Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, büyükelçilerle iftar programına katıldı. Erdoğan, burada açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye olarak vatandaşlarımıza birinci sınıf sağlık hizmeti sağlarken dost ve kardeşlerimizin salgınla mücadelelerine destek oluyoruz. 160 ülkeye tıbbi malzeme desteğinde bulunduk. 19 ülkeye 6,3 milyon doz aşı hibesi yaptık. 11 Afrika ülkesine içinde yerli aşımız TURKOVAC'ın da olduğu aşı hibe ettik. Afrikalı, Asyalı, Amerikalı, Avrupalı olmadan önce bizler biraz insanız. Birbirimize karşı yükümlülüklerimiz artıyor. Yaşanan her hadise bize tüm insanlığın aynı gemide olduğunu tekrar hatırlatıyor.
Ukrayna krizinde yaşananlar ülkemizin barışı, insanı ve insan hayatını merkeze alan girişimci dış politikasının en son örneğidir. Çatışmalara son verebilmek adına yoğun diplomatik gayret sergiledik. Tarafları yüz yüze müzakereleri sürdürmeleri amacıyla İstanbul'da misafir ettik. Taraflar somut ilerlemeler kaydetti. Bucha'dan gelen görüntüler çabalarımıza gölge düşürdü. Taraflar arasında çevrimiçi görüşmeler devam ediyor. Her iki tarafın da güven duyduğu ülke olarak biz çabalarımızı sürdürüyoruz. Her iki taraf İstanbul'daki görüşmeleri ilerletmekten yana olduklarını belirtiyor. Zelenskiy ve Putin ile düzenli telefon görüşmeleri gerçekleştiriyorum. İki lideri Türkiye'de buluşturma arzumu her fırsatta dikkatlerine getiriyorum. Dünyamız büyük bir belirsizliğe doğru sürükleniyor. Bizim kültürümüzde hayırlı işlerde acele edilmesi gerektiğine inanılