DİNÎ BAYRAMLAR

Çidem Ayözger Ergüvenç

Çocukluğumdan beri bayramları çok severim. Küçüklüğümde annem yeni bir giysi hazırlar, yeni pabuçlar alınırdı. Pabuçlarımı başucuma koyar gece uyanıp, uyanıp sabah olsa da giysem diye düşünür onları elime alıp incelerdim. Sabah kalktığımızda annem kahvaltıyı hazırlar sonra eve son bir çekidüzen verirdi. Kahvaltı faslı beni sinir ederdi çünkü hem çok iştahsız bir çocuktum hem de biran önce yeni cicilerimi giymek için sabırsızlanırdım.

Bayramları ne kadar seversem bayram öncelerinden de bir o kadar nefret ederdim. Bayram temizliği benim özgürlüğümü kısıtlardı; oraya oturma, burayı dağıtma,  iskemleleri ters çevirip faytonculuk oynama; emir üstüne emir. Ayrıca annem de babam da çok yoğun çalıştıklarından bizim evde tüm ramazan boyu oruç tutulmadığı için Ramazanda iftar olayı da olmazdı,  ben ara sıra tutulan oruca çok imrenir, ben de oruç tutacağım diye tutturur, sahura kalkmak isterdim, hep de kandırılırdım. “Çocuklar yarım oruç tutarlar, sabah kahvaltısı onların sahurudur, kahvaltını yap bir dolu bardak da su iç, öğlen yemeğine kadar hiçbir şey yiyip içmezsen oruç tutmuş olursun.” Saf, saf inanırdım. Sonra ben de oruç tutmaktan vazgeçtim.

Bizim aile ritüelimiz ilk önce ailece bayramlaşmaktı. Kahvaltıdan sonra babam tıraş olur annem hazırlanır, ablalarım benim giyinmeme yardım ettikten sonra onlar da giyinirlerdi. Beldan ablam, en büyüğümüz, benim uzun saçlarımı örer kafasına göre başımın veya kulaklarımın üstünde toplar, bazen iki örgü olarak bırakır, bazen de atkuyruğu yapıp onu örerdi. Bütün bu hazırlanma faslı bittikten sonra aile bir araya gelir birbirleri ile öpüşür bana daha az olmak kaydıyla herkese likör konur ve çikolata eşliğinde içilirdi. Bizim ailede annem de babam da el öptürmezlerdi.

Bayram tatlısı bayramların ayrılmaz parçalarıdır, bizde de illâki ya pişer ya da hazır alınır ve genellikle cevizli baklava tercih edilirdi. İşte benim başka bir kâbusum! Tatlıyla aram hiç yoktu, ne büyük gaflet… Baklavanın içindeki cevizleri tatlı kıyma zanneder mutlak ayıklatırdım.

“Bayram yemeği” birçok ailenin aksine bizde akşam yemeği olarak yenirdi. 

Gün ilerlemeye başlayınca annem ve babam işlerinde ablalarım okulda olduğu zaman bana bakmakla görevli ablamızın ve büyük ablamın kâbusu başlardı. Babam Devlet Üretme Çiftliklerinin kurucu genel müdürü, annem ise Ankara’nın en saygın okullarından Atatürk Lisesinde felsefe öğretmeni olduğu için çok fazla misafirimiz olurdu ve onlara kahve yapmak bu iki zavallının işiydi. Küçük ablam Nurdan ve ben ise bahçede oynayıp yeni üstümüzü, yeni pabuçlarımızı kirletmekle meşgul olurduk.

Neyse ki bizleri kendilerinin yaptığı bayram ziyaretlerine götürmezlerdi. Yalnız anneannem ve teyzem dışında; onlara gitmek de bizim için büyük mutluluk olurdu.

Kurban Bayramlarını ise hiç sevmezdim, bir kez bana fazla uzun gelirdi bir de kurban kesilirdi… Diyemeyeceğim çünkü tüm yaşamımda bir kez bizim evimizde kurban kesildi. Zavallı hayvancağız arife günü bahçemize geldi, bayram sabahı kesildi. Kesilme sırasında biz üç kardeş evde tutulduk ama ne onduğunu biliyorduk. Üçümüz de acayip tepki verdik üstüne ben üç, dört ay et yemedim. Annem babam bir daha kurban kesmediler, bağışlarını farklı biçimde yaptılar. Ben hâlâ kurban eti yiyemem.

Gel zaman, git zaman büyüdüm, evlendim; aile geleneğimiz sürdü gitti; önce illâki kendi aramızda likör ve çikolata ile bayramlaştık ve bu geleneğimizi bugün de bayramlarda asla ihmal etmeyiz.

Ancak yeni evlendiğimizde bu kez karı koca biz başlamıştık bayram gezilerine. Sonra baktım bu işler tavsadı, bayramlar oldu uzunca hafta sonu dinlenceleri, biz de duruma uyduk. Ankara’da kalsak bile ne biz kimseye gidiyoruz ne de bize gelen var…

Güzel bir gelenek yitip gitti. Onun yerine bayram heyecanı sıradan tatiller için yapılan programların coşkusuna dönüştü. Bizden sonraki kuşakların bayram anıları şurada, burada yapılmış olan tatillerle sınır kalacak. Ne acı…

Sıra geldi bir bayram tatlısı tarifine diyeceğim ama haddime düşmemiş! Siz kendi çocukluğunuzda yapılan tatlıların tarifleri ile yetinin… Ben Başka bir tarif vereceğim; yine bir çeşit dip: Labne peynir, yoğurt, biraz mayonez, ezilmiş sarımsak, isteğe göre tuz. Hepsini karıştırın, çok güzel bir dip elde edeceksiniz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.