14 Kasım Diyabet Günü nedeniyle Kuşadası Belediyesi İbramaki Sanat Galerisi’nde Doç. Dr. Banu Şarer Yürekli ve Diyetisyen Efe Torunbalcı’nın konuşmacı olarak katıldığı bir panel düzenlendi. Kuşadası Belediyesi tarafından Kuşadası Rotary Kulübü ve Kuşadası Diyabet Derneği’nin katkılarıyla gerçekleşen panelde diyabet hastalarının uzun ve sağlıklı bir yaşam sürebilecekleri belirtildi.
Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Oğuzhan Turan ile KUSAV Başkanı Levent Köylü’nün de dinleyici olarak katıldığı panelde konuşan Dr. Yürekli, diyabet hastalarının sağlıklı bir yaşam sürebilmeleri için diyet programlarına bağlı kalmaları gerektiğinin altını çizdi.
“DİYABETLE YAŞAMAK MÜMKÜN”
Tedavisi mümkün olmayan diyabet hastalığının organ yetmezlikleri gibi ölümcül vakalara da sebep olacağını ifade eden Yürekli “Doğru tedavi ve programla uzun yıllar yaşanabilir. Doğuştan gelen Tip 1 ve çevresel koşullardan kaynaklanan Tip 2 olarak ayrılan diyabet hastalığının yüzde seksenlik bir kısmını Tip 2 grubu oluşturur. Risk grubunda olan kişiler sürekli kontrol altında olmalıdırlar. Organ ve benzeri dokularda hasar oluşumunu engellemenin tek yolu kan şekeri, tansiyon ve kan yağlarının çok iyi bir şekilde kontrol altında tutulmasından geçer. Diyabetle yaşamak mümkündür. Yeter ki kendinize dikkat edin” dedi.
Dr. Banu Şarer Yürekli’nin ardından konuşan Diyetisyen Efe Torunbalcı ise diyabet hastalarının beslenmesi ile ilgili bir sunum yaptı. Diyabet hastalığı ile ilgili bilgi veren Torunbalcı şöyle konuştu: “Diyabet, insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği sonucu ortaya çıkan ve kan şekeri yüksekliği ile seyreden, kronik ve ilerleyen bir hastalıktır. İnsülin, vücudumuzda pankreas tarafından salgılanır. Yemeklerle alınan besinlerdeki şekerin hücre içine girerek enerji olarak kullanılabilmesi için anahtar görevi görür. İnsülinin yokluğu veya etkisizliği sonucu hücre içine giremeyen şeker kanda yükselmeye başlar. Tip1 diyabette insülin salgısı hiç yoktur veya yok denecek kadar az olduğundan tedavisinde mutlaka insülin kullanılır. Tip 2 diyabette ise vücutta insülin salgısı yetersizdir, salgı bozukluğunun yanı sıra insülin direnci vardır. Bu nedenle de tedavisinde her zaman insülin gerekmeyebilir. Bazen beslenme tedavisi ve egzersizin yanı sıra ağızdan şeker düşürücü ilaçlarla tedavi edilebilirken, ilerleyen dönemde insülin kullanılması gerekmektedir. Tip 2 diyabet en sık görülen tip olup tüm diyabetlilerin %90-95’ini oluşturur. Tedavide en önemli rol diyabetlinindir. Hekim diyabetli kişiyi yönlendirecektir; ama beslenme şeklinden başlayarak yaşam tarzındaki tüm değişiklikleri yapmak hastanın sorumluluğundadır. Tedavide en önemli rolün hastaya verilmesi ve hastanın bunu başarabilmesi eğitimle mümkün olmaktadır. Diyabetle birlikte sağlıklı olarak yaşamak mümkündür. Diyabetli kişiler yıllarca diyabetle birlikte normal insanlar gibi yaşayabilmektedir. Diyabet, yaşamı kısıtlayıcı bir hastalık değildir. Diyabetli çocuk, okuluna rahatlıkla gidebilir; günlük aktivitesini yapabilir. Diyabetliler spor yapabilir. Diyabetliler arasında maratoncular bile bulunmaktadır” dedi.