Türkiye, döviz krizi ve enflasyonun oluşturduğu ekonomik çalkantılarla boğuşurken son dönemde uzmanlar ülkenin risk seviyesinin alarm verdiğini belirterek olası bir borç krizinin ülke ekonomisine büyük zararlar verebileceği görüşünü gündeme getirmeye başladı.
RİSKLER YÜKSELİYOR
Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre Türkiye’nin brüt dış borç stoku 31 Mart itibarıyla 451,2 milyar dolar, net dış borç stokunun ise 231,4 milyar dolar olarak açıkladı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, Türkiye’de vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan ‘kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku’ mayıs ayı itibariyle 182,3 milyar dolarla rekor seviyelerde seyretmeye devam etti.
Mayıs sonu itibarıyla, Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku, 2021 yıl sonuna göre yüzde 10,6 oranında artışla 134,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Kamu sektörünün kısa vadeli borcu ise 2021 yıl sonuna göre yüzde 9,5 oranında artarak 24,3 milyar dolar arttı.
KRİZ İHTİMALİ ÇOK YÜKSEK
Türkiye’nin borçlarıyla ilgili görünüm kötüleşirken iktisatçılar da borç krizlerinin yarattığı büyük risklere dikkat çekiyor. Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Türkiye’nin çok uzak olmayan bir gelecekte dış borç ödeme kriziyle karşılaşma olasılığının yüksek olduğunu belirtti.
Türkiye'nin 1 yıl içerisinde çevrilmesi gereken 182 milyar dolar kısa vadeli borcu olduğunu hatırlatan Kozanoğlu şunları söyledi; “Bunun bir kısmı ticari krediler ve yabancıların döviz mevduatları. Bunları bir yana bıraksak dahi, 2022 sonuna kadar ödenmesi gereken 49,6, 2023'te ödenmesi gereken 50,6 milyar dolar fiili borç bulunuyor. Bunun 36 milyar doları özel sektörün borcu. Cari açığın da 40 milyar dolara doğru gittiğini düşünürsek ciddi bir döviz gereksinimi var. Geçmişte bu bir şekilde fonlanabiliyordu. Ancak bugün başta ABD ve Avrupa faiz artışlarıyla dünyada hem bir ‘güvenli liman’ arayışı var hem de getiriler yükselmiş durumda. O nedenle küresel ortam uygun değil.
Türkiye'nin CDS priminin 840'a, ülkenin eurobondlarının (yurt dışına ihraç edilen döviz cinsi tahvil) faizinin ise yüzde 11 civarına yükselmesinin borç maliyetlerini artırır. O nedenle çok uzak olmayan bir gelecekte dış borç ödeme kriziyle karşılaşma olasılığı oldukça yüksek görünüyor”
TEMERRÜT RÜSKİ ARTTI
İktisatçı Dr. Cem Oyvat ise yakın vadede Türkiye'nin temerrüt riski olmadığını söyleyerek, " Yakın zamanda Türkiye'nin temerrüt riski olduğunu düşünmüyorum. Kamu sektörü ve TCMB'nin toplam dış borcunun GSYH'ye oranı 2022'in 1.çeyreğine göre yüzde 26.7. Bir karşılaştırma yaparsak 2000'lerin başında bu sayı yüzde 38'lerdeydi ve Türkiye o dönemde temerrüde gitmedi. Tabii özel sektörün dış borçlarının bir kısmını devletin üstlenmesi gibi bir risk var. Ama Türkiye'de toplam (özel+kamu) dış borcun milli gelire oranı da 2019-2020 yıllarına kıyasla daha kötü değil.
GİDEREK DAHA DA KÖTÜLEŞİYOR
Yerel para cinsinden olan borçlar (buna KKM'nin getireceği maliyeti de katabiliriz) ise bir ülkeyi temerrüde zorlamaz. Ama bu demek değil ki, borçlar Türkiye için önemli bir problem değil. Geçtiğimiz aylarda hazinenin ödeyeceği iç borç faizi anaparayı geçti. Devletin daha yüksek faiz ödemesi, kamu kaynaklarının daha büyük bölümünün rantiye kesimine aktarılması anlamına geliyor. Maalesef Türkiye'nin artan risk primi de bu durumu kötüleştiriyor. Öte taraftan Kamunun borçlarının dışında, özel sektörün de kısa vadeli dış borç stoku Mayıs 2022'de, 2021'in sona göre yüzde 10 artarak 80 milyar doların üzerine çıktı. Özel sektörün artan kısa vadeli dış borç stoku da; firmaları kur şoklarına karşı daha kırılgan hale getiriyor” dedi.