Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Allah’ın koyduğu helal-haram sınırlarını hakkıyla koruyalım. Helalinden kazanalım, helalinden üretelim, helalinden yiyelim ve helalinden harcayalım.” dedi.
Erbaş, Ordu’nun Altınordu ilçesindeki Ulu Cami’de irat ettiği, “Helal Kazanç ve Alın Teri” konulu hutbeye, “Allah’ın size verdiği helal ve temiz rızıklardan yiyin ve iman etmiş olduğunuz Allah’ın yasaklarından sakının.” ayetini okuyarak başladı.
Okuduğu hadis-i şerifte ise Hazreti Peygamberin, “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir.” buyurduğunu aktaran Erbaş, helal ve temiz rızık peşinde koşmayı, haramlardan ise sakınmayı, Cenabıhakk’ın bu nimetlere karşı en büyük şükür olarak kendilerine emrettiğini belirterek, “Helalinden kazanmak için emek sarf etmeyi, alın teri dökmeyi öğütlemiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır; ‘Rızkınızı Allah katında arayın, ona kulluk edin, ona şükredin, sonunda ona döndürüleceksiniz.'” ifadelerini kullandı.
Helal kazancı, el emeği ve göz nuruyla elde edilen nimetin en hayırlı lokma olduğunu idrak etmek olarak nitelendiren Erbaş, şöyle devam etti:
“Ölçüyü ve tartıyı eksiksiz yapmak, söz ve davranışlarda dürüst davranmaktır. Helal kazanç, işinin hakkını vermek, işçinin hakkını alın teri kurumadan ödemektir. Kul ve kamu hakkına riayet ederek kazancı ve ömrü bereketlendirmektir. Helal kazanç, maddi yönden yükselirken manevi olarak tükenmemektir. Hırs ve tamahın esiri olmamak, boynunda hiçbir kulun vebalini taşımamaktır. Helal kazanç, yalan, hile ve aldatmadan kaçınmak, haram lokmayı, mideyi yakıp kavuran bir kor gibi görmektir.”
“Ne acıdır ki modern zamanlar iş ve ticaret ahlakını da olumsuz etkiliyor.” diyen Erbaş, “Dürüst, güvenilir, helal-haram hassasiyeti olan, işinin ve işçinin hakkını gözetenlerin sayısı elbette çoğunlukta, buna hamdediyoruz. Ancak bunun yanında sadece maddiyat odaklı düşünenlerin, daha fazla kazanmayı hayatın gayesi sananların sayısı da artıyor. Çalışma ve ticaretin de bir imtihan, işini layıkıyla yapmanın da bir ibadet olduğu bazen gözden kaçırılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Erbaş, İslam’ın boğazdan geçen her lokmanın helal ve meşru olmasını imanın bir gereği olarak gördüğüne işaret ederek şunları kaydetti:
“İçki ve ticaretinden, içerisinde kumar olan bütün oyunlardan, faizin her çeşidinden, hırsızlık, rüşvet, tefecilik, kamu malını üzerine geçirmek, stokçuluk ve karaborsacılık gibi her türlü haramdan şiddetle kaçınmamızı emreder yüce dinimiz İslam. Unutmayalım ki kim helalinden kazanıp helal yollarda harcarsa ibadeti kabul, duası makbul olur. Kazancı bereketle, hanesi huzurla dolar. Nihayetinde Allah’ın rızasına ve cennetine nail olur. Kim de yediğine, içtiğine, giydiğine haram bulaştırırsa malının bereketi azalır. Kazandığını zannederken aslında kaybeder. Dünya saadeti yok olur, ahirette ise cehennem azabına düçar olur. Nitekim Allah Resulü şöyle buyurmaktadır; ‘Haramla beslenen vücudun layık olduğu yer ancak ateştir, cehennemdir.’ Allah hepimizi muhafaza eylesin.”
Hayatın her alanında olduğu gibi iş ve ticaret hayatının da doğruluk ve dürüstlük üzerine inşa edilmesi gerektiğini vurgulayan Erbaş, “Allah’ın koyduğu helal-haram sınırlarını hakkıyla koruyalım. Helalinden kazanalım, helalinden üretelim, helalinden yiyelim ve helalinden harcayalım. Geçici dünya malını, kalıcı ahiret saadetine tercih etmeyelim.” diye konuştu.