep telefonu markasının reklam yüzü oldu! Acun Ilıcalı’nın yaşam sitili ve kullanım amaçları açısından  OPPO hedef kitlesi ve ürün özellikleriyle örtüştüğü çok net olarak görülüyor…Burada sorulması gereken soru Acun Ilıcalı ve çocukları  OPPO’nun reklam yüzü olmaya nasıl ikna oldu?  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.