Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, köşe yazısında AK Parti'yi yerden yere vurdu. Yazısında “De ki” diye başlayan ayetlerden örnek veren Dilipak, "Peki, biz denilenin önce farkında mıyız, sonra bu emre uygun mu davranıyoruz! Gerçek bu!" dedi.
Kafirun suresini örnek veren Dilipak, "Mesela bu ayet bizim uluslararası ilişkilerimizde ne kadar belirleyici bir etkiye sahip. Aslında bizim Müslümanlığımızın ölçüsü burada gizli. Bizim hariciyecilerimiz dış politikalarında şu ayetin gereği konusunda bilgi sahibi midirler ve bunu nasıl uyguluyorlar, ya da yoksa kâle almıyorlar mı?" diye sordu.
Yeni Akit yazarı Dilipak'ın yazısı şu şekilde:
"Mesela bizim hariciyecilerimiz dış politikalarında şu ayetin gereği konusunda bilgi sahibi midirler ve bunu nasıl uyguluyorlar, ya da yoksa kâle almıyorlar mı?
De ki; “Ey Kitap ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin (ki o şudur). Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz Rabler edinmeyelim.”
Peki ya onlar satanist pedefoliklerse.. İnsanların mal, can namus, akıl-inanç, nesil ve fıtratına karşı olanlarla ya da bunlara yönelik tehdit oluşturan hiçbir sözleşmeye taraf olamayız diyoruz da, bu İstanbul sözleşmesi, Lanzarote nasıl kabul edildi dersiniz!
Evet! “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.”
İşte bütün mesele bu: “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, elinize geçirdiğiniz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden evler, size Allah’tan ve Peygamberden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise; o zaman Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Ve Allah; fasıklar güruhunu hidayete erdirmez.”
Hiç şüphe yok ki, her şeyi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, eşi, benzeri, ortağı da olmayan, kadir-i mutlak, kadere, rızga ve ecele hükmeden bir Allah var.
Ve bir hesap günü var! Kaçış yok döndürülüş yalnız O’nadır! Yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız, söylediğimiz ve söylememiz gerekirken söylemediğimiz her şeyin hesabının sorulacağı bir gün var!
Selâm ve dua ile."