Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Bugün Ukrayna savaşı başta olmak üzere barış için ara buluculuk yapan, gıda krizini önleyen, Karadeniz Tahıl Girişimi için çok katmanlı ve çok paydaşlı bir çaba gösteren, bölgesel ekonomik ve siyasi işbirliği modelleri geliştiren, küresel adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri çözmek için her türlü imkanı seferber eden bir Türkiye var." dedi.
Fidan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu'nun ardından New York Türkevi'nde basın mensuplarına değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Bakan Fidan, BM Genel Kurulu sırasında diplomasinin kalbinin New York'ta attığını belirterek, "Türkiye'miz ise bu diplomasi trafiğinin tam merkezinde yer aldı. Türkevi, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, Türk dış politikasının geldiği aşamanın vücut bulduğu bir mekana dönüşmüştür." diye konuştu.
Genel Kurul'un bu yılki teması olan "Herkes için barış, refah, gelişim ve sürdürülebilirlik" konularında Türkiye'nin öncü rolünü üstlendiğini vurgulayan Fidan, "Bugün Ukrayna savaşı başta olmak üzere barış için ara buluculuk yapan, gıda krizini önleyen, Karadeniz Tahıl Girişimi için çok katmanlı ve çok paydaşlı bir çaba gösteren, bölgesel ekonomik ve siyasi işbirliği modelleri geliştiren, küresel adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri çözmek için her türlü imkanı seferber eden bir Türkiye var." ifadesini kullandı.
Fidan, New York'ta Ukrayna, Karabağ, Suriye, iklim değişikliği gibi stratejik önem taşıyan birçok görüşme yaptığını ve toplantılara katıldığını, görüşmelerin odak noktasının Rusya ve Ukrayna bağlamındaki gelişmeler başta olmak üzere bölgedeki barış ve güvenliği yakından ilgilendiren konular olduğunu dile getirdi.
Azerbaycan'ın antiterör operasyonu
Bakan Fidan, Azerbaycan'ın 19 Eylül'de başlattığı antiterör operasyonuna değinerek, temaslarında Azerbaycan'ın "haklı davasında daima yanında olduklarını" yinelediklerini söyledi.
Bu konuda BM Güvenlik Konseyinde tertiplenen toplantıya da katıldıklarını belirten Fidan, Karabağ operasyonunun "Güney Kafkasya'da istikrar ve normalleşme için yeni bir fırsat penceresi araladığını" vurguladı.
Fidan, "Bu fırsat penceresini vakit varken Ermenistan'ın daha iyi değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Komşu coğrafyamızda barış, istikrar ve refahın hakim kılınması için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz." dedi.
Blinken ile görüşme "samimi ve yapıcı"
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşmesinin samimi ve yapıcı olduğunu dile getiren Fidan, görüşmede, ilişkilerin daha üst seviyeye çıkarılması için ileride atılabilecek somut adımları ele aldıklarını ifade etti.
Fidan, "Sır değil; Amerika ile anlaşmazlıklarımızın olduğu bazı konular var. Bunları ciddi müttefiklik ilişkisi içinde ve karşılıklı saygı temelinde ele almaktayız. Elbette, İsveç'in NATO'ya katılım süreci, Karadeniz Tahıl Girişimi ve Karabağ gibi bölgesel konuları da masaya yatırdık." diye konuştu.
Finlandiya ile öncülüğünü yaptıkları "Barış İçin Ara Buluculuk Girişimi Dostlar Grubu'nun 13. Toplantısı'nı" gerçekleştirdiklerini söyleyen Fidan, "Karadeniz Tahıl Girişimi örneğinde olduğu gibi ara buluculuğun ve diplomasinin hala önem arz ettiğini, sorunlara barışçıl çözümün temel önceliğimiz olması gerektiğini hatırlatma imkanımız oldu." ifadesini kullandı.
Fidan, Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı'nı yaptıklarına işaret ederek, 18 yıl önce İspanya ile başlatılan girişimin ne kadar yerinde bir adım olduğunun görüldüğünü ve bu girişimin işlevini yitirmeden sürmesi gerektiğini vurguladı.
"Avrupa'da yaşayan Müslümanlar, arkalarında İslam dünyasını güçlü şekilde görmek istiyor"
Irkçılık ve yabancı düşmanlığının uzun zamandan beri görülmemiş seviyelere çıktığına dikkati çeken Fidan, "Avrupa'da kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yönelik alçak saldırılar ve İslam karşıtı eylemler adeta bir salgın haline geldi." diye konuştu.
Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatıbünyesinde yapılan toplantıların gündeminde İslamofobiyle mücadele alanında atılacak adımların olduğunu ve küresel adaletsizlikle mücadele için ortak bir bildiri yayınladıklarını hatırlatarak, Filistin sorununun küresel adaletsizliklerin başında geldiğini söyledi.
İslam karşıtı eylemler, nefret söylemleri ve ayrımcılık nedeniyle Avrupa'da yaşayan Müslümanların endişeli olduğunu belirten Fidan, Avrupa'da yaşayan Müslümanların, arkalarında İslam dünyasını güçlü şekilde görmek istediklerini dile getirdi.
Fidan, Türkiye'nin bu durumla mücadelede öncü ve etkin rol oynadığının altını çizerek, "BM ve G-20'de kabul edilen ve kutsal kitaplara saldırıları kınayan kararlar, ayrıca, İsveç ve Danimarka'nın mevzuat değişikliğine gitmeye karar vermesi, İslam dünyasının ortak hareket ettiğinde sonuç alabileceğini gösterdi." dedi.
Bakan Fidan, Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avusturalya'nın oluşturduğu MIKTA'nın 24. Dışişleri Bakanları Toplantısı'nı da gerçekleştirdiklerini belirterek, bu toplantıda G20 Yeni Delhi Zirvesi'nde bir araya gelen MIKTA ülkelerinin liderlerinin ele aldığı konuların takibini yaptıklarını söyledi.
"PKK/YPG ve DEAŞ dahil tüm terör örgütlerine alan bırakmayacağız"
Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı'na ilişkin de değerlendirme yapan Fidan, "Türk dünyası olarak yatırımlarımız için ortak fon kurduğumuz, sivil koruma mekanizması tasarladığımız, 'turan' adını taşıyan (TURANSEZ) özel ekonomi bölgesi açacağımız günleri görmekteyiz." ifadesini kullandı.
Fidan, Suriye konusunun uluslararası gündemdeki yerini koruduğunu ve istikrarsızlık üreten kriz halinin devam ettiğini belirterek, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Astana Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda bu meselelerin görüşüldüğünü hatırlattı.
BM Genel Sekreterinin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen'in de toplantıya katıldığını söyleyen Fidan, "İnsani yardımların devamı, siyasi sürecin canlandırılması, ateşkes ihlalleri ve başta PKK ve DEAŞ olmak üzere terör örgütlerinin yarattığı güvenlik sorunlarını ele aldık." diye konuştu.
Bakan Fidan, "Türkiye olarak, PKK/YPG ve DEAŞ dahil tüm terör örgütlerine ve bu tür maşalar üzerinden bölgemizde emperyal tasarımlar yapan çevrelere asla alan ve zemin bırakmayacağız." dedi.
Dışişleri Bakanı Fidan, Azerbaycan'ın 19 Eylül'de başlattığı antiterör operasyonuna ilişkin, "Azerbaycan'ın yaptığı counter-terror (antiterör) operasyonu artık başka çarenin kalmadığını gösteren operasyondu." dedi.
Fidan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu'nun ardından New York Türkevi'nde basın mensuplarına değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
"(Azerbaycan'ın Karabağ'a antiterör operasyonu) Artık başka çarenin kalmadığını gösteren operasyondu"
Bakan Fidan, değerlendirmesinin ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Azerbaycan'ın 19 Eylül'de başlattığı antiterör operasyonuna ilişkin soruya yanıt veren Fidan, "Azerbaycan'ın yaptığı counter-terror (antiterör) operasyonu artık başka çarenin kalmadığını gösteren operasyondu." dedi.
Azerbaycan-Ermenistan arasındaki ateşkes mutabakatından sonra üzerinde anlaşılan konuların bir kısmının Ermenistan tarafından hayata geçirilmediğini vurgulayan Fidan, "Zengezur Koridoru'nun açılması" ve "Karabağ'daki Ermeni etnik nüfusunun yaşadığı bölgede Azerbaycan egemenliğinin pratikte tesis edilmesi" konularının Azerbaycan'ın "uzun süredir sabırla beklediği" konular olduğunu aktardı.
Fidan, uluslararası toplumun ve görüşmelerin bir netice üretmemesi nedeniyle Azerbaycan'ın "gerekeni yapma zorunluluğunu" hissettiğini belirterek, Azerbaycan'ın bu hareketi yapmadaki zorunluluğunu ve gerekliliğini görüştüğü ilgili muhataplara ilettiklerini söyledi.
Söz konusu harekatın kısa süren bir harekat olduğunu kaydeden Fidan, "Sivil nüfusa dokunmayan, belli silahlı unsurların tasfiyesini hedef alan, Azerbaycan'ın bölgedeki yasal egemenliğinin yolunu açan noktasal bir faaliyet oldu. Bunu da tüm taraflara anlattık." ifadelerini kullandı.
Fidan, öte yandan bazı tarafların bu konuda "ciddi bir ön yargı içinde olduğunu" belirterek, Azerbaycan'ın yaptığı harekatın "sebeplerini ve nedenlerini anlamadan çok ciddi suçlamalar getirildiğini ve çok ileri iddiaların ortaya koyulduğunu" gördüklerini dile getirdi.
"(BM reformu) önemli olan bu tartışmanın başlatılmasıydı ve devam etmesi"
Bakan Fidan, BM Güvenlik Konseyi reformuna ilişkin soruya yanıtında ise bu konuyu Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde uzun zamandır dile getirdiğini hatırlatarak, "Var olan realitenin artık bir söyleme dönüştüğü, bu söylemin politikaya, politikanın da artık uygulamaya geçmesini beklediğimiz bir aşamaya geldik." dedi.
Bu konuda şu ana dek ortaya çıkan söylemlerin haklılığının neredeyse tüm dünya tarafından kabul edildiğini kaydeden Fidan, "Bunun bütün ülkeler tarafından kabul edilen bir politikaya dönüşmesi için çok sağlıklı tartışmaların yapılması gerekiyor. Bu konuda ciddi çabalara ihtiyaç var. Özellikle BM Güvenlik Konseyi'ndeki ülkelerin bu konuda samimi olmaları gerekiyor. Dünyadaki düzenin yeniden tesis edilmesi, daha kalıcı barışın ve adil bir yaşamın mümkün olması için Birleşmiş Milletler reformunun yapılması şart." diye konuştu.
Fidan, bu konudaki tartışmaların halen devam ettiğini ve henüz üzerinde mutabık kalınmış bir perspektif çerçevesinin olmadığını belirterek, "Ama önemli olan bu tartışmanın başlatılmasıydı ve devam etmesi. Ben önümüzdeki yakın gelecekte birkaç yıl içerisinde çok sağlıklı kabul edilmiş, genel kabul gören formüllerin ortaya çıkacağını düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"Rusya ve Ukrayna, tahıl anlaşmasını genel savaş çabalarının bir parçası olarak görme eğilimindeler"
Fidan, ABD ile jeostratejik, ekonomi, güvenlik, Rusya-Ukrayna savaşı ve tahıl anlaşması konularının gündemde olduğunu belirterek, Türkiye'nin tahıl anlaşmasının yeniden hayata geçirilmesi konusunda yoğun bir diplomasi trafiği gerçekleştirdiğini hatırlattı.
ABD ve diğer müttefik ülkelerin Türkiye'nin yönettiği bu diplomasi trafiğinin neticelerini ve detaylarını öğrenmek istediklerini kaydeden Fidan, şöyle devam etti:
"Yeni dönemde şu izlenimimiz var, gerek Rusya tarafı, gerek Ukrayna tarafı artık muhtemel bir tahıl anlaşmasını dünya gıda güvenliğine katkıda bulunan bir çerçeveden ziyade iki ülkenin genel savaş çabalarının ve faaliyetlerinin bir parçası olarak görme eğilimindeler. Tabii bu bizim işimizi biraz daha yeni dönemde zorlaştıran bir konu. Ama Birleşmiş Milletlerle olan temaslarımız olsun, taraflarla olan temaslarımız olsun, Avrupalılar, Amerikalılar da dahil olmak üzere bu konuda yoğun adım atmaya devam edeceğiz."
"Özellikle batılı bazı müttefiklerimizin Ermenistan'ı yönlendirirken, daha isabetli tavsiyelerde bulunmaları gerekiyor"
Fidan, ABD'li mevkidaşı Blinken'la Karabağ meselesini de görüştüklerini belirterek, "Bu noktada belli argümanlarımızın ikna edici olduğu kanaatindeyim. Bölgede atılması gereken adımlar var. Özellikle batılı bazı müttefiklerimizin Ermenistan'ı yönlendirirken, tavsiye verirken daha isabetli tavsiyelerde bulunmaları gerekiyor. Yoksa belli tavsiyeler bölgenin gerçekliğine uygun olmayan, dışarıdan verilen tavsiyeler destekler maalesef çözüm yerine, istikrar yerine daha fazla kaosu ve gözyaşını getirmekte." değerlendirmesinde bulundu.
"Yunan tarafını da son derece yapıcı bir şekilde konuya yaklaştığını görmekteyiz"
Türkiye ve Yunanistan arasında liderler düzeyinde yapılan görüşmelerde alınan bir kararın olduğunu, her iki liderin de pozitif ajandayla konuya yaklaştıklarını belirten Fidan, Türkiye-Yunanistan arasındaki sorunların karşılıklı saygıya ve iyi niyete dayalı bir şekilde çözülmesi konusunda bir irade olduğunu söyledi.
Fidan, şunları kaydetti:
"Ege'deki gerginliğin tırmanmaması iki ülke arasındaki özellikle Ege Denizi merkezli ekonomik potansiyellerin ortaya çıkartılması, iki ülke arasındaki gerek devletten devlete gerek halktan halka temasın arttırılması, şirketlerin ortak faaliyetler yürütmesi gibi çok çeşitli başlıklarda işbirliği alanları var. Ben sayın meslektaşımla da bu konuları yoğun bir şekilde görüşmekteyim. Pozitif gündemin arttırılması, ilerletilmesi ve çeşitlendirilmesi konusunda her iki tarafta neler yapabilir? Onu ortaya koyuyoruz. Yunan tarafını da, son derece yapıcı ve iyi niyetli bir şekilde konuya yaklaştığını an itibariyle görmekteyiz. Ben önümüzdeki günlerde bu yaklaşımın daha somut sonuçlar üreteceğini açıkçası düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın Selanik'e Aralık'ta yapacağı ziyaret esnasında da bizim bu çalışmalarımızın somutlaşmış halini göreceğimizi düşünüyorum."