Dünyada 2030'a Kadar Yılda 560 Orta Ve Büyük Ölçekli Doğal Afet Yaşanması Öngörülüyor

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), dünya genelinde 2030'a kadar yılda 560 orta ve büyük ölçekli doğal afet yaşanmasının öngörüldüğünü ve iklim değişikliğine karşı "erken uyarı sistemlerinin" hayati etkisi olacağını bildirdi

WMO Genel Sekreteri Petteri Taalas, WMO koordinatörlüğünde, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve diğer birçok uluslararası kuruluşun katkılarıyla hazırlanan "Sağlık için İklim Hizmetlerinin Durumu 2023" başlıkla raporu paylaştı.

Bu yıl sağlık alanına odaklanan rapora göre, iklim değişikliğinin etkileri, özellikle en savunmasız topluluklarda, daha iyi sağlık ve refaha yönelik yıllardır süren ilerlemeleri tersine çevirme tehdidinde bulunuyor.

Aşırı hava koşulları ve düşük hava kalitesi, bulaşıcı hastalık çeşitleri, gıda ve su güvensizliği karşısında sağlık sektörünü desteklemek için iklimle ilgili özel bilgiler ve hizmetlere olan ihtiyacı artırıyor.

İklim değişikliği, sağlık alanındaki belirleyici faktörlere zarar verirken, sağlık sistemleri üzerindeki baskıyı artırıyor. Bu durum, özellikle en zayıf toplumlarda insan sağlığını ve refahını geliştirmek için onlarca yıldır sürdürülen ilerlemeleri tersine çevirme tehdidi de oluşturuyor.

Her yıl 560 orta ve büyük ölçekli doğal afet yaşanması öngörülüyor

Rapora göre, dünya genelinde 2030'a kadar yılda 560 orta ve büyük ölçekli doğal afet yaşanmasının öngörülürken, bunun da günlük ortalama 1,5 olaya eşdeğer olacağı belirtiliyor.

İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini önlemede erken uyarı sistemlerinin hayati etkisinin bulunduğu, bunun yetersiz olduğu ülkelerde ölüm oranlarının diğer ülkelere göre 8 kat daha yüksek seyrettiği kaydediliyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), daha yoğun ve sık görülen aşırı sıcaklık, kasırga, fırtına, sel, kuraklık ve kontrol edilemeyen yangınlar nedeniyle gelecekte sağlık risklerinin artacağı sonucuna varırken, 2050 yılına kadar iklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı ölümlerin yüzde 50'sinden fazlasının Afrika'da olacağını öngörüyor.

Hava kalitesi, iklim değişikliği ve sağlıkla ilgili endişelerin birbiriyle bağlantılı olduğu değerlendirilirken, hava kirliliğinin azaltılmasına yol açan iklim değişikliği azaltım eylemleri hayat kurtarabiliyor.

2019'da hava kirliliği, küresel çapta ölüme yol açan başlıca risk faktörleri sıralamasında beşinci sıradan dördüncü sıraya yükselirken, obezite, kardiyovasküler hastalıklar ve yetersiz beslenme gibi kronik hastalıklara yönelik yaygın olarak kabul edilen diğer risk faktörleri etkilerini artırdı.

Sıcak hava dalgaları her yıl tahminen 7 milyon erken ölüme neden olurken, hava kirliliğini de artırıyor.

2000-2019 yılları arasında aşırı sıcaklar nedeniyle yaklaşık 489 bin kişinin öldüğü tahmin edilirken, bu ölümlerin yüzde 45'i Asya ve yüzde 36'sı Avrupa'da gerçekleşti.

2022 yılının yaz aylarında aşırı sıcaklık koşullarının 35 Avrupa ülkesinde 60 binden fazla ölüme yol açtığı tahmin ediliyor.

"İklim krizi, sağlık krizidir"

WMO Genel Sekreteri Taalas, "Bu yıl neredeyse tüm dünya sıcak hava dalgalarını yaşadı. 2023'te El Nino hava olaylarının başlaması, sıcaklık rekorlarının daha da kırılma olasılığını büyük ölçüde artıracak. Bu durum, dünyanın birçok yerinde ve okyanuslarda daha fazla aşırı ısınmayı tetikleyecek ve bu sorunu büyütecek." ifadelerini kullandı.

İklim değişikliğiyle mücadelede yatırımın ve işbirliğinin artırılmasının önemine değinen Taalas, iklim bilimi ve hizmetlerinin etkisini artırarak, bu hususta daha hızlı ilerlemek için büyük bir potansiyelin olduğunu kaydetti.

AA muhabirinin, "Küresel iklim krizinin etkileri Gazze'de de hissediliyor. Filistin Çevre Sivil Örgütleri Ağı Koordinatörü Abeer Butmeh, İsrail saldırılarının uzun vadede ciddi çevresel sonuçları olacağını söyledi. Gazze halkı, saldırılar nedeniyle özellikle su kaynaklarına erişim sıkıntısıyla karşı karşıya. İsrail'in saldırılarının Gazze'deki durumu daha da vahim hale getirdiğini düşünüyor musunuz?" sorusunu yanıtlayan Taalas, bu coğrafyada suyun mevcudiyetinin sınırlı olduğunu ve yüksek sıcaklıkların yaşandığını belirtti.

Gazze'de ve İsrail'de, özellikle yaz aylarında su ve yüksek sıcaklıklarla ilgili zorlukların durumu daha da karmaşık hale getirdiğini kaydeden Taalas, buranın, sınırlı su kaynaklarının kullanımına ilişkin su diplomasisine ihtiyaç duyulan bir bölge olduğunu ifade etti.

Taalas, Gazze'deki nüfusa su üretmek için tuzdan arındırma yönteminin kullanılabileceğini ancak bunun oldukça pahalı olduğunu da belirtti.

Raporda görüşlerine yer verilen DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ise, "İklim krizi, daha şiddetli ve öngörülemeyen hava olaylarına yol açan, hastalık salgınlarını körükleyen ve bulaşıcı olmayan hastalıkların daha yüksek olmasına katkıda bulunan bir sağlık krizidir." ifadelerini kullandı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri