Gazeteci Abdurrahman Dilipak, Yeni Akit'teki köşesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Hz. Ömer üzerinden faiz tepkisi gösterdi.
Bugünkü yazısında politik açıklama yapmanın İslam'a zarar vereceğini vurgulayan Dilipak, "Faiz üzerinden Riba konusunu bu şekilde piyasa üzerinden politik bir tartışmaya malzeme yapmak aslında dini bir hassasiyeti tartışmaya açmak anlamına geliyor" dedi.
İşte Abdurrahman Dİlipak'ın yazısı şu şekilde:
"Bakın, övünmeyi dövünmeyi bırakalım. Müslümancılık oynamayı da. Biz Müslümanız, Müslümancı değil. Müslümanım diyen herkesin her işini ve her sözünü savunmak zorunda değiliz. Hz. Ömer’in dediği gibi diyelim: Ben hata yaparsam ve bunu gören, duyan bilen biri beni uyarmazsa, benden uzak dursun, çünkü onda hayır yoktur. O uyarır da ben bu uyarıyı dikkate almazsam, yine benden uzak dursun, çünkü bende hayır yoktur”. Ömer hata yaptığında ve hatasını dayatmaya kalktığında “seni kılıcımla düzeltirim” diyen sahabi ya da, Hz. Ömer’in, hutbede, öğüt mahiyetinde, kişilerin muhayyer olduğu bir konuda örfe ilişkin bir sözü üzerine, zenci bir kadın, camide Hz. Ömer’i uyarır: Ayet ve hadiste olmayan bir konu hakkında, bizimle konuşmadan bizim hakkımızda hüküm veremezsin” der. Hz. Ömer de hutbede “Vallahi kadın Ömer’i susturdu” der.
Artık paranın geni ile de oynandı. Paralar da hormonlu. İpin ucu başkalarının elinde.. Minareyi çalan kılıfını hazırlamış. Siz faizi merkez bankasında 1 puan düşürdüğünüzde, sistem, dış borcunuzun TL karşılığını aynı oranda artırıyor. Yani ikircikli bir duruma mahkum edilmişiz. Bu bugün başlamadı.
Bu piyasada genellikle evdeki hesaplar çarşıya uymaz, ön görülen rahatlama piyasaya aynı şekilde yansımaz ve bunun sebeb olduğu değer kaybı ve dış borçtaki artış yanında piyasada başka birtakım haksızlıklara, dengesizliklere kapı aralamış olur.
Faiz üzerinden Riba konusunu bu şekilde piyasa üzerinden politik bir tartışmaya malzeme yapmak aslında dini bir hassasiyeti tartışmaya açmak anlamına geliyor. Bu tartışmanın sonuç olarak piyasaya bu şekilde yansıması, bu açıdan pek iç açıcı olmuyor.
Bu tartışmalar daha önce Vatikan’da da yapıldı, Luther de dinde reforma gitti, Kalvinistler batıda bu işe son noktayı koydu ve faizi meşrulaştırdı. Bu sürecin sonucu piyasa aklında benzer neticelere sebeb olabilir. Bu konuyu “efradına cami, ağyarına mani” bir şekilde ele almak ve suali mukadderlere cevap vermek gerek. Bu konuya artık Diyanet, ilahiyat ve din alimleri bir el atsa iyi olacak. İnşallah onlar da devreye girince iş daha da içinden çıkılmaz bir hal almaz. Çünkü bu noktaya durduk yere gelmedik. Bu süreci de iyi yönetmedik! Bu Faiz/Ribanın etkilendiği, etkilediği, sebeb ve sonuçlarını iyi bir şekilde değerlendirmek gerek. "