İzmir’de roman mahallesi meşhur Tepecik semtinde (yeni ismiyle Yenişehir) .Özellikle hıdrellez akşamları mutlaka giderim oralara.O kadar dert tasa içinde eğlenen insanları gördükçe yaşamıma yaşam katılır.
CHP Parti Meclisi geçtiğimizz hafta sonu 12 saat süren toplantı sonunda büyükşehir ve ikisi hariç izmir’deki adaylarını toz duman arasında belirledi.Geçen yerel seçimlerde merkez yönetim kurulundan çıkan isimlere Aziz Kocaoğlu itiraz etmiş ve listeler yeniden şekillenmişti Bu kez öyle olmadı.Niye olmadı? Kılıçdaroğlu daha önceki deneyiminden yola çıkarak büyükşehire aday adayı olan güçlü isimlerin listelerinden ortaya karışık bir liste yaptı da ondan.İzmir yine dizayn edildi bir yerde.Adaylara bakıldığında Tuncay Özkan başta Çiğli adayı Utku Gümrükçü olmak üzere kendi adamlarına yer bulmuş ve dizaynda ön planda.Aziz Kocaoğlu başta Konak adayı Abdül Batür olmak üzere birkaç adamına yer bulmuş.Tunç Soyer başta Urla adayı Burak Oğuz olmak üzere adamlarına yer bulmuş.Son parti meclisi toplantısında da daha önce belirlenemeyen Buca ve Bayraklı adayları ile İzmir listesi kesinleşmiş olacak.
Artık yeni büyükşehir belediye başkanı gözüyle bakabileceğimiz Seferihisar’ı marka yapan Tunç Soyer Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki isimdi zaten.Niye daha önce açıklamadı ve kısır tartışmaların içine soktu anlaşılmaz. Mevcut başkan Aziz Kocaoğlu’na “2019 yerel seçimlerinde aday değilim”dediğinde inanmamıştım. Onun tekrar başkan olacağı yönündeki iddiam Kocaoğlu’nun kenti dizayndan vazgeçmeyeceği düşüncesi nedeniyleydi.Son anda zaten tekrar resmen aday adayı olduğunu açıkladı. Ama artık iş işten geçmişti.
Tunç Soyer İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ni ardından Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni iyi dereceyle bitirdi.Biri İsviçre Webster Kolej’de “Uluslararası İlişkiler” diğeri Dokuz Eylül Üniversitesi’nde “Avrupa Birliği” alanlarında olmak iki yüksek lisans yaptı.Üniversite yıllarında Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oyuncu ve yönetmen asistanı, Türk Haberler Ajansı’nda da muhabir olarak çalıştı.Aynı yıllarda İngela Bendt ve James Downing’in mülteci kamplarında Filistin’li kadınların dramını anlatan “Geri Döneceğiz” isimli kitabını Türkçe ‘ye çevirdi.
Eğitimini tamamladıktan sonra turizm sektöründe çalışmaya başladı. Beş yıl boyunca turizm sektöründe görev aldı ve sektörün önde gelen tesislerinde genel müdürlük yaptı. 1991 yılında Seferihisar’da bir tatil köyü kurarak dokuz yıl boyunca yönetti.
2003 yılında Avrupa Birliği’nden İzmir’e temin edilebilecek mali kaynaklar konusunda hazırladığı raporunu dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’ya sundu ve teklifini kabul ederek Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı olarak çalışmaya başladı.2004-2006 yılları arasında İzmir Ticaret Odası’nda Dış İlişkiler Müdürlüğü ve Genel Sekreter Yardımcılığı yaptı.2006 yılında Dışişleri Bakanlığı tarafından EXPO 2015 İzmir Yönlendirme Kurulu ve Yürütme Komitesi Genel Sekreterliği görevi verildi.
2009 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nden Seferihisar Belediye Başkanı seçildiğinin ilk yılında uluslararası yerel kalkınma modeli Cittaslow (Sakin Şehir) hareketini Türkiye’ye taşıdı ve ülkeye yayılmasını sağladı.2013 yılında merkezi İtalya’da bulunan Cittaslow Birliğinin Genel Başkan Yardımcılığı’na getirildi.Mayıs 2014’te Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği (SODEM) Yönetim Kurulu Başkanı oldu. 2000 yılların başında Expo Yürütme Kurulu Genel Sekreterliği’ni üstlendiği dönem İzmir’e oy verecek delegelere kenti iyi anlatmak için varını yoğunu ortaya koyduğunu kimse unutmuyor.İki dönemdir Seferihisar’da yaptıkları da ortada Uyguladığı tarım politikası, çocuk belediyeciliği, sosyal ve kültürel çalışmalar çok takdir ediliyor.
Soyer “Aklımıza gelen tüm meselelerin çözümü yerelde. Çünkü sadece yerelde ürettiğimiz çözümler insanların tenine dokunuyor, gerçekten derdine derman oluyor. Yerelde ortaya çok başarılı hikayeler koymak zorundayız. Burada da yol gösteren şey “sosyal demokrasi” aslında. Sosyal demokrasinin değerleriyle digital teknolojiyi buluşturmamız lazım. Buradan bir vizyon çıkartmamız lazım. Bu vizyonla katılımcılık, şeffaflık hepsi başka bir anlam ve başka bir hürriyet kazanacak. Dünyayı ıskalamamak lazım.Sosyal demokrasinin evet enstrümanlarını geliştirmekten bahsettik bunun hedefi arka sıradakilere yönelmektir. Daha çok onların taleplerine, daha çok onların beklentilerine karşılamaya yönelmektir. Arka sıradakiler sosyal demokrasinin önceliği olmak zorundadır”diyor.
Soyer’in seçim sloganlarının başında “Aşkla İzmir” var.
“İzmir benim için “aşk”. İzmir’e aşığım. İzmir hakikaten aşkla sevilecek bir şehir. Aşkla seviyorum. İzmir olağanüstü bir mucize. Konumuyla, iklimiyle, deniziyle, insanıyla, kültürüyle, tarihiyle her şeyiyle .Gerçekten liman kenti olmanın getirdiği bir şey. Bir arada yaşama kültürü getiriyor. Farklılıklara tahammül. Farklı kültürlere, farklı dillere, farklı dinlere tolerans, onlarla bir arada büyümenin mümkün olduğunu kavramak. O nedenle İzmir kim olursa olsun hemen kucaklar, sarar sarmalar içine alır, bu böyle bir şey. O yüzden İzmirlilik diye bir şey var. Yüzlerce yıl geriye giden çok köklü bir kültür. Adeta bir sosyal gen bence.İzmir bir gelecek inşa edecekse genlerinden beslenmek zorunda. İzmir’le ilgili hayallerimin başında tekrar Doğu Akdeniz’in incisi olması geliyor. Bu başlı başına büyük değişim ve köklerinden beslenen yepyeni bir adım demektir. İzmir’in kabuğunu kırıp tekrar Doğu Akdeniz’de boy göstermesi lazım”derken öyle heyecanlı ki kentin müstakbel büyükşehir belediye başkanı…