Diyarbakır'da mangal kömürü yapımında çalışan aileler, ekmek parası kazanmak için is ve dumanlı ortamda alın teri döküyor.
Geçimini mangal kömürü üretimiyle kazanan "torakçı" olarak adlandırılan işçiler, ateş karşısında verdikleri zorlu mücadeleyle meşe ağaçlarını mangal kömürüne dönüştürüyor.
MESAİ GÜNÜN İLK IŞIKLARIYLA BAŞLIYOR
Mardin'den gelerek Diyarbakır'ın Çermik ilçesinde Orman İşletme Müdürlüğünce belirlenen bölgelerde kurdukları çadırlarda aileleriyle birlikte kalan kömür işçileri, mesaiye günün ilk ışıklarıyla başlıyor.
Orman sahalarında yürütülen gençleştirme çalışmaları kapsamında kesime ayrılan meşe ağaçlarını motorlu testereyle kesen işçiler yığma işi bittikten sonra odunların üzerini ve etrafını meşe yaprağı ve toprakla kapatıyor.
ATEŞ KARŞISINDA YOĞUN DUMAN VE İS
Yığını daha sonra ateşe veren işçiler, günlerce gece ve gündüz nöbet tutarak ateş karşısında duman ve ise aldırış etmeden çalışıyor. Elleri ve yüzleri kömür karasıyla kaplanan işçilerin ateş başında verdikleri zahmetli mücadeleye eş ve çocukları da destek oluyor.
"HER YERİMİZ KÖMÜR KARASI OLUYOR"
Mardin Mazıdağı ilçesinden ailesiyle gelen 24 yaşındaki Vedat Yalancı 12 yıldır mangal kömürü üretiminde çalıştığını söyledi.
Yalancı, sabah erken saatlerden itibaren arazide çalışma yürüttüklerini, kesilen ve istiflenerek üzeri saman ve toprakla kapatılan odunları yakmaya başladıklarını belirterek, kül olmaması için de yaklaşık 15 gün başında geceli gündüzlü nöbet tuttuklarını aktardı.
"Mart ayında başlayıp, kasım ayına kadar gece gündüz demeden çalışıyoruz. Dağda çalışıyoruz, kenesi, yılanı var. Sabah erkenden kalkıp, akşama kadar çalışıyoruz. Çocuklarımızı da buraya getiriyoruz" diyen Yalancı aileden toplam 20 kişi ile bu işte çalıştıklarını söyledi.
Yalancı, her gün güneşin altında yaklaşık 8 kilogram ağırlığındaki testerelerle kesim yaptıklarını dile getirerek, "Sadece gözlerimiz görünüyor bazen. Her yerimiz kömür karası, siyah oluyor" dedi.
''SABAHTAN AKŞAMA KADAR GÜNEŞİN ALTINDAYIZ"
İşçilerden 55 yaşındaki Arif Özyılmaz da sabahtan akşama kadar çalıştıklarını, çadırlarda kaldıklarını söyledi.
Bulundukları bölgede elektrik olmadığını anlatan Özyılmaz, "Sabahtan akşama kadar güneşin altındayız. Dedemizden kalma işimiz ve yaşantımız var. Ormanda olduğumuz için pandemiden haberimiz bile yok. Televizyonumuz olmadığı için haberleri de dinleyemiyoruz. Köylüler bize haber veriyor" diye konuştu.
"Kömürün kilogramını 1 lira 80 kuruşa satıyoruz. Marketlerde 7 liraya satılıyor" ifadelerini kullanan Özyılmaz, ekmek parası için çalışmaya devam ettiklerini aktardı.
"ERKEK ÇOCUKLARININ YAPTIĞI İŞLERİ YAPIYORUZ"
Annesi, babası ve 6 kız kardeşiyle zorlu mesaiyi sürdüren 15 yaşındaki Melek Delek de çalışma koşullarının güç olduğunu ancak ailesiyle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Delek, zorlukları sorun etmediklerini aktararak, kız kardeşleri ile sabahın erken saatlerinden akşama kadar çalıştıklarını, gece de nöbet tuttuklarını kaydetti.
Ağaçların arasında bulunmanın güzel olduğunu anlatan Delek, "Ailemizden kimse corona virüs olmadı, bu bizim için avantaj. Dün annem ve babam burada olmadığı için sabaha kadar nöbet tuttuk. Erkek kardeşimiz yok, 7 kız kardeşiz. Erkek çocuklarının yaptığı işleri yapıyoruz. Akşam olunca ablamlarla çay yapıp, sohbet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Kahraman Dinişir ise ailesiyle mangal kömürü üretimi yaptığını, ateşe karşı zorlu bir mücadele verdiklerini belirtti.