Erdoğan, "Bugün mültecilerini sınırlarını kapatan, onları döverek, vurarak geri göndermeye çalışan her Avrupa ülkesi İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni çiğnemektedir" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) açıklamalarda bulundu.
Sözlerinin başında Suriye'nin İdlib kentinde yaşanan gelişmelere değinen Erdoğan, "Bin yıldır kanlarımızla sulayarak vatan toprağımız bu topraklarda hür bir şekilde yaşayabilmemiz, ezanımızı semamızda yankılatabilmemiz için hayatını veren tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Terörle mücadelede verdiğimiz binlerce şehide Suriye'de yenileri ekleniyor" ifadesini kullandı.
"İdlib'de rejimin saldırısında hayatını kaybeden 36 askerimizin de aralarında olduğu nice canları toprağa verdik" diyen Erdoğan, "Bin yıldır olduğu gibi bugün de hiçbir şehidimizin, hiçbir gazimizin kanı boşa gitmiyor. Bu mücadeleyi hedeflediğimiz gibi sonuçlandırdığımızda büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasında önemli yol almış olacağız" diye konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarının devamında şunlar öne çıktı:
- Tabi bu tablonun anlamını kavrayabilmek için önce vatan nedir millet nedir şehit kimdir gibi soruların cevaplarını bilmek gerekiyor. Bunları öğrenmenin yolu da öyle sıradan eğitimden, kariyerden falan geçmiyor. Bunlara ancak yüreğinizde ülke ve millet sevgisi varsa, kalbiniz şehadet özlemiyle yanıyorsa, zihniniz ak ve berraksa vücudunuzun her zerresinde hissederek ulaşabilirsiniz. Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Onlar diridir fakat siz farkında değilsiniz diyen ayetlerin manasını kavrayabilmek için önce sağlam bir imana sahip olmak gerekir. Bu tablo bize ülkemizin bağımsızlığı, onuru, güvenliği için mücadele ederken can veren herkes için özellikle cephede can verenler için şehit olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmaksızın karşımıza koyuyor. Bu evlatlarımızın şehadeti konusunda kuşkusu olan önce dönüp kendi inancını, imanını sorgulasın. Şehitler tepesi boş kalmayacak sözünü anlamak için de önce bağrından çıktığınız toplumun kültürünü bilmeniz gerekir. Buradan çıkıp da şehitler tepesi boş kalacak diyen kişi bu ülkeyi düşmana teslim etme, boynuna esaret zincirini geçirme derdindedir demektir. Ben tarihimizden, atalarımızdan, şehitlerimizden ilham alarak evet şehitler tepsi boş kalmayacak dedim, diyorum diyeceğim.
'Bay Kemal’in yeri ne vatandır ne millettir'
- Değerli kardeşlerim tabi bunlar onurlu tavırlar. Fakat “Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim. ‘Şehitler ölmez vatan bölünmez’den tiksindiğim kadar” diyenlere bu onurlu laflar bir şey ifade etmiyor. Bay Kemal’in yeri ne vatandır ne millettir. Onun yeri Esed’in yanıdır. Bize tavsiye ediyor ya. Buyur sen git. Monşerlerle birlikte güzel bir yolculuğu gerçekleştirirsin. CHP Genel Başkanı'nın hezeyanlarına cevap vermek gerçekten ağırıma gidiyor. Bir yere kadar siyasetin cilvesi diyerek tahammül etmek mümkündü. Ama artık mesele doğrudan ülkemize ve milletimize kin kusmaya başladı. Meydanı yalanlara ve iftiralara bırakmamak için sizleri ve milletimi bu kişinin hezeyanlarının eziyetine maruz bırakmaktan dolayı da tekrar üzüntü duyuyorum.
- Önümüzdeki fotoğrafa baktığımızda Esed tarifsiz bir sevinçle takip ediyordur, darbeci Hafter alkışlayarak dinliyordur, terör örgütleri şükranla izliyordur, ABD'deki, Avrupa'daki, Rusya'daki bazı çevreler takdirle takip ediyordur. Her sözü ve tutumuyla karşımızdakilere destek veriyor.
'Sen niye aramıyorsun?'
- Dün de çıkmış 'O gece neredeydiniz?' diye soruyor. O gece bu ülkenin Cumhurbaşkanı görevinin başındaydı. Ertesi gün erken saatlerinde de Cumhuriyet tarihinin en yoğun telefon diplomasisiyle görevine devam ediyordu. O gece bu ülkenin Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, MİT Başkanı görevlerinin başındaydı. Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları görevlerinin başındaydı. Erinden en üst komutanına kadar TSK'nın tüm mensupları görevlerinin başındaydı. Herkes görevlerinin başındaydı. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nde kahve için televizyon izlerken, herkes canla başla çalışıyordu. Benden telefon bekliyormuş, çok merak ediyorsan Sayın Bahçeli ile Sayın Meral Hanımla, Sayın Karamollaoğlu ile aradılar, görüştüm bilgi verdim, sen de ararsın. Bu protokol anlayışına da sığmaz. Kalkıp ben mi arayacağım, sen ara, niye aramıyorsun?
'Bilgi verildi'
- Hatay Valimizden, İletişim Başkanlığı'na kadar bilgiler milletimizle paylaşılmıştır. Milletimiz başından sonuna kadar izlemiş, takip etmiştir. Bir yandan Esed'le dans eden, Türkiye'nin Suriye'de ne işi var diyen elbette Türkiye'nin çıkarlarının nerede olduğunu göremez. Türkiye, dün Çanakkale'de de emperyalistlere karşı mücadele ediyordu, bugün Suriye sınırında da mücadele ediyor. Kılıçdaroğlu, Gazi Mustafa Kemal'in Çanakkale'yi savunduğu dönemde İdlib'in de vatan toprağı olduğunu bilmiyor. Milletimiz Çanakkale'de savaşırken de, İstiklal Harbi'nde de bu zat gibi davranan müstevli destekçileri vardı. Gazi'nin ifadesiyle düşmanlarımız bizi içten yıkmaya çalışıyor. Bozguncu mikropların ajanlarını göstermek yeterlidir. Kılıçdaroğlu da bugün Türkiye'nin iç cephesine saldırıyor. Bunu da kasıtlı bir şekilde yapıyorlar. Bugün de verdiğimiz mücadelede sahada zafere yürüyeceğiz, hem de bu müstevlileri ezerek ülkemizi hedeflerine ulaştıracağız.
'Yüreğin yetiyorsa aday ol'
- Bu zatın gözünün ve gönlünün başka yerlerde olduğunu biliyoruz. Türkiye'nin bu tarihi mücadelesini fitneyle, yalanla, iftirayla lekeleme çalışan şerefsizdir, onursuzdur, alçaktır, haindir. Sürekli kendini bu ülkenin cumhurbaşkanı yerine koyarak ahkamlar kesiyor. Bu ülkenin yönetiminde sorumluluk almak istiyorsa, birilerinin öne sürerek arkadan gülerek olmaz. Malum olmak üzere 2023'te Cumhurbaşkanlığı seçimi var, çıkarsın meydana yetkiyi alabilirsen söylediklerini yapabilirsin. Ama o güne kadar bu zata düşen görev, sorumluluk sahiplerine destek vermektir. Bunu yapamıyorsa da sükut etmesine razıyız.
'Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmıyoruz'
- Suriye'deki durum, yeni acılar, yeni trajedilerle daha da kötüleşiyor. Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmıyoruz. Elbette bizim de kayıplarımız var. Yürüttüğümüz destansı mücadele ile rejimi her gün biraz daha eritiyoruz. Bizim savaşmak istemeyen bir ülke olduğumuzu son operasyonumuzla ispatladığımıza inanıyorum. Bir süre sonra rejim sadece İdlib'de değil, Suriye'nin diğer bölgelerinde kendi halkını karşısında bulmaya başlayacaktır. Biliyoruz ki rejim Dara'da, Humus'ta yaptığını şimdi İdlib'de tekrarlamaya çalışıyor. Bu defa başaramayacak.
- İdlib'deki çatışmalar sürerken bölücü terör örgütün Suriye'deki güvenli bölgelere saldırmaya başlaması, arkada büyük oyunun işaretidir. Suriye'de vermediğimiz mücadeleyi kendi topraklarımızda daha ağır bedelleri görmek için daha neyi yaşamamız gerekir? Ne ülkemizi terör örgütlerinin, eli kanlı rejimin insafına terk edeceğiz ne de mazlum Suriye halkını kendi başına bırakacağız. Türkiye'yi hedeflerine ulaştırana kadar bize durmak, dinlenmek haramdır.
'Pek çok Yunanlı ülkemizde huzur ve güven içinde yaşamıştır'
- Bize düşen bu insanların yeniden evlerine dönerek, huzur ve güven içinde yaşayabilecek iklimi vermektir. Sivilleri öldürerek, halksız bir devletin katliamından kaçanlar Türkiye'ye yöneliyorsa bu bizim vicdanımız, ahlakımızdır. 36 şehit verdiğimiz saldırının ardından sınırlarımızı açma kararı almıştık. Bu tamamen uluslararası hukuka uygundur. Bugün mültecilerini sınırlarını kapatan, onları döverek, vurarak geri göndermeye çalışan her Avrupa ülkesi İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni çiğnemektedir. Botları şişleyerek batırıyor. Yunanistan 2. Dünya Savaşı sırasında sürgünde kurduğu hükümetle varlığını devam ettirmeye çalışıyordu.
'Yunan erkek ve kız çocuklardan birisi de belki Miçotakis'in büyükbabası veya büyükannesidir'
- Nazi saldırılarından kaçarak Suriye'ye sığınan Yunanları gösteren fotoğrafı hatırlatmak istiyorum. Yemek ve kıyafet dağıtılan Yunan erkek ve kız çocuklardan birisi de belki Miçotakis'in büyükbabası veya büyükannesidir. Türkiye, Yunanistan'ın açlıkla boğuştuğu bu dönemde, gemilerle gıda yardımıyla komşusuna destek vermiştir. Pek çok Yunanlı ülkemizde huzur ve güven içinde yaşamıştır. Her türlü yolu deneyen Yunanlı bir gün bu merhamete kendilerinin de ihtiyacı olduğunu unutmamalı.
'Bizi aldatmaya kalkmayın'
- Kalkıp 350 +350 milyon euro yardım göndermeye hazırız diyor. 10 yıldır, 4 milyon mülteciyi topraklarında barındıran Türkiye'ye böyle bir destek verdiniz mi? Bugün geliyorlar, konuşacağız. Vermediler, vermiyorlar. Çünkü ikircikli davranıyorlar. Bunların tek yüzü yok. Verecekseniz verirsiniz, vermeyecekseniz vermezsiniz. Bizi aldatmaya kalkmayın. 40 milyar doları harcayan Türkiye, bir 40 milyar dolar daha harcar. Avrupa ülkeleri sorunu çözmek istiyorlarsa, Türkiye'nin Suriye'de gerçekleştirmeye çalıştığı çözüme destek vermelidir. Faşizmin ayak seslerinin daha çok duyulduğu Avrupa ülkeleri için böyle bir durum gerçek bir felaket anlamı taşıyacaktır. Böyle durumlarda Avrupa toplumları önce kendi komşularının gırtlağına sarılmaktadır. Umudumuz, AB'nin gerçekleri görmesidir.
'Beklentimiz ateşkesin sağlanması'
Erdoğan, TBMM'den ayrılırken gazetecilerin gündeme ilişkin olarak yönelttiği soruları da yanıtladı. "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağınız görüşmeden beklentiniz neler?" sorusuna Erdoğan, "Beklentimiz ateşkesin sağlanması" yanıtını verdi.