"Muhterem Milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başına taç ettiği adamların kanındaki ve vicdanındaki cevheri asliyi çok iyi tahlil etmek dikkatinden, bir an tevakki etmesinler."
Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK
...
Bugün aslında dündü.
Halaycı değil, tango'cuyuz.
Hal böyleyken...
Atatürk Türkiyesi'ne sahip çıkmak başka şey, oynak, vidası gevşemiş "6 Ayaklı Masa" üzerinden politika yapmak başka şey!
İYİ PARTİ ve CHP veyahut MHP ve AKP arasındaki "siyasi mücadele" politik bir mücadeledir, bu da parti yönetimlerini ilgilendiren bir konudur, iç mesele!
Üniter yapı, laik rejim, güvenlik sorunsalı ise başta AKP olmak üzere hepimizin ortak sorunu!
Çare, herkesin yüzünü Türk Milleti'ne ve Atatürk'e dönmesidir.
Göz göre göre yapılmakta olan ihanetin ortağı olmayacağımız gibi, bu oyunu bozmak için her türlü gayretin içinde olacağız.
Nitekim...
Atatürk'e de, yanındaki en yakın arkadaşları; "Kurtuluş Savaş'ına girme" dediler.
Kimi Amerikan Mandası, kimi İngiliz Mandası olmayı kabul etmesini istediler.
"Böylesi ehven-i şer’dir" dediler.
Atatürk; "Ehven-i Şer, Şerlerin en kötüsüdür" diyerek, reddetti.
Ne AKP-MHP’nin ittifakı, ne vidası gevşemiş "6 Ayaklı Masa"nın yayınladığı, bir FETÖ-PKK ihanet belgesi olan deklarasyon kabul edilemez.
Demem o ki:
Altılı Masa'nın "Anayasa Değişikliği Önerisi"nin "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" getirdiği iddiası muazzam bir yalandır.
Demem şu ki:
Anayasa Değişikliği Önerisi”nde Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi öngörülmektedir (m.101).
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bir sisteme "parlamenter hükümet sistemi" denemez.
Bunun adı "yarı-başkanlık sistemi"dir.
Yani?!
Söz konusu anayasa değişikliğinde önerilen hükümet sistemi, parlamenter hükümet sistemi değil, tipik bir yarı-başkanlık hükümet sistemidir.
Nüans?!
"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi"nde "muazzam bir yalan" ile karşı karşıyayız.
Vakıa bizim sağımızda ve solumuzda değil, galiba bizzat kendimizde bir yanlışlık var.
Her şeyimizde bir bilgisizlik, her şeyimizde bir yalan dolan.
...
Hal böyleyken...
Gelelim, Hacı Meral Akşener'e...
"Türkiye'nin Said-i Nursi gibi bir lidere ihtiyacı var" diyen Gültekin Uysal, onun kardeşidir.
Özer-Tansu Çiller-Mehmet Ağar ekibinde yetişmiş biridir.
28 Şubat’ta hem kararlara imza koymuş, hem uygulanması için genelgeler-yönetmelikler yayınlamış, Erbakan vefat ettikten sonra açılan davada birdenbire şikayetçi olmuştur!
FETÖ'nün önünü açmak, 1921 Anayasası ve herkesin etnik kökenine ve mezhebine göre siyaset yapmasını sağlamakla Türkiye’yi dönüştürmek amacındadır.
Montrö Anlaşmasını savunan emekli Amirallerimizi "ZEVZEKLİK" yapmakla suçlayacak kadar da Atatürk Ordusuna karşı problemlidir...
Bir zamanlar Tansu Çiller'in manevi kızıydı.
Önce ona kazık attı.
Sonra siyaseten Mehmet Ağar'la yakınlaştı.
Yetmedi, Mesut Yılmaz'a sardı.
Orada da umduğunu bulamayınca, Ak Parti kurucusu oldu.
Erdoğan ile, Abdullah Gül ile Anadolu'yu karış karış gezdi.
Parti kurucusu olarak Tayyip Erdoğan'a kocaman bir liste verdi.
Belliki, Parti'yi Erdoğan'ın elinden almak için "Truva Atı"nın içindeki askerler gibi onları kullanacaktı.
Erdoğan ona "tek gel" dedi.
Oyun bozulmuştu.
Tutmayınca, birdenbire aklına MHP geliverdi.
"Liberal Meral", "Milli Görüşçü Meral", birdenbire "Bozkurt Meral" oluverdi.
"Dişi Asena" oluverdi.
MHP'nin bunalımlı yıllarıydı.
MHP, % 8.5 oy'la baraj altı kalmıştı.
Meral Akşener'in ağabeyi Nihat Gürer, bir dönemler eski İzmit Ocak Başkanı ve MHP İl Başkanıydı.
Bahçeli'ye ulaşmak kolay olmuştu.
Ağabey Nihat Gürer ülkücüydü ülkücü olmasına da, Meral Hanım daha bekar iken kulvar değiştirmişti.
Azılı Maocu komünist Tuncer Akşener ile hemen evlenmişti.
Meral Akşener, gidecek yer bulamayınca kapağı atmıştı MHP'ye.
Bir paralel üst akıl projesi olan Akşener, MHP'de de rahat durmadı.
Velinimeti olan Devlet Bahçeli'yi devirmeye kalktı.
Bahçeli onu hem Milletvekili, hem de Meclis Başkanvekili yapmıştı.
Şimdi aynı oyunu ve tezgahı Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı yapıyor.
Kılıçdaroğlu, Meral seçimlere girsin diye 15 tane vekilini Meral'e kiralık vermişti.
Bu hırs ve gözü karalık onda var oldukça, ondan korkulur.
Akıl hocası sağlam.
...
Demem o ki:
Erdoğan alternatifsiz değil!
Sahte Kuvva-i Milliyeci ve sahte demokratların sayesinde iktidarda duruyor!
Nüans?!
Sadece elindeki 5020 sayılı yasanın gücü ile kendini Türkiye'nin "Ali kıran, başkeseni" ilan etmiş.
Ezcümle:
Unutulmamalı ki, her Firavun’un bir Musa’sı olduğu gibi her Nemrud’un da bir sineği vardır.
Önemle hatırlatırım!
Demem şu ki:
Erdoğan'ın 20 yıldan beri iktidarda kalmasının sebebi, devlet adamı yokluğudur.
Erdoğan iyi bir siyasetçidir ama devlet adamı değildir.
Başka?!
Maalesef Türkiye'deki siyasetçiler kendi başlarına politika üretecek kapasitede değildir.
Başka?!
Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiş ise diğerleri de yanlış gider.
Soru:
Ak Parti gibi "ağır yıpranmış" ve/veya Erdoğan gibi "ağır hırpalanmış" bir isim'in karşısına çıkacak "Başkan/Cumhurbaşkanı" aday'ı, ürkek, çekingen ise mevcut şartlar içinde kazanma şansı nedir!?
Bu çerçeve'de, Muharrem İnce'nin açık'tan aday olduğunu ilan etmesi yerinde ve doğru bir yaklaşım!
Cumhuriyet değerlerine sahip çıkacak "meydan okuyan" bir ses'e ihtiyaç var!
Nüans?!
Kılıçdaroğlu "dostlarımız ile iktidar'a yürüyoruz" derken, dost'larının kim olduğu malum.
Cevap'ını arayan soru şu:
Yeni CHP hangi nokta'larda büyük yanlışlar yaptı ki, Erdoğan art arda seçim kazandı!?
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığından başlayıp, Selahattin Demirtaş'a kadar bir liste üzerinden sorgulamak mümkün.
Netice:
Aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuç'lar elde etmek mümkün değil ise 31 Mart ya da 23 Haziran gecesi kazanan CHP değildi.
Cumhuriyet'e şehla bakan oy'lar üzerinden II. Cumhuriyetçiler, Barzan Republic vb.
Madem her şey konuşulmaya başlandı, Kılıçdaroğlu kendisi aday olduğuna göre Cumhurbaşkanlığı seçimi kapsamında "seçimi nasıl kazanacağını" önce CHP'lilerle, sonra da kamuoyu ile paylaşmalı!
...
Öncelikle...
Akşener'in "6'lı Masa"dan kalkışını fazlası ile kadınsı buldum.
İlgisizlikten bunalan, bir anda ilginin odağı olunca şaşıran...
Oysaki, Akşener aynı zamanda bir siyasi parti'nin genel başkanı!
Nüans?!
Siyasal kürt'ler ile dağ'da halay'a durulan günler de çok eski değil.
Neticede, HDP, PKK, Barzan sarmalı yüzde 50'ye dayalı sistem'in şer eksen'i.
Demem şu ki:
Cumhur İttifakı içinde güven vermeyen ya da söylediği ile yaptığı farklı olan Bahçeli'ye karşılık, "arka kapı diplomasisi" üzerinden İYİ Parti ile iş tutmaya çalışan Ak Parti, MHP'nin, "Bahçeli'nin radar'ına yakalandı" diye bakmak da mümkün!
Bahçeli, Millet İttifakı'nın gizli ortağı.
Neticede, HDP, Barzan, PKK oy'ları ile yanyana gelir ise siyaseten biter, onun için kulağı ters'ten gösteriyorlar.
Ve Bahçeli, 'Cumhur İttifakı'nın 'oy havuzu'ndan seçmen eksiltmek için kasıtlı olarak algı operasyonu çekiyor.
Cemal Enginyurt'un parti'den ihraç edilmesi ile başlatılan "kontrollü süreç" diyelim, o 'oy havuzu'nun içine açılan bir başka delik.
Enginyurt, Tuğrul Türkeş, Ahmet Davutoğlu iletişim zincirinin bir başka dişli'si.
Hasılı:
Gördüklerinin yarısına duyduklarının hiçbirine!
Bakmak ve de görmek farkı diyelim.
Hülasa:
"Akşener'in misyonu" önümüzdeki süreç'te ortaya çıkacak!
...
Türkiye adı konulmamış bir baskın seçim süreç'ine hazırlanıyor.
Bakış açısı değişmediği süreç'e, kaotik sarmal da değişmez.
Yani?!
Aydınlık taraf değil, karanlık taraf beslenir.
Taş devri, taşlar tükendiği için sona ermedi ise so what?!
Soru:
Ilımlı’dan radikal’e dönen "siyasal İslamcı" elit, hangi nesil’e kadar tasfiye edilmeli ki, laik dünya nefes alsın, küre kendini güven’de hissedebilsin?!
Yoksa, Erdoğan'a Akşener, Bahçeli'ye Gül, Karamollaoğlu'na Arınç, Gökçek vb derken dön dolaş aynı hikaye!
Siyasal içi boşalmış laik elit bir gün Gül'ün elinde oyuncak, bir gün Gökçek'in, diğer gün Erdoğan, Akşener vs.
BOP’un final’inde, köpeksiz köy’de değneksiz dolaşanlar kimler?!
Ezcümle:
Sözde değil özde Atatürkçü’yüz!
Cüneyt Şaşmaz