DİJİTAL TOTALİTARİZM Mİ, YENİ KÜLTÜREL DEVRİM Mİ?

Şeyda Taluk


Hatırlayanlar olabilir, bizim çocukluğumuzda ilkokulda davranış notu adı verilen bir uygulama vardı. Ne kadar çalışkan olursak olalım, “iyi” davranışa sahip değilsek, hemen davranış notumuz kırılırdı. İşte, Çin de bir kaç yıldır, kamu çalışanlarını, şirketleri ve vatandaşları buna benzer biçimde notlayan Sosyal Kredi Sistemini hayata geçirmeye çalışıyor.

ŞiCinping’in “2030 yılı itibarıyla Çin’i Yapay Zeka ve Büyük Veri konusunda dünya lideri” yapma iddiasının bir parçası olarak ortaya çıkan Sosyal Kredi Sistemi, bireylerin, şirketlerin ve kamu kurumlarının davranışlarını gözlemleyen, bunları puanlayan “çağın ruhu”na uygun Büyük Veri ağı. Çin devleti tarafından ülkenin bazı pilot bölgelerinde uygulanmaya başlanan ve ilgi gören bir çeşit kişisel itibar sistemi. Farklı ödül ve cezalarla, yurttaşların davranışlarını “iyi” yönde değiştirmek için geliştirilen “ikna” yöntemi de diyebiliriz.

Mesela, Çin’in  Rongcheng şehrinde yaşayan herkese baştan 1000 puanı verilmiş. Ancak, davranışlarına göre bu puanlar her an düşebilir. Trafik ihlali, rezervasyon yaptırdığı halde lokantaya gitmemek ya da çevreyi kirletmek puan düşme nedeni, bir sivil toplum kuruluşuna bağışta bulunmak, kapısının önünü temizlemek, kredi borcunu zamanında ödemek ise puan yükseltiyor. Seyahat kolaylıklarından iş bulmaya, Baihe.com gibi çöpçatanlık sitelerinde kolayca yaşam arkadaşı edinmeye dek bir çok ödülü var yüksek kredi notunun.

Aslında toplum mühendisliği projesi. Yetkililer, Sosyal Kredi Sistemini, dayanışma, iyilik gibi değerleri yeniden canlandırmak için kaldıraç olarak kullandıklarını açıklıyorlar. Buna göre, yurttaşların güvenilirliğinin, bir çok geleneksel ahlaki değerin de yükselmesini sağlıyor. İnsanların, gündelik yaşamda iyi yurttaş olması için gereken kuralları belirleyen sistemde, çevreyi temiz tutmak, insanlara yardımcı olmak, borcunu zamanında ödemek, kan vermek, toplum yararına gönüllülük yapmak teşvik ediliyor. Bazı şehirlerde toplu taşıma araçlarında yüksek sesle müzik dinlemek, yemek yemek ise kredi notunu düşürüyor. Çin Halkının yüzde 80’i, toplumsal davranış biçimlerini düzenleyen Sosyal Kredi Sistemi’nden memnun.

2015’te bu proje daha da ileriye giderek Susam Kredisi olarak bilinen “Büyük Veri Sistemi” ile entegre hale getirildi. Bilinenin aksine Sosyal Kredi Sistemi ve Susam Kredisi aynı şey değil, birbirleriyle bağlantılı ancak farklılar. Susam yani Zhima Kredisi, JackMa’nın kurucusu olduğu Alibaba tarafından geliştirilen kredi puanlaması ve sadakat programı. Çin’in Paypal’i olarak görülen Alipay aracılığıyla (kredi kartı kullanmadan akıllı telefonlar üzerinde QR kodu kullanılarak yapılan ödeme biçimi) yapılan ödemeler üzerinden toplanan bu Büyük Veri Ağı, özellikle bankalardan kredi alınması, e-alışveriş gibi dijital işlerlerde güvenilirliğin garantisi. Ancak elde ettiği veriyi hükümetle paylaşmayacağını açıklayan Susam Kredisi, Sosyal Kredi Sisteminin teknoloji ortağı olsa da, Çin Hükümeti, henüz bu pilot projelere tam yetki tanımadı.

Sosyal Kredi Sistemi, Susam Kredisi’nin aksine, dijital işlemlerdeki güvenilirlikten çok kurum ve bireylerin ahlaki “güvenirliği”ne odaklanmış durumda. Seçim kampanyasını, yolsuzluklarla mücadele üzerine kuran Cinping, iktidara geldikten sonra yolsuzluğa karşı verdiği mücadele ile halkın büyük bir bölümünün saygısını kazandı. Mao Zedong’dan sonra Çin’in en güçlü lideri olarak görülen Cinping’in kamusal hizmet amacıyla başlattığı bu pilot proje henüz deneme aşamasında olsa da, Batı dünyasında Çin’e yönelik karalama kampanyası çoktan başlamış durumda. Geçtiğimiz yıl, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Sosyal Kredi Sistemi için, “distopik bir kabus” tanımını kullandı.

Aslında sistem bayağı karışık. Özellikle şirketlerin bu sürece uyum sağlaması zaman alıyor.   Vergilerin zamanında ödenmesi, çevreyi kirletmeyen iş ortamı, kaliteli standartlarına uygun üretim yapmak durumundalar. Puanı yüksek şirketlere kredi kolaylığı sağlanıyor, nadiren vergi denetimine maruz kalıyorlar. İşe alımlarda, puanı yüksek olanın önceliği var. Kara listeye girdiğinizde de seyahat yasakları, kredi alamamak, okullara girememek (hatta çocuklarının bile), internet hızının düşürülmesi gibi cezalar var. Yüksek notu olanlara ait Kırmızı Liste ile kredi notu düşük olanların yer aldığı Kara Liste, herkese açık, bu nedenle de sorun yaşanmakta. Bir çok araştırmacıya göre Sosyal Kredi Sistemini, Sosyal Güven Sistemi olarak tanımlamak daha yerinde. Zira, hedef toplumun  kamu, halk, finansal yapı, ticari kredi sitemi ve yargı gibi farklı katmanlarında bir güven sistemi kurmak.

Çin’in büyük titizlikle üzerinde çalıştığı Sosyal Kredi Sistemini besleyen en önemli iletişim ağı ise ülkenin her yanına yerleştirilen CCTV kameraları ve bunları denetleyen gözetleme sistemi Skynet.  Şirketin, ülkenin her yerinde kamusal alanlara yerleştirilmiş 20 milyon kadar kamerası var. Veri analizi yapabilen ve yüz tanıma özelliğine sahip yapay zekayla yönetilen bu kameralar, kişileri yaş, cinsiyet ve hatta kıyafetin rengi gibi kriterlere göre gerçek zamanlı tespit edebiliyor.
Person of Interest (İlgili Kişi) adlı Amerikan dizisini hatırlatıyor bu ağ bana. Bilim kurgu suç dizisi olan Person of Interest, insanları kameralarla izleyerek önceden planlanmış terör saldırılarını ya da olası suçları tespit edebilen Makina adı verilen yapay zekayı icat eden HaroldFinch ve onun her gün bir kişiyi kurtarması için anlaştığı iş ortağı eski CIA ajanı John Reese’in maceralarını konu alıyor. Makine, önceden tahmin edebildiği saldırıları ilgili ve ilgisiz olarak ikiye ayırıyor, hükümete karşı olan tehditleri ilgili, sivil halka yönelik olası suçları da ilgisiz olarak gruplandırıyor. Buna göre de Makina, suçu işleyecek olan kişinin ya da kurbanın sosyal güvenlik numarasını gönderiyor. Bu sistemin dayandığı veriler ise şehrin her yanına yerleştirilmiş kameralardan geliyor.  Dizi süresince izleyici, hep bir ikilem içerisinde kalıyor. Bu kameralar, bir yandan suçun engellenmesini, daha güvenli sokakların ortaya çıkmasını sağlarken diğer yandan kötü niyetli yönetimlerin elinde bireyin mahremiyetine yönelik tehdit haline geliyor.

Sosyal Kredi Sistemi, Çin’de Kültür Devriminden sonra hayata geçirilen en önemli toplum mühendisliği projesi olarak görülse de, Batılı kaynaklar bunun bir dijital totalitarizm olduğuna dair analizlerle dolu. Niyetim Sosyal Kredi Sistemini övmek değil ancak Batılı kaynakların bu kadar eleştirdiği sistemi, onların gözünden değerlendirmeye de kuşkuyla yaklaşıyorum. Bu arada Almanya, Şili, İngiltere, Rusya, Venezuela gibi bazı ülkelerde benzeri sistemler farklı biçimlerde de olsa yaşama geçmiş durumda veya bununla ilgili çalışmalar başlatıldı.

Yıllar önce ilk Çin seyahatimi yapmadan önce bir arkadaşım beni uyarmıştı : “Bu dünyaya dair bildiğin her şeyi unut. Bir dünya var, bir de Çin.” O nedenle ben de sizlerden bu yazıyı okurken aynı şeyi isteyeceğim. Sizce Sosyal Kredi Sistemi, insanlığa faydalı bir kültürel devrim mi yoksa diijital totalitarizmin başlangıcı mı?


 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.