Küresel ekonomide, salgın ve savaş gibi enflasyonist baskıları besleyen gelişmeler karşısında finansal koşulların daha da sıkılaştırılacağı endişeleri gündemin odağına yerleşirken, artan dolar talebi ile yaklaşık 20 yılın zirvesini gören dolar endeksi birçok ülke para birimini baskılamaya devam ediyor.
Rusya-Ukrayna savaşına yönelik belirsizlikler sürerken, Çin'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına ilişkin "sıfır tolerans" politikasında hiçbir gevşemeye gidilmemesi ve ülkenin finans merkezi Şanghay'da tedbirlerin sıkılaştırılması, küresel enflasyonist baskıların daha da artacağına ilişkin endişeleri gündeme getirdi.
Söz konusu endişelere karşın, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) geçen haftaki toplantısında gelecek aylar için beklenen 75 baz puanlık artırım ihtimalini zayıflatan açıklamaları da para politikalarının enflasyonla mücadelede yetersiz kalacağı tartışmalarını başlattı.
Tartışmalar karşısında banka yetkililerinden "şahin" tonda açıklamalar gelirken, Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin, bankanın enflasyonu frenleme mücadelesinde faiz oranlarını 75 baz puan yükseltmek de dahil olmak üzere hiçbir şeyi masadan kaldırmayacağını söyledi.
Analistler, Çin'de salgın, Avrupa'da savaş ve küresel çapta yüksek faiz ortamının dolara olan talebi artırdığını belirterek, Fed'in enflasyonla mücadelede başarısız olabileceği ve daha şahin politikaların gerekebileceği endişelerinin de dolardaki yükselişi desteklediğini ifade etti.
Bu hafta ABD, Çin ve Almanya'da enflasyon verilerinin döviz piyasalarının yönü üzerinde belirleyici olabileceğini aktaran analistler, bu kapsamda Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde'ın yönlendirmelerinin de yakından takip edileceğini kaydetti.
Dolarda kademeli yükseliş hız kazandı
Küresel çapta dolar talebinin artması ile ABD'nin en önemli ticaret ortaklarının para birimlerine karşı doların değerinin ölçülmesinde kullanılan dolar endeksi salgın sürecindeki kayıplarını hızla telafi etti.
Dolar endeksi, ultra gevşek para politikalarının devreye alınmasının ardından 2020'de yüzde 6,7'lik kayıpla 90 kritik eşiğinin altını görmüş, geçen yılın ikinci yarısından itibaren ise küresel çapta ortaya çıkan tedarik zinciri problemleri ile kademeli yükselişe geçmişti.
Bu yılın başında Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesinin halihazırda yüksek seyreden enflasyonist baskıları daha da artırmasıyla merkez bankalarının para politikalarında normalleşme adımları resmi olarak başladı.
Bu adımlarla nisanda yüzde 4,9 artarak 103,9 ile Aralık 2002'den bu yana en yüksek seviyeyi gören dolar endeksi, bugün 104,2'ye ulaşarak 20 yılın zirvesindeki seyrine devam etti.
Avro ve yende kayıplar sürüyor
Küresel çapta devam eden jeopolitik riskler ve salgın endişeleri, tarihi seviyelerde seyreden enflasyona rağmen Avrupalı ülkelerin destekleyici para politikalarından geri dönme konusunda ikilemde kalmasına neden oldu. Bu durum, normalleşme adımları ile güçlenen dolar karşısında avronun değerinin daha da zayıflamasını beraberinde getirdi.
Avro/dolar paritesi nisanda 1,0471 ile Ocak 2017'den bu yana en düşük seviyeyi görmesinin ardından 1,05 seviyelerinde dengelendi. Halihazırda paritenin 5 yılın en düşük seviyelerinde kalmaya devam ettiği görülüyor.
Dünyanın aksine düşük enflasyonla mücadele eden Japonya Merkez Bankası (BoJ) ise para politikaları konusunda emsallerinden ayrışarak ultra gevşek para politikasını sürdürürken, dolar/yen paritesi yukarı yönlü hareketine devam ederek bugün 131,3 ile Nisan 2002'den bu yana en yüksek seviyeyi gördü. Paritedeki son yükseliş ile yenin dolar karşısındaki değer kaybı yıl başından bu yana yüzde 14'ü buldu.
Dolar endeksinin hesaplanmasında ağırlığı alınan diğer para birimlerinin performansına bakıldığında, sterlin/dolar paritesi 1,2261 ile Haziran 2020'den bu yana en düşük seviyeyi gördü. Dolar/İsviçre frangı paritesi de nisan ayındaki yüzde 5,5'lik artışın ardından mayısta da yükselişini sürdürdü ve 0,9946 ile 2,5 yılın zirvesine çıktı.
Dolar/Kanada doları paritesi 1,2951 ile 6 ayın ve dolar/İsveç kronu paritesi 10,0560 ile 2 ayın en yüksek seviyesini gördü.
Yıl başından bu yana bakıldığında dolar karşısında avronun yüzde 9,8, sterlinin yüzde 9,2, İsviçre frangının yüzde 8,9, Kanada dolarının yüzde 2,9 ve İsveç kronunun yüzde 5,9 değer kaybettiği görüldü.