Beni farkedince hemen sırt çantasından bir kitabını çıkardı ve güzel kelimelerle imzalayıp bana verdi.
Bu arada da isminin anlamını sordu.Ben kem küm ederken cevabı da söyledi, “Sevinçli anlamındadır”
Şadan Gökovalı’dan söz ediyorum.Sadece basın camiasının değil turizm dünyasının,kültür ve edebiyat çevrelerinin duayen isminden.
Tahsilimi Tıp Fakültesi’nde yaptığım için Yılmaz Özdil’ler,Mustafa Balbay’lar gibi öğrencisi olamadım ama fırsat bulduğum her an onun konferanslarına gittim.
Çeşitli ortamlarda defalarca söyleşi fırsatını buldum.Ondan çok şey öğrendim çok şey. O kendini “uzak taşranın cahil delikanlısı” olarak tanımlasa da, 80 yıllık ömrüne onca iş sığdırmış bir derya.
Şair, yazar, gazeteci, turist rehberi, radyo tv programcısı, mitolog, araştırmacı, tarihçi,eğitimci ve akademisyen.
İsminin önüne eklenen bunca sıfatın ardında öğrenmeye ve öğrendiklerini paylaşmaya olan tutkusu yatıyor.
“Ben her şeyden önce öğrenmeyi sevdim” diyen Gökovalı 15 Mart 1939'da Muğla Gökova'da "Muhtar Mehmet'in Oğlu" olarak dünyaya geliyor.
Ula İlkokulunu, Muğla Ortaokulunu -o zamanlar Muğla'da lise olmadığı için- Aydın Ticaret Lisesini bitirdi.
Bu okulda, Müdür Nazif Sövmen, edebiyat öğretmeni Suzan Sunguroğlu ve İngilizce öğretmeni Türkan Danışman'ın, kişiliğinin gelişmesinde büyük etkisi oldu. Şiir okuma yarışmasında birinci seçildi.
O zamanlar Aydın'da üniversite ne gezer? Babasının uygun görmesiyle İzmir'e geldi, Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’nda (YETO) okumaya, 1 Şubat 1959'da Ege Ekspres Gazetesi’nde muhabir olarak çalışmaya başladı.
1961'de "Sarı Basın Kartı" aldı, aynı yıl İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’na seçildi.1962'de İktisadi Ticari İlimler Akademisi (İTİA)’nden mezun oldu.
Ege Ekspres'te yönettiği "Gençlerle Başbaşa" sayfası ile birçok şair ve öykücü gün ışığına çıktı.1964-65 yıllarında ilk şiir kitapları yayınlandı.
1964 sonlarında gazetede tefrika edilen "İzmir'in Asırlıkları" konulu seri röportajı ile İzmir'de "Yılın Gazetecisi" seçildi.
TRT'nin İzmir'de açtığı, Turgut Özakman, Sevgi Soysal, Nurten Görün, Göksel Ziylan, Nihat Uytun, Doğan Kasaroğlu, Nizamettin Payzın gibi meslek öncülerinin ders verdiği yapımcı kursunu birincilikle bitirerek, 1965'da TRT İzmir Radyosu’nda göreve başladı. Sonra Eğitim Yayınları Müdürü oldu, sayısız program ve belgesele imza attı.
1973'te ABD'de düzenlenen "International Broadcast Seminar"(Uluslararası Yayın Semineri)ini izleyip bitirerek üniversite üstü yayıncı sertifikası aldı.
TRT radyolarında yayınlanan "Bahara Bakış", "İzmir'in Batısında Bir Gezi" ve "Olmayaydı Dilimiz, Nice Olurdu Halimiz" programlarıyla 1975 yılı "Türk Dil Kurumu Radyo-TV Dil Ödülü"nü kazandı.
Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nın İzmir'de düzenlediği kursu birincilikle bitirerek "Profesyonel Ülkesel Turist Rehberi" unvan ve kokartı aldı. İzmir'de kültür turlarını başlatan rehber oldu.
1980'de Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’ ’nda öğretim görevlisi ve Müdür Yardımcısı olarak hizmete başladı.
Sonraki yıllarda EÜ Çeşme Turizm Yüksekokulu, Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi ile Yaşar üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı.
Sayısını bilemediğim kadar çok kitabı ve ödülü var. Doğduğu Gökova beldesinde bir caddeye, Akyaka beldesinde bir sokağa adı verildi. "Türkiye'de ezbere en çok şiir bilen kişi" olarak belirlenen Gökovalı’nın adı
Muğla’da Açıkhava Tiyatrosu ve Kültürevi’nde de yaşıyor. Hayatı boyunca biriktirdiği pek çok fotoğrafı, belgeyi ve kitabı bu kültür evine bağışlamış Şadan Gökovalı.
Cevat Şakir Kabaağaçlı namı diğer Halikarnas Balıkçısı ve Azra Erhat’ın manevi oğlu.Bu unutulmaz iki ismin vasiyetinde ondan bahsediliyor. “Şadan Gökovalı’ya arkadaşım, oğlum desem azdır.
Çünkü mevcut insanlar arasında beni temadi ettirecek, daha doğrusu temadi ettirmeye en müsait insan odur.
Ölsem, ölüm bana galebe çalmamış olacak. Çünkü Şadan var’’ (Halikarnas Balıkçısı, 18 Haziran 1973) “Ben Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Azra Erhat. Anamdan babamdan çok şey aldım.
Fakat mayam Atatürk’tür. Her birini canımdan çok sevdiğim Türk gençleri arasından şu üçünü kendime evlat seçtim: Cengiz Bektaş, Şadan Gökovalı, Ayça Abakan” ( Azra Erhat, 6 Eylül 1982)
Şadan Gökovalı da.genlerinden gelen hafıza inanılmaz.Babası Gökova’nın efsanevi muhtarı Mehmet Gökovalı. Muhtar Mehmet deyip geçmeyin.Gökovayı Gökova yapan isimlerden.
Hani Marmaris’e giderken bir ağaçlı yol var ya o Muhtar Mehmet’in eseri.Okaliptus ağaçlarını vakti zamanında o ekmiş.
Tohumları da yurt dışından Cevat Şakir getirtmiş.Cevat Şakir ile tanışma öyküsünü şöyle anlatıyor Şadan Gökovalı.
“Halikarnas Balıkçısı’nın hayatına girmem son derece kolay oldu. “Merhaba, ben Şadan Gökovalı, senin Gökova’ndan” dedim. “Öyle mi” dedi. Çabucak ısındık birbirimize. O, çeşitli dillerdeki kitap ve makalelerini daktilo edecek birini arıyordu.
“Benden uygunu bulunamaz” deyip kaptım bu işi. Öldüğü 1973 yılına dek hemen tüm makale, öykü ve romanlarını ben daktilo ettim. Doğal olarak, bu yazıların orijinalleri bendedir.
Balıkçı ile söyleşide zayıf kalmamak, bir anlamda Anadolu’yu daha iyi tanımak için ‘Profesyonel Ülkesel Turist Rehberi’ oldum.
O gün bugündür, tanınmayan yerin sevilemeyeceğini, sevilmeyen yerin vatan olamayacağını düşünürüm”
Ali Murat Günay tarafından hazırlanan “Ben Kitaplarımla Yaşadım “belgeselini you tube’dan mutlaka seyretmenizi öneriyorum.
O kadar çok insana dokunmuş ve dokunmaya devam eden Şadan ağabey’e Atatürkiye sevginle bin yaşa diyorum ve ekliyorum.
Sevinçli olmaya çalışacağız ve olacağız.