Türkiye’nin metropollerinde su hizmetleri yönetimi, plansız kentleşme, kente göç, iklim değişimi etkileri ,girdi maliyetleri, gibi birçok baskının altında hizmetlerini sürdürmektedir.Bu baskılara ilaveten ortaya çıkabilecek bazı riskler Ankara ,İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerimizde su hizmetleri yönetimini zorlayacaktır.
Metropollerde yerel seçimler ile değişen yönetimlerin su hizmetleri yönetimi anlayışında da değişiklikler olmuş, Ankara, İstanbul ve İzmir’de su bedellerinde değişen oranlarda indirim kararları alınmıştır. Su bedellerinde Ankara’da 21 Ocak 2019 tarihinden itibaren % 30 oranında , İstanbul’da 13 Mayıs 2019’dan itibaren %48’e varan oranda indirime gidilmiştir.
Bu kararlar ,son dönemde artan işsizlik, düşen hane halkı gelirlerini ve insanların su gibi yaşamsal ve talebi sürekli olan bir doğal kaynağa ulaşma hakkını gözeten kararlar olması açısından çok önemli ve anlamlıdır.
Ancak bu kararların uzun dönem sürdürülebilir olması da önemlidir. Bu uzun dönem tanımı bu kentlerde hane halkı gelirindeki mutlak artışa kadar olan dönem olarak düşünülebilir Çünkü dünyada genel kabul gören kriter bir hanenin su için ödediği bedelin hane halkı gelirinin %2,5 uğunu geçmemesidir. Bu durumda bu kriterin sağlanması için su fiyatlarındaki düşüş kadar hane halkı gelirindeki artış da önemli bir parametredir.
İstanbul ve Ankara’nın Su Gelirleri
İstanbul ve Ankara’da alınan bu kararların sürdürülebilir olmasına katkıda bulunmak için konuyu biraz irdeledik. ASKİ’nin 2018 yılı faaliyet raporunda abone sayısı 2 289 746 , kurumlar hasılatı ise 2 400 000 000 TL olarak belirtilmiştir. Su bedelinde yapılan %30 oranındaki indirimle, hane halkı gelirindeki mevcut azalma süreci dikkate alındığında bu gelirde yaklaşık bu oranda bir düşüş gerçekleşecektir. Ancak Ankara biraz şanslı olup başkentimizin su temin gideri de yaklaşık bu oranda azalmıştır. Gerede Sistemi su temin hattının açılmasıyla Ankara , Kızılırmak’tan 650 m pompajla gelen suyun büyük enerji maliyetinden şimdilik kurtulmuştur. Bu nedenle Ankara’nın su bedelindeki %30 ‘luk bu indirim ASKİ’nin bütçe dengesine önemli bir yük taşımayacaktır.
İSKİ’nin su bedelinde %48’e varan indirimi İstanbul’daki konut abonelerinin %90’ını kapsamıştır. Ayrıca suya her ay TÜFE oranında yapılan aylık güncelleme de kaldırılmıştır.
İSKİ’nin 2018 yılındaki şebeke suyu hizmetlerine ilişkin kurumlar hasılatı 4 milyar 934 milyon TL olmuştur. Su bedelinde yapılan ve % 48’e varan indirimle, bütçenin bu girdisinde önemli oranda bir düşüş gerçekleşecektir.
Sürdürülebilir Su Hizmetleri için İlave Finansman İhtiyacı Var!
İstanbul ve Ankara’nın su ihtiyaçları “komşu havzalardan su transferi” yolu ile sağlanmaktadır. Bu durum mevcut suyla kendine yeterlilik çalışmalarının arttırılması ve arıtılmış atık su kullanımının yaygınlaştırılması gibi alternatif su kaynakları yaratmayı gerekli kılmaktadır. .Ankara’da daha fazla olmak üzere her iki kentimizde de şebekelerdeki kayıp ve kaçakların azaltılması için çalışmalar yapılması gereklidir. Yine her iki kentimizde atık suyun arıtılarak yeniden kullanım oranları çok düşük olup bu konuda da yatırıma ihtiyaç vardır. Her iki kentimizin de kuraklığa ve kent taşkınlarına karşı akıllı su kenti olarak hazırlanması gereklidir. Ayrıca Ankara’ya her yıl 100 000 İstanbul’a ise yaklaşık 200 000 civarında su abonesi dahil olmaktadır.
Metropollerin su yönetimi, talepteki artış ,su kullanım bilinci, su hizmetindeki tahakkuk’un gerçekleşme oranı, enerji fiyatındaki artış ve iklim değişikliği gibi birçok faktörü dikkate alan gerçekçi- dinamik bir planlamaya ihtiyaç duyar. Bu planlama yapılırken suyun bir insan hakkı olduğu ve kamusal bir hizmet olarak verilmesi gerektiği öncelikli şart olarak kabul edilmelidir.
Kaliteli ve Sürdürülebilir Su Hizmeti Zor ama İmkansız Değil
Su hizmetlerinin kaliteli ve sürdürülebilir olması ekonomik ,ekolojik ve sosyal alanlarda dengeli bir politika izlemesi ile mümkün olur. Bunun sağlanabilmesi için gelişmeler ve karşı karşıya kalınabilecek riskler de analiz edilmelidir. Bunları yaratabilecek gelişmelerin bazılarından aşağıda söz edilmiştir.
Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu 5. Toplantısı, Tarım ve Orman Bakanlığı Bakan Yardımcısı Fatih Metin başkanlığında 28 Mayıs’ta Ankara’da toplandı ve “Türkiye’nin İlk Ulusal Su Planını “ yürürlüğe girdi .19 Temmuz daki TBMM oturumunda ise 11nci Kalkınma Planı kabul edildi.
Her iki plan da 2019-2023 dönemini kapsıyor ve su yönetiminin dikkat etmesi gereken yol haritalarını içeriyor.
Ulusal Su Planında: su temini ve kanalizasyon hizmetleri yatırım bedellerinin geri ödenmesi konusunda şu öneri yer almış
“Su ve çevresel altyapı tesislerine harcanan yatırım bedellerinin geri ödemelerinin takibini sağlayacak merkezi tek bir mekanizma oluşturulmalıdır”
19 Temmuz 2019 tarihinde TBMM’de kabu edilen 11. Kalkınma Planında yerel yönetimlerin su hizmetlerini doğrudan ilgilendiren bu konu şöyle yer almış
“698.2. İçme suyu yatırım ve hizmetlerinin sağlanmasında DSİ’nin içme suyu proje finansmanının sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulmasını teminen geri ödeme sistemi geliştirilecektir. “
Her iki Planda da sözü edilen bu geri ödeme sisteminin öncelikli adresleri, DSİ’nin Gerede Su Getrime Tüneli ve Melen Projesi gibi çok büyük su temini gibi su altyapısı projelerini gerçekleştirdiği Ankara ve İstanbul yerel yönetimleri olabilir.
Bu durum bu iki kentimizin bütçelerine ilave yükler getirecektir. Diğer taraftan İstanbul’da Belediye Meclisi’nin borçlanma ihtiyacı rakamlarında kesintiye gitmesi ve Başkan İmamoğlu’nun "İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin daha büyük borçlanmaları ihtiyacı olduğu bir kesinliktir. Belirtmek isterim ki merkezi hükümetten yani Maliye'den ve İller Bankası'ndan gelen rakamdan bile ilk 6 ayda 1 milyara yakın bir azalma olmuştur.” açıklaması İstanbul’un yakın dönemde yaşayabileceği finansman bulma zorluklarını ortaya koymaktadır.
