DİJİTAL PAZARLAMA VE SEVGİLİLER GÜNÜ

Dr. Sevinç Koçak

Bir kez daha 14 Mart Sevgililer Gününü geride bıraktık. Özellikle genç kitlenin ve yeni jenerasyonun büyük önem verdiği Sevgililer Günü bir anlamda dijital pazarlama çalışmalarının da doruk noktaya ulaşmasını sağladı. Mastercard’ın, 53 ülkede Sevgililer Günü hediye alışkanlıklarını araştıran endeksine göre, bu dönemdeki alışveriş rakamları global ekonominin 5 kat üzerinde büyüdüğü açıklandı[1]. Aynı habere göre Türkiye’de 2017’den 2019 yılına Sevgililer Günü döneminde yapılan alışveriş hacmi yüzde 74, adedi ise yüzde 109 arttı. Bu dönemde hediyelere harcanan para 14,6 milyon dolara ulaştı.

Pazarlamaya dinamizm getiren özel günler, pazarlama iletişimi çalışmalarına da büyük ivme kazandırıyor. Böylece birbiriyle bağlantılı pek çok sektör bu hareketten faydalanmış oluyor. Konunun sosyolojik yönü ve küreselleşen özel günler anlayışı da başka bir boyut elbette.  Tüm bu dinamiklerin tek bir galibi olmamakla birlikte bence ipi göğüsleyen ve online pazarlama, diğer bir deyişle dijital pazarlama, yani e-ticaret! Marsetrcardın araştırmasının verilerine göre de Online alışveriş, son 3 yılda yüzde 57 arttı. Bu artış Türkiye için yüzde 68 oldu.  Alım gücünün düştüğü, enflasyon ve diğer problemlerin olduğu ekonomi arenasında yüz kişiden 68’inin online alışveriş yapması çok dikkat çekici bir dönüşümün ispatıdır aynı zamanda.

Online alışverişin bu derece yaygınlaşmasının nedenleri arasında, güvenli dijital bankacılık işlemleri, gelişen kargo takip teknolojileri, yeni nesil tüketici profilinin farklı hizmet beklentisi ile tabii ki çeşitli maliyetleri kapsamadığı için daha ekonomik olan satış fiyatlarının etkileri çok büyük.  Özellikle kentli kesimin ağırlıklı olarak yöneldiği online alışveriş, Müşteri İlişkileri Yönetimi (Costumer Relationship Marketing, CRM) anlayışındaki gelişmelerle de doğru orantılı olarak artmakta. E-ticaretin en önemli çıkış noktaları tabi ki müşteriyi koruyup kollamak, iyi hizmet etmek, hız ve güvenli alışveriş ile satış sonrası destek hizmetlerini sağlamak. Sanal pazarların, fiziksel pazarlara fark attığı günümüz pazarlama çalışmalarında doğal olarak istihdam da dijital platformların dinamizmini bilen, bilgisayar ve online dünyaya hakim, yaratıcı özelliklere sahip, sosyal medya kampanyalarını kurgulayıp yönetebilen ekip ve kişilere doğru yönelmekte.

Bütün bu gelişmelere doğrultusunda klasik pazar anlayışı ile pazarlama faaliyetlerinin eriyip gittiğini söyleyemeyiz ama e-ticaret ile rekabet etmek için kendisine farklı kulvarlar açmak zorunda olduğu bir gerçektir. Klasik Pazar ve pazarlama anlayışının ülkelerdeki, ekonomik yapının, açık iletişim politikalarının, tüketici davranışları ve alışkanlıkları ile küreselleşeme adaptasyonlarının düzeylerine göre değişkenlik göstermesinin yanı sıra,  daha üst bir açtı olarak dünya ekonomisinde üreten ya da tüketen ülkeler sınıflaması içerisinde almak istediği rolün de önemi büyüktür. E-ticaret, yalnızca ürünlerin satış ve pazarlamasına kaynaklık etmemekte, bu durumda dijital bilgi ve teknoloji üreten ve bu yöne yatırım yapan ülkelerin dünya pazarlarında edindikleri yeri de belirleyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yeniliklerin hepimizi olumlu yönde geliştirmesini sağlayan güzel günler dileklerimle…

Gündemden dikkatimi çekenler

  • Geçtiğimiz hafta Babil TV dizisinde pazarlama iletişimi çalışmaları kapsamında yeni bir uygulamaya tanık olduk. Dizi içerisinde bir GSM numarası verilerek sonuçta Bepanthol markasının yüzü olan Aslı Enver’in çeşitli sırlar açıklayacağı belirtilerek, sosyal medya üzerinden paylaşımlarla düzenlenen etkileşimli bir çalışmaydı. Türkiye’de ilk kez yapılan bu tarz gizem stratejisi ile örtüşen, merak uyandıran ve sosyal medyanın işin içerisine katıldığı çalışma dünyada ilk değil. Daha önce dünyayı kasıp kavuran Lost dizisi de dizi içerisinde verilen şifrelerin sosyal medya hesapları üzerinden girilmesi ile ilerleyen bölümlere ilişkin bilgilerin paylaşılmasına dayalı çalışmalar yapmıştı. Hatta bu konuda çok sevdiğim akademisyen arkadaşım da bir doktora tezi yazmıştır. Etkileşim, sosyal medya, merak ve gizem stratejilerinin, dijital ortamda bir tür ağızdan ağıza pazarlama yöntemi olarak kullanılması giderek yaygınlaşan bir iletişim çalışması olma yolunda hızla ilerlemekte. Ancak doğru içeriklerin (dizi-senaryo-marka gibi)  bir araya gelmesi tabii ki çok önemli.
  • TV8’de yayınlanan O Ses Türkiye yarışması sonuçlandı. Her yıl haftalarca yarışmacı adayların seçimleri ile geçen sürelerden sonra hızlandırılmış şekilde yarı final ve final yapan yarışmanın son günleri bende “bir an evvel bitsek de yerimizi Survivor’a bıraksak” telaşıyla takibi son derece güç bir dinamizmle sona erdiriliyor hissi uyandırıyor. Öyle ki, bana “bu kadar hızla elenip 2-3 gün içerisinde yarı finalistler ve kazanan belli olacaksa neden aylarca izliyoruz ki?” sorusunu sorduruyor. Mutlaka prodüksiyon açısından belli başlı nedenlerle bu hızlı final yapılıyordur ve açıklamaları da vardır ancak, ekranı Survivor’a bırakmak için ışık hızında sona ermesinin hem O Ses Türkiye kazananına, haftalarca yoğun emek veren yarışmacılarına, hem de izleyicilerine bir tür haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bir iletişimci olarak, haftalarca reytinglerde üst sıralarda yer alan bir programın itibarı gözetilerek hak ettiği şekilde yarışma sonrası iletişiminin özenle yapılmadığı,  Survivor reklamları ve fragmanlarının yoğunluğuyla, algısının eriyip gittiğini belirtmek istiyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.