Din, Allah’ın (cc) kullarına indirdiği yaşamsal sınırları olan ve iman-ı billah ile başlayan, helal-haram gibi
trafik işaretlerinin yer aldığı, keyfe kafi oranda yaşamsal sınırları olan insanca yaşamanın dünyasıdır.
Bu dünyanın dışındaki dünya haramların dünyasıdır.
Fakat son peygamber Hazret-i Muhammed’in (SAV) vefatları sonrasında insanların cahiliye
dönemlerindeki alışkanlıkları olan “neden bizden değil?” saplantısıyla baş gösteren ve büyüyerek devam
eden iktidar kavgaları dinin motiflerini başkalaşıma uğratmıştır.
Dindarların “Musa, sen haklısın ama karnımızı firavun doyuruyor” bencilliği ile dinin haram saydığı
ekstrem durumların mübahlaştığı, yapılageldiği bir noktaya gelmiş bulunuyoruz.
Şimdilerde senin cemaatin benim tarikatım gibi ayrılıkçı, tekfir edici durumların din üzerinde sosyal
kırımların oluşmasını sağlamıştır.
Bunların üzerine dine karşı bilenmiş insanlar din üzerinde manipülasyonlarla şeytanlara yardımcılık
etmektedir.
Din asla afyon değildir ama dini manipülasyonlarla afyona dönüştüren gruplar sayesinde öyle algılanır
olmuştur.
Din asla alkol değildir ama öyle inanışlar gösterilir ki insanlar inandıklarında sarhoş olur gider.
Din adaleti emreder ama en çok adaletsizlik suistimal edilerek dini referanslar çıkar paydaşlıkları
oluşturularak öne sürülür, din böyle emrediyor denilerek insanlar arasında zulüm güya din eliyle
alenileşir.
Din selametin kendisidir çünkü din bir yaşam formudur ama karınlarını gerçekte firavunun doyurduğunu
düşünen din bezirganları din-i hassasiyetleri kullanarak onu metalaştırır.
Din aslında özgürlüktür, dinde zorlama yoktur denir ama en çok din adına, Allah adına zorlama yapılır,
Allah adına hüküm verilir.
Kudüs seferine çıkarken hocası ‘atının alnında zafer görüyorum’ dediği Selahaddin Eyyubi, ‘‘Biz seferden
sorumluyuz, zaferden değil’’ demiştir.
Allah (cc) kullarına emr-I bil ma’ruf nehy-I anil münker yani iyiliği emredip kötülükten sakındırmakla
görevlendirmiş ötesine karışmamamız gerektiğini hidayetin yalnızca kendi himayesinde olduğunu
söylemiştir.
Şuara Suresi 3. Ayette “Onlar mü'min olmayacaklar diye neredeyse kendini kahredeceksin (öyle mi?)”
diye Allah-u Teala peygamberine seslenmiştir.
Ama din bezirganları dini öylesine manipüle etmektedirler ki adeta yaşanmaz hale getirerek din-i
değerlerin altını oymaktadırlar.
Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz ki ayetleri, düşünüp öğüt alan bir topluluk için detaylıca
açıkladık.(6/Enâm 126)
Din bu ayette olduğu gibi düşünüp akletmeyi ön plana alırken din tüccarları kitlesini sürüleştirmeye
çalışır. Oku! Ayetiyle başlayan Kur’an-ı Kerim’in emrini bırakıp okumayı şeytan işi gibi göstererek
“kızların okumasına karşı çıkar” okumayı kerhen yapılacak iş gibi görürler ve insanların gerçeklere
uyanması bu dinbazlar için en büyük tehlikedir.
Ne yazık ki dini kaynağından öğrenmeyince dinbazların manipülasyonlarıyla dinin çok geniş bahçesinden
daracık kümese girmeyi dinin gerekliliği gibi göstermelerini kabulleniyoruz ve asırlardır bu çukurdan
çıkamıyoruz. Çıkmak için mücadelemiz de yok.
Tarihsel hatalarımız her dönemde din tellallarının gırtlak ağalığına karşı çıkmadığımız için dinin
referansları maalesef gelecek nesillere düzgün haliyle aktarılamıyor.
Belki bu halimize tövbe etmedikçe meydan din bezirganlarına kalmaya devam edecek?
https://www.linkedin.com/in/bestamibozkurt/
BESTAMİ BOZKURT