Ankara’da ve özellikle İstanbul’da düşürülen su bedellerinin , su ve çevre sağlığı hizmetindeki kaliteyi düşürmeden ve gelecekte daha büyük artışlara zorunlu kalmadan sürdürülebilir olabilmesi için, yerel yönetimlerin merkezi idare tarafından desteklenmesi gereklidir. Ayrıca yerel yönetimlerin bu konudaki başarısı , tüm yatırım ve harcamalarındaki plansızlığın ve israfın önlenmesine, su ve kanalizasyon idarelerinin yüksek performansına ve ülkenin genel ekonomik gidişatına da doğrudan bağlıdır.
Bunların yanısıra yerel yönetimlerin stratejik eylem planı öncelikleri de uygun seçilmelidir. Ankara’nın %38 olan şebeke kayıp ve kaçaklarını azaltması su yönetiminin öncelikli hedefleri arasında olmalıdır. Bunun için ASKİ’nin ciddi bir finansmana ihtiyacı vardır.
Halen Melen ve Yeşilçay sistemi İstanbul’un yıllık su ihtiyacının yaklaşık üçte birini karşılamaktadır. Daha önce de gerçekleştiği gibi, yeni kurak bir dönemde İstanbul daha çok 185 km mesafeden daha yüksek birim maliyetle gelecek olan suyu kullanacaktır. Ayrıca Melen sistemi halen kısmi olarak tamamlanmış olup bu sistemin Melen Barajı dahil ilave yatırımlar için finansmana ihtiyacı vardır. Aksi taktirde orta vadede İstanbul’un su talebinin karşılanabilmesi zorlaşacaktır.
Kısa Değerlendirme
Nüfusu hızla artan Ankara ve İstanbul gibi metropollerimizin su yönetimleri artık bir kentin su yönetimi konseptini aşmış ve AB üyesi birçok ülkenin su yönetimi büyüklüğüne erişmiştir.
Bu nedenle de kent yöneticilerin hizmet üretme politikaları içinde öne çıkmıştır. Bu kapsamda son dönemde su hizmetlerinin toplumcu bir anlayışla verilmesi için indirilen su bedelleri, İSKİ’nin gelir bütçesinde günde yaklaşık 1 milyon $’lık ,ASKİ’nin gelir bütçesinde ise günde 350 000 $’lık azalma yaratmıştır. Gelir bütçelerindeki bu azalma ile birlikte ülke ekonomisindeki yavaşlama, kredi bulma zorlukları, enerji fiyatlarındaki sürekli artış, yerel yönetimlerin bütçesine gelecek ilave geri ödeme yükleri, yeni su yönetimlerini bekleyen riskler olarak ortaya çıkmaktadır.
Metropollerimizin su yönetimlerinin öncelikli görevi karşılanabilir bir bedel ile sürekli ve kaliteli bir su ve çevre sağlığı hizmeti temin etmek ve kent selleri riskini azaltmaktır. Bunun da öncelikli ve gerek şartı ; rasyonel- dinamik planlamalar yapılması ve uygulanmasıdır. Bu planların yapılmaması veya çeşitli nedenlerle uygulan(a)maması yakın gelecekte metropollerimizin su yönetimlerini özellikle içme ve kullanma suyu temini açısından istenmeyen kararlar almaya zorlayabilir.
Bu kararlar bu kentlerimizin bütçe dengelerini zorlayarak diğer gerekli yatırımları engelleyebilir. Kentleri pahalı deniz suyu arıtımı teknolojilerine , ambalajlı suya ve/veya çok daha pahalı şebeke suyuna mahkum edebilir. Ankara ve İstanbul’un su yönetimlerinin orta ve uzun vadede çevre duyarlılığı içinde, karşılanabilir fiyatla kaliteli su ve çevre sağlığı hizmeti verebilmesi ancak mevcut riskleri görüp önlem alabilmesi ile mümkün olacaktır.
Dursun Yıldız
İnş. Müh.
Su Politikaları Uzmanı
DSİ İçme Suyu Dairesi Bşk V.(E)
TEMA Bilim Kurulu Üyesi
Su Politikaları Derneği Bşk.