Erkan Sevinç yazdı: FUAR GÜNLERİ

Prof. Dr. Erkan Sevinç 88.İzmir Enternasyonal Fuarı'nı değerlendirdi.

88.İzmir Enternasyonal Fuarı’nın sonuna yaklaştık. Bu sene fuara Tunç Başkan’ın eli değmiş olmalı ki hem kültürel hem ticari anlamda fark yaratan etkinlikler izledik. Hemen hemen her akşam ”Kemeraltı Sokağı”nda soluklanmadan fuardan çıkmadık. Fuar’dan söz etmişken biraz nostalji yapalım,eski fuarlarda başımızdan geçen ilginç olayların bazılarından söz edelim. Tabii bunlar biraz tiraji komik öyküler..

Önce en eskisinden ta 45 yıl kadar öncesinden bir anı. Tıp’ta okuduğum yıllarda bir yandan da aktif magazin gazeteciliği yapıyorum. Cem Karaca ile iyi dostuz ya, her gece Fuar 9 Eylül kapısı girişindeki Manolya’dayız. Zeki Müren’in başını çektiği kadroda çok sayıda ünlü var. Akşam 20 sularında Cem ve orkestra arkadaşlarıyla Manolya’nın kulisine girdim. Cem program sonrası ayrıldı ,ben Zeki Müren ile röportaj yapmak için kuliste kaldım. Bir süre sonra goril gibi iki tip geldi ve ne aradığımı sordu. Herhalde petrol aramıyordum. Gazeteci olduğumu Zeki Müren ile görüşeceğimi söyledim. “Öyle mi  yaa” deyip kargo tulumba beni gazinonun dışına attılar. Kapıda polisler var. Polislere şikayet ettim tınmadılar bile. Gazetenin verdiği “hiçbir işe yaramayan” tanıtım kartını gösteriyorum bu arada. Adamlardan biri kartı alıp cart curt yırtmasın mı? Gururum incindi, gazete patronuna telefon açtım. Şöyle şöyle oldu diye. Bizim patron olayı duyunca acayip sinirlendi ve iyi görüştüğü gazino patronunu aradı. Gecenin 3'ü ve ben tekrar patronumun emriyle Manolya’nın yolunu tuttum. Konserler bitmiş,herkes dağılmış. Kapıda karşıladılar ve patronun odasına buyur ettiler. Adamcağız özür diledi ve tüm personeli sahneye dizdirerek kimlerin bunu bana yaptığını göstermemi istedi,işten atacakmış. Göstersen bir türlü göstermesen bir türlü. Garibanların ekmeğiyle oynamayı da kendime yakıştıramıyorum. Tanıyamadım beni ikiye katlayanları.

Bir başka fuar. 80 li yıllar bu kez. Avusturya pavyonuna son model ultrasonografi cihazı geliyor. Henüz Türkiye’de bir eşi yok. Firma gelip beni üniversitede buldu.Ne de olsa yurtdışında bu konunun ihtisasını yapmışız. Ara sıra pavyona uğrayıp ultrason yapmamı istiyorlar. O sıralar üniversitede cihaz yok. Eldeki cihaz arızalı,yedek parça bekliyor.”Gelirim ama cihazı fuar sonrası bir süre üniversiteye ücretsiz verirseniz”dedim.,kabul ettiler. Fuar açıldı. Ben ne zaman Avusturya pavyonuna gitsem cihazın önünde  upuzun bir kuyruk. Fuar boyunca – o yıllarda 30 gün sürüyordu- tam anlamıyla ziyaretçiler ücretsiz check-up'tan geçmiş oldu. 

Mebajans adına fuarda bir stand kurmaya karar vermiştik. Her akşam ünlüler gelip kasetlerini plaklarını imzalayacaklar ve ziyaretçilerle sohbet edeceklerdi. Stand bugünkü İsmet İnönü Kültür Merkezi’nin orada. Açılışa o güne kadar halkın arasına karışmamış Orhan Gencebay’ı ayarladık. Fuar açılışları o yıllarda Lozan Kapısı’nda halka açık yapılırdı.Tören sonrası ilk gün bedava olduğu için herkes “hurra” fuara girerdi. İnanır mısınız fuara girenlerin mübalağasız büyük kısmı bir çiftlik evi şeklinde düzenlenen bizim standın çevresinde toplandı,Gencebay’ı bekliyor. 21 civarında sanatçı geldi.Sonra ne mi oldu? Özene bezene yapılan stand yerle bir. Ezilme tehlikesi atlattığım o gece Gencebay’ı getiren aracın havaya kaldırıldığına şahit oldum.
 

Bir başka fuar. Bu kez temsilcisi olduğum Karacan Yayınları adına stand açıyoruz. Standın görsel ağırlığını Playboy dergimiz çekiyor. Neonla yapılmış derginin amblemi tavşan figürü standı süslüyor. Karacan’da sadece Playboy yok birçok dergi ve başta Aziz Nesin,Mehmet Ali Birand gibi isimlerin kaleme aldığı kitaplar var. Komşu stand dini yayınlar çıkaran bir yayınevi. Zamanın belediye başkanı Burhan Özfatura fuarı geziyor. Yanında çocuklarından biri var. Yanımızdaki standda uzun uzun durdu,bilgi alışverişinde bulundu. Stand görevlileri bir çocuk kitabı hediye ettiler. Ben hemen arkadaşlara “Şimdi bizim standa gelecek biz de bir hediye verelim”deyip bir Aziz Nesin kitabını hediye paketi yaptırdım..Ama o ne? Başkan bizi es geçiyor. Muzır bulmuş olmalı. Hediye edeceğim kitapta rahmetli Aziz ağabeyin sadece öyküleri değil taşlamaları da vardı. İşte bunlardan biri..
 

“Herşeyi biliyor bu herif
Bilmediği şey yok
Dinden,imandan tut
Yalancı dolmanın yapılışına dek
Bir kendisi var herşeyi bilen
Başka bilen yok sanıyor”

Kaynak: FUAR GÜNLERİ - ERKAN SEVİNÇ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri