ANKARA (AA) - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 11. Büyükelçiler Konferansı'nın açılış konuşmasını yaptı.
Türkiye'nin stratejik vizyonunun, dünyada silahlanmanın en yüksek oranda seyrettiği bir coğrafyanın ortasında korunduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Bu zorlu coğrafyanın denizde bulduğu karşılık Doğu Akdeniz'dir. Dünyanın üç kıtasının birleşme noktası olan Doğu Akdeniz'de, Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin meşru hak ve çıkarlarını dikkate almayan adımların başarıya ulaşmasına izin vermeyeceğiz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin kıta sahanlığında faaliyetlerine başlayan Fatih sondaj gemisinin ardından, Yavuz sondaj gemisinin de KKTC'nin Türkiye Petrolleri'ne ruhsat verdiği alanlarda çalışmalarına başladığını hatırlatarak Türk tarafının, zenginliklerin hakça paylaşılmasından ve iş birliği zemininde ortak çözüm bulunmasından yana olduğunu vurguladı.
Bunun için Kıbrıs Türk makamlarının iyi niyetli bir anlayışla sunduğu yapıcı önerilerin takdir edilmesi gerektiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Biz her zaman ve her şartta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve Kıbrıs Türk halkının haklarını savunmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Kıbrıs bizim milli davamızdır"
Çavuşoğlu, deniz yetki alanları gibi hukuki bir konuda, Avrupa Birliği'nin (AB) mahkeme gibi hareket edemeyeceğinin altını çizerek AB'nin sözde tedbirlerine hiçbir şekilde itibar etmeyeceklerini dile getirdi.
Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Kıbrıs bizim milli davamızdır. Kader birliğimizin bulunduğu Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliği ve güvenliği vazgeçilmezdir. Bu temelde hiçbir çözüm modelini dışlamıyoruz. Herhangi bir çözüm modelini de dayatmıyoruz. Sonuç odaklı müzakereye varız. Ama sırf müzakere yapmak için, sırf müzakere yapmış olmak için yeni bir süreç başlatmanın hiçbir yararı yoktur."
Çavuşoğlu, Yunanistan'ı bölgede tüm konularda kazan kazan zemininde bir ortak olarak görmek istediklerine işaret ederek "Milletimiz kendisine dostluk elini uzatana gönlünü açar. Gelin bölgemizin ve halklarımızın refahı için birlikte çalışalım. Doğu Akdeniz'i bir barış, refah ve iş birliği havzasına çevirelim. Dolayısıyla bu bölgeye ilgi gösteren herkese mesajımız tektir: Bizimle iş birliği zemininde buluşun, herkes kazansın." diye konuştu.
"Türkiye ne pahasına olursa olsun Filistin davasını savunmaya devam edecektir"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin dış politikada temel hedeflerinden birinin de çevresinde sürdürülebilir barış ve kalkınma kuşağı oluşturmak olduğunu belirterek bunun için her şeyden önce kırılganlık ve çatışmaların son bulmasına ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Orta Doğu'da Arap Baharı'na yol açan sorunların aynen devam ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Filistin-İsrail ihtilafı ve Körfez'in güvenliği hassas bir dönemden geçmekte. Bölgesel sahiplenmeye en fazla ihtiyaç duyulan bu dönemde, bölge ülkelerinin birlik ve beraberlikten uzak bir görünüm sergilemesi gerçekten hazindir. Türkiye ne pahasına olursa olsun Filistin davasını savunmaya devam edecektir."
"İdlib'de yaşanacak bir insani dram 2015 yılını dahi aratır"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye ihtilafını sona erdirmeye yönelik uluslararası çabalara öncülük yaptığını ve somut katkı sağladığını vurgulayarak "Astana ve Soçi'de Rusya ve İran ile iş birliğimizi sürdürerek sahada sükuneti sağlamaya gayret gösteriyoruz." dedi.
Bu iş birliğinin somut sonuçlarının İdlib mutabakatında görüldüğünü söyleyen Çavuşoğlu, "Son zamanlarda, rejim ve destekçilerinin İdlib'de sivillere yönelik saldırılarını önlemek için de her imkanı kullandık. Bu konuda tüm dünyayı çabalarımıza destek vermeye çağırıyorum. Aksi halde İdlib'de yaşanacak bir insani dramın 2015 yılını dahi aratacağı konusunda herkesi buradan uyarmak isterim." ifadelerini kullandı.
"Asya dünyanın ekonomi merkezi haline gelmektedir"
Bakan Çavuşoğlu, 21. yüzyılda ekonomide ve diplomaside, sahada ve masada etkili olmanın, Asya ile el ele olmayı gerektirdiğini belirterek "Asya dünyanın ekonomi merkezi haline gelmektedir. Uluslararası toplum Asya'da daha fazla yer almak için bir rekabet halindedir. Halbuki dünyanın bu en dinamik bölgesinde bizim köklerimiz derindir. Avrupa'da ve Avrupalı olmak gibi, Asya'da ve Asyalı olmak da bizim için değerlidir. Bizi biz yapan, özel yapan hasletlerden biri bu iki sac ayağında yükselmemizdir." diye konuştu.
Türkiye'nin Asya politikasının başarılı olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şu an mevcut yaklaşımı zamana uyduracak ve geleceğe taşıyacak yeni bir açılıma ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Çavuşoğlu, Asya'nın farklılıklarını gözeten ancak bölgeye bütüncül bakabilen yeni bir politikayı oluşturma zamanının geldiğine vurgu yaparak şöyle devam etti:
" 'Yeniden Asya' yani İngilizcede 'Asia Anew' adını verdiğimiz açılımı bugün buradan ilan ediyoruz. İlişkilerimizi, bundan sonra bütüncül bir çerçeve dahilinde daha da ilerleteceğiz. Tüm Asya ile eşitlik, karşılıklı saygı, BM Şartı'nda ifadesini bulan ilkeler, ortak değerler ve uyum üzerinden yepyeni bir enerji yakalamak istiyoruz. Bu yaklaşım, sahada ve masada güçlü olan girişimci ve insani dış politikamızın temel özelliklerini yansıtacak. Asya'yı bir bütün olarak kucaklamamız için gereken araçları, devlet, özel sektör, üniversite ve halklarımızın iş birliği zemininde geliştireceğiz."
"Türkiye, eksenin ta kendisidir, eksenin merkezindedir"
İş birliğini eğitim, savunma sanayisi, yatırımlar, ticaret, teknoloji, kültür, siyasi diyalog dahil geniş bir yelpazede düşüneceklerini belirten Çavuşoğlu, Bangkok'ta katıldığı ASEAN toplantısında Asyalı meslektaşlarıyla yaptığı temasların, bu girişimin ne kadar yerinde ve gerekli olduğunu gösterdiğini vurguladı.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, eylülden itibaren Asya kıtasındaki en geniş katılımlı forum olan Asya İş Birliği Diyaloğu'nun 2019-2020 dönem başkanlığını üstleneceğini de hatırlattı.
Türkiye'nin "Yeniden Asya" girişimiyle amacının eksen seçmek olmadığının altını çizen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Şimdi yine Batılı dostlarımız gelecekler, 'Ne oluyor, dış politikanızda eksen kayması mı var, Türkiye sırtını Batı'ya dönüp yüzünü başka yere mi döndü?' diye sitem etmeye başlayacaklar. O zaman ben size şunu sorayım: 'Siz oralara gidince dış politikanızda veya sizde eksen kayması olmuyor mu? Türkiye gidince niye eksen kayması oluyor?' Esasen, Avrupa ve Asya'yı birleştiren Türkiye, eksenin ta kendisidir, eksenin merkezindedir. Bunu sorgulamaya ne gerek var."
"Türk diplomasisi dünyada bir markadır"
Çavuşoğlu, son Büyükelçiler Konferansı'nın ardından, 17'si Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la olmak üzere 84 dış ziyaret gerçekleştirdiklerini belirten Çavuşoğlu, 52 mevkidaşını da Türkiye'de misafir ettiklerini anımsattı.
Bu süreçte toplam 311 uluslararası temas gerçekleştirdiklerini aktaran Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ve yeni yapılanmaya hızlı uyum sağladık. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 'Dik durun, takip edin, çalışın.' talimatıyla durmadık, yavaşlamadık, yorulmadık." ifadelerini kullandı.
"Dünya 194 haneli bir toplum." diyen Çavuşoğlu, 142 ülkede ve 13 uluslararası örgütte Türk büyükelçilerinin görev yaptığını vurguladı.
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin 243 misyonla dünyanın ilk beş temsil ağından birine sahip olduğuna dikkati çekerek "Türk diplomasisi dünyada bir markadır. Bunu bütün muhataplarımız söylüyor. Türk büyükelçileri gün be gün diplomasinin sahasında ve masasında etkinler." değerlendirmesinde bulundu.
"38 Büyükelçiliğimiz yoğun istikrarsızlık ve kırılganlık sahasında"
Çavuşoğlu, "38 Büyükelçiliğimiz yoğun istikrarsızlık ve kırılganlık sahasında. 15'i doğrudan çatışma veya ağır terör tehdidi bölgesinde. 31 Büyükelçiliğimiz açlık, kuraklık, salgın hastalıklar bölgesinde görev yapmakta. En son Erbil Başkonsolosluğumuzda görev yapan çalışma arkadaşımıza yönelik terör saldırısı, Türk diplomasisinin göğüslemek zorunda kaldığı tehdit ve zorluklara üzücü bir örnek oldu." şeklinde konuştu.
İkili, üçlü, dörtlü ve diğer çok taraflı mekanizmaları içeren kapsamlı istişare ve iş birliği usulleri geliştirdiklerine dikkat çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bunları artık sadece siyasi değil, teknik düzeylerde de daha fazla kullanacağız. Bölgesel ve küresel düzen ve istikrara diplomasi yoluyla somut katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Suriye'de barış umudunu ayakta tutan Astana süreci, Türk diplomasisinin masada etkin olduğunun güzel bir örneği. Suriye konusunda Astana sürecine atıf yapmadan çözüm arayışlarından bahsetmek mümkün değildir."
Çavuşoğlu, üç ayrı uluslararası örgütteki ara buluculuk inisiyatiflerinde Türkiye'nin öncü ülke olduğuna işaret ederek Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'i ekimde İstanbul Ara Buluculuk Konferansı'nda ağırlayacaklarını bildirdi.
"Yükselen ırkçılık ve İslam karşıtlığı bizi harekete geçirdi"
Çatışmalar ve donmuş ihtilafların çözümüne ileriki dönemde daha fazla önem vereceklerini dile getiren Çavuşoğlu, bu kapsamda yapılan ve yapılması planlanan çalışmalardan örnekler verdi.
Çavuşoğlu, "Dünyanın karşı karşıya olduğu sınamalara verdiğimiz yanıtları sadece jeopolitik alanda görmek çok eksik olur. Dünyanın pek çok köşesinde yükselen ırkçılık ve İslam karşıtlığı, bizi harekete geçirdi." dedi.
Bu kapsamda Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde düzenlenen terör saldırısının hemen ardından, bu ülkeyi ziyaret ettiklerini hatırlatan Çavuşoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı ve BM Genel Kurulunu harekete geçirerek girişimci ve insani yaklaşımla küresel farkındalık oluşturduklarını söyledi.
"Birçok ülkeyle serbest ticaret ve tercihli ticaret anlaşmaları imzaladık"
Çavuşoğlu, Türk diplomasisinin dış ticaretin geliştirilmesinde de son derece etkin olduğunu belirterek "1984-2002 döneminde 14,6 milyar dolar olan ülkemize yönelik doğrudan yabancı yatırım tutarı, 2003-2019 döneminde toplamda 210 milyar dolara ulaştı. Birçok ülkeyle serbest ticaret ve tercihli ticaret anlaşmaları imzaladık veya müzakere ediyoruz." diye konuştu.
"21. yüzyıl diplomasisi, Büyükelçiyi icracı, müzakereci, yönetici bir konuma getirdi." diyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin menfaatlerinin yurtta olduğu kadar, dünyada da verimli ve odaklı çalışmayı gerektirdiğine işaret etti.
Çavuşoğlu, "Diplomasiye '3+2' boyutta etkinlik kazandırdık. Yerel, bölgesel ve küreselde artı sahada ve masada etkinlik için çalışıyoruz. Sahada ve masada Büyükelçilerimiz çalışmalarında yalnız değiller. Bir takım oyunu oynayan ekibin başındalar." dedi.
Uluslararası atmosfer açısından Cumhuriyet tarihinin en çetin dönemlerinden birinde olduklarını kaydeden Çavuşoğlu, "Çevremizdeki bölgeler ve küresel ortam müthiş bir değişim yaşamakta. Dünyada siyasi, ekonomik ve teknolojik dönüşümler yüzeysel değil, derin ve kalıcı." ifadelerini kullandı.
"Riskleri fırsatlara dönüştürmek lazım"
Çavuşoğlu, küresel ve bölgesel düzeylerde siyasi ve ekonomik güç mücadelesinin krizleri körüklediğine işaret ederek şöyle devam etti:
"Çok taraflılık geri plana itiliyor. Küresel barış, refah ve istikrarın korunması için tesis edilen uluslararası kuruluşlar etkisiz. İhtilaflı alanlarda otorite boşluğu oluşuyor. Bunu da en çok teröristler suistimal ediyor. Ülkemize yönelik risk ve tehditler var. Riskleri fırsatlara dönüştürmek lazım."
Bakan Çavuşoğlu, gelecek birkaç yılın büyük önem taşıdığını belirterek "Küresel düzeyde, tehlikeli boyutlara ulaşan, siyasi ve kurumsal bir çürüme olgusuyla karşı karşıyayız." diye konuştu.
Türkiye ve Türk milletinin her zaman dik durup Hakk'ın ve haklının yanında durduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Avrupa'da ilk etnik temizlik girişimini kim durdurmuştur? 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı'yla Türkiye. Orta Doğu'da sonsuz bir çatışma, terör ve acı sürecini durdurmaya çalışan kim? Suriye ile Irak'ın parçalanması ve içinden terör ve kan koridorları çıkmasını engelleyen Türkiye. Dünyada 70 milyondan fazla insan evini terk etmişken, bu konuda zorluklara göğüs geren ve merhamet dersi veren kim? Türkiye. Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarı hedef alan tek taraflı teşebbüslere set çeken kim? Yine Türkiye."
Türkiye'nin bir NATO ve Avrupa Konseyi ülkesi olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, "Hem Batı hem Doğu'yuz. Hem Kuzey hem Güney'iz. Güçlü olan ve güçlü duran, bölgesel barış ve refahın da teminatı bir devlet ve milletiz." ifadesini kullandı.
"Avrupa'nın geleceğinde elbette Türklerin de sözü olacaktır"
Orta Doğu, Kafkasya ve Doğu Akdeniz'de risklerin yüksek olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Başta Yukarı Karabağ meselesi olmak üzere Kardeş Azerbaycan'ın sonuna kadar yanında duracağız." ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Türkiye-AB ilişkilerine değinerek "AB ya kendi ilkelerinden uzaklaşıp geçen yüzyılın hatalı söylemlerine yönelecek ve dünyanın hasta adamı olacak ya da yeni bir solukla hantallıktan kurtulacak ve yeniden canlanacak. İkinci seçeceğin gerçekleşmesinde, Türkiye'nin AB üyeliğinin sürükleyici etki yaratacağını düşünüyoruz." diye konuştu.
AB'nin, tüm genişleme dalgaları içerisinde G20 boyutunda ulusal ekonomiyi bünyesine kattığı son tarihin 1986 olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, İspanya'nın G20 üyesi olmadığı göz önünde bulundurulduğunda İngiltere'nin katıldığı tarihin 1973 olduğunu anımsattı.
Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Ortak evimiz olan Avrupa'nın geleceğinde elbette Türklerin de sözü olacaktır. Biz, AB'nin kusurlarına değil, on yıllar önce birlikte tayin ettiğimiz hedeflere odaklanacağız. Türkiye'nin AB üyeliği, Avrupa'ya bu dönemde damgasını vuran aşırıcı akımlara ve bayraktarlarına bırakılamayacak kadar stratejik bir konudur. AB üyelik sürecimizi, reformlar, iletişim, vize serbestisi, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, katılım sürecimizin önünün açılması boyutlarında ilerletmeye çalışacağız. Salt göç ve güvenlikle ilgili konuların, diğer boyutları gölgelemesine müsaade etmeyeceğiz."
"Terör tehdidiyle mücadelemizi aynı kararlılıkla sürdüreceğiz"
Bakan Çavuşoğlu, Irak ve Suriye'de huzur tesis edilmeden Orta Doğu'da dengenin kurulamayacağının altını çizerek Irak'ta istikrar ve huzurun bozulmasının, Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgeyi olumsuz etkilediğine işaret etti.
Irak'ın yeniden imarının, 21. yüzyılın bölgesel düzen kurucu, tarihi bir proje olduğunu belirten Çavuşoğlu, bu konuda Türkiye'nin Irak'a birçok konuda en cömert katkıyı yaptığına dikkati çekti.
Çavuşoğlu, Suriye meselesine ilişkin, kalıcı ve muteber bir siyasi çözüm amacıyla önde gelen uluslararası aktörleri ortak bir zeminde buluşturmaya gayret ettiklerini belirterek Türkiye'nin, Birleşmiş Milletlerin (BM) 2254 sayılı Güvenlik Konseyi Kararı çerçevesinde yürüttüğü siyasi sürece de en çok katkı sağlayan ülkelerin başında geldiğini vurguladı.
Türkiye'nin, Suriye'deki çatışma ortamından beslenen teröristlerle de mücadele ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları sayesinde DEAŞ ve PKK/PYD/YPG teröründen arındırıp istikrara kavuşturduğumuz topraklara, yaklaşık 340 bin Suriyeli Türkiye'den dönüş yaptı. Milli güvenliğimize kasteden bu terör tehdidiyle mücadelemizi aynı kararlılıkla sürdüreceğiz." dedi.
ABD ile ilişkiler
Çavuşoğlu, ABD ile ilişkilerde yaşanan zorlukları, dostluk ve müttefiklik hukukunun gerektirdiği iyi niyetli ve samimi çabalarla aşmak, görüş farklılıklarını azaltmak, karşılıklı çıkarlara ve egemen kararlara saygı temelinde iş birliğini sürdürmek istediklerini dile getirdi.
Bu bağlamda, Türkiye'nin milli güvenliğine doğrudan tehdit oluşturan konularda ABD'nin somut adımlar atması gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Esasen temelde iki konu var. ABD'nin, Suriye'de PKK/PYD/YPG ile angajmanını sonlandırmasını ve FETÖ yapılanmasına yönelik iade taleplerimize olumlu yanıt vermesini bekliyoruz." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin, Rusya'dan S-400 tedarikinin kendi kapsamından çıkarılarak yanlış boyuta taşındığını söyleyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bu sistemi savunma ihtiyacımız doğrultusunda satın aldık. Hal böyleyken, bu meseleyi F-35 programındaki mevcudiyetimiz ve bizimle hiçbir alakası olmayan bir yaptırım yasası ile irtibatlandırmak müttefiklik anlayışıyla bağdaşmaz. Bu konuyu en iyi anlayanın da ABD Başkanı Trump olduğunu görüyoruz. ABD'den yapıcı yaklaşımların gelmesi durumunda ilişkilerimizde birlikte düşünme ve sonuç odaklı istişare ve iş birliği modeline dönmemiz mümkündür."
"ABD'nin İran yaptırımları bölge ülkelerinin ekonomilerine zarar veriyor"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerinin şeffaf ve sağlam bir zeminde her geçen gün ileri gittiğine dikkati çekerek "Rus yetkililerle bir araya geldiğimiz zaman, karşılıklı olarak özellikle muhtelif bölgesel konularla ilgili görüşlerimizi açıkça ortaya koyuyoruz. Bu durum, üçüncü ülkelere yönelik politikalarımızı etkilemiyor." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, Gürcistan ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ile Kırım Tatar halkına verdiği desteğin bunun en somut örneği olduğunu bildiren Çavuşoğlu, "Rusya ile anlaştığımız ve anlaşamadığımız konularda diyaloğu sürdürmeye, iş birliği imkanları yaratmaya, böylelikle bölgesel istikrara katkı sağlamaya devam edeceğiz." dedi.
Öte yandan, hem komşuluk hukuku temelinde hem de bölgesel meseleler çerçevesinde İran'la ikili ilişkilere de önem verdiklerine işaret eden Çavuşoğlu, "ABD'nin tek taraflı yaptırımları İran halkına ve İran ile ticaret yapan Türkiye'nin ve bölge ülkelerinin ekonomilerine zarar vermekte. Gerginliğin düşürülmesi için tek taraflı adımların değil, diyalog ve diplomasi yolunun tercih edilmesi gerekmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
"Özbekistan'ı da Türk Konseyinde görmek istiyoruz"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Balkanlar’ın ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayarak buradaki kırılgan durumun aşılması, istikrar ve kalkınma için her türlü katkıyı vermeye devam edeceklerini ve bölgedeki ihtilafların sona ermesi için katkılarını sürdüreceklerini belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, "Bosna Hersek başta olmak üzere bölgenin geleceği için kritik önem taşıyan ülkelerin ihtiyaç duyduğu desteği asla esirgemeyeceğiz." dedi.
Türkiye'nin, Türk dünyası ile bağlarını daha da kuvvetlendirdiğini söyleyen Çavuşoğlu, Türk Konseyinin 10. yıl dönümünü ekimde kardeş ülke Azerbaycan'ın ev sahipliğinde liderler zirvesiyle kutlayacakları bilgisini paylaştı.
Çavuşoğlu, "Özbekistan'ı da bu kardeşler meclisinde görmek istiyoruz. Macaristan'ın Türk Konseyine gözlemci üye olmasını memnuniyetle karşıladık." diye konuştu.
Türkiye-Afrika ilişkileri
Türkiye'nin, dünyanın en büyük ikinci kıtası Afrika ile ilişkilerinde yakaladığı ivmenin güçlenerek sürdüğünü belirten Çavuşoğlu, Türkiye-Afrika ilişkilerinin kurumsal altyapısını son 10 yılda oluşturduklarının altını çizdi.
Çavuşoğlu, "Ticaret hacmimizi 23 milyar dolar seviyesine çıkardık. Şirketlerimiz Afrika'da havaalanları, limanlar işletmekte. Ticaretimizin dengeli gelişmesine ve ekonomik ilişkilerimizin kazan kazan anlayışıyla geliştirilmesine önem vermekteyiz." ifadesini kullandı.
Mevlüt Çavuşoğlu, 2020'de Türkiye'de düzenlenecek 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'yle gelecek yılların yol haritasını birlikte belirleyeceklerini söyleyerek "Hedefimiz kıtada sürdürülebilir kalkınma, barış ve refaha daha fazla katkı sağlamaktır." diye konuştu.
Ayrıca Türkiye'nin Latin Amerika ve Karayipler'de de yeni gönül bağları kurduğunu dile getiren Çavuşoğlu, "En son açtığımız üç büyükelçilikle, bölgedeki en geniş temsil ağlarından birine sahip olduk. Eylem Planı'ndaki hedeflerimizi birer birer gerçekleştiriyoruz." dedi.
"Türkiye, 4 milyondan fazla yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapıyor"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, göçmen karşıtı eğilimlerin yükselişte olduğu bir dönemde, insani sorumluluk bilinciyle 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyondan fazla yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yaptığını vurguladı.
Bakan Çavuşoğlu, "Avrupalı ülkeler sayemizde son 5 yılın en düşük göç ve iltica rakamlarına ulaştılar. AB de taahhütlerinin tamamını yerine getirmelidir. Yük paylaşım mekanizması Suriyeliler ülkelerine dönene kadar uygulanmalıdır." diye konuştu.
Türkiye'nin, ortaklarından terörle mücadele alanında da destek beklediğini söyleyen Çavuşoğlu, "Artık terörle mücadelede çifte standart ve ikiyüzlülük bitmelidir. Terör bir insanlık suçu, terörle mücadele ise insanlığın ortak görevidir. Türkiye’nin verdiği mücadele, tüm insanlık için bir katkıdır." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, FETÖ ile mücadelesini aralıksız sürdürdüğünü belirterek şunları kaydetti:
"FETÖ unsurlarının, bulundukları ülkelerin güvenlikleri açısından da büyük bir risk oluşturduğunu muhataplarımıza anlatıyoruz. FETÖ mensuplarını nerede olursa olsunlar takip ediyor, ellerindeki imkanları alıyor ve adalete hesap vermelerini sağlıyoruz. Bugüne kadar 22 ülkede FETÖ iltisaklı okullar kapatıldı; 19 ülkede okullar Türkiye Maarif Vakfına (TMV) devredildi. Halihazırda vakfın dünya çapında devraldığı ve yeni açtığı okulların toplam sayısı 290'a, öğrenci sayısı ise 30 bine yaklaştı. Girişimlerimiz sonucunda 40'a yakın ülkede FETÖ iltisaklı sözde ticaret yapıları, medya ayakları, şirketler ve dernekler kapatıldı."
"Dijital çağda, hepimiz birer 'dijital diplomatız"
Çavuşoğlu, sayısal teknolojideki gelişmelere de değinerek "Küresel eğilimlerin daha etkin bir şekilde takip edilebileceği, erken uyarı sistemlerinin krizleri önleyebileceği, kamu diplomasisinin hedef kitlelere doğrudan ulaşabileceği, konsolosluk hizmetlerinin daha verimli şekilde sunulabileceğini görüyoruz." dedi.
Çatışma sahasının da son nesil otonom silahlarla değişeceğine dikkati çeken Çavuşoğlu, "Çatışmaların önlendiği ve çözüldüğü diplomasi masaları da büyük verinin ve yapay zekanın sunduğu yeni imkanlardan beslenecek. Bunlar artık gelecek değil. Gelecek bugün başlamıştır. Dijital çağda, hepimiz birer 'dijital diplomatız' ve bu araçları etkin kullanmak durumundayız." diye konuştu.