Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakları durumuna ilişkin raporuna yönelik, "Bölgede yaşayan Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklara ilişkin ülkemiz ve uluslararası kamuoyunda dile getirilen endişeleri teyit eder niteliktedir." ifadelerini kullandı.
Bilgiç, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin bölgedeki duruma ilişkin raporuna yönelik soruya yazılı yanıt verdi.
Raporun içerdiği tespit ve değerlendirmelerin dikkate alınmasının önem taşıdığını belirten Bilgiç, "BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki duruma dair ahiren yayımlanan raporu, bölgede yaşayan Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklara ilişkin ülkemiz ve uluslararası kamuoyunda dile getirilen endişeleri teyit eder niteliktedir." değerlendirmesini yaptı.
Bilgiç, Türkiye'nin konuyla ilgili hassasiyetinin Çin makamlarına iletildiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Uygur Türkleri'nin refah ve huzur içinde yaşamalarına, temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına ilişkin beklenti ve hassasiyetlerimiz gerek Çin Halk Cumhuriyeti makamlarıyla ikili düzeydeki temaslarımızda gerek BM başta olmak üzere uluslararası platformlarda vurgulanmaktadır."
Çin'in daveti üzerine Türkiye'den bir heyet ve Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi'nin bölgeyi ziyaretinin bir süredir gündemde olduğunu da hatırlatan Bilgiç, "Ziyaretlerin anlamlı, kapsamlı ve engelsiz olarak yapılmasına yönelik beklentilerimiz karşılandığı takdirde söz konusu ziyaretler gerçekleştirilebilecektir." ifadelerini kullandı.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin Uygur Türkleri'ne dair raporu
Yüksek Komiserliğin, 10 Aralık 2021'de haftalar içinde açıklayacağını duyurduğu rapor 8 aydan uzun bir süre sonra, Yüksek Komiser Michelle Bachelet'in görev süresinin bitimine dakikalar kala açıklanmıştı.
Sincan'da yaşayan kişilerle yapılan mülakatların da yer aldığı 48 sayfalık raporda, keyfi gözaltına alınmalar, terör ve aşırıcılıkla mücadele adı altında ciddi insan hakları ihlalleri, yeniden eğitim kamplarında tutulanlara yönelik endişe verici işkence, kötü muamele ve zorunlu tıbbi tedavi gibi uygulamalara ilişkin güvenilir raporlar bulunduğu belirtilmişti.
Raporda, hak ihlallerinin dayandırıldığı terörle mücadele kanunlarının sorunlu olduğu ve yetkililere geniş yetkiler tanıdığı ifadeleri yer almıştı.
Çin hükümetine yönelik çağrıların da bulunduğu raporda, "yeniden eğitim kampları, cezaevleri ve benzeri tutukluluk merkezlerinde keyfi tutulanların derhal serbest bırakılması", "Sincan'da aile mensuplarının haber alamadığı kişilerin nerede olduğuna dair bilgi verilmesi", "terörle mücadele, ulusal güvenlik ve azınlık haklarına dair yasaları gözden geçirecek çalışma planı oluşturulması", "yeniden eğitim kamplarındaki hak ihlallerinin ivedilikle araştırılması" ve "bölgedeki cami, tapınak ve mezarlıkların yıkıldığına dair iddialara somut veriler sunularak açıklık getirilmesi" gibi ifadelere yer verilmişti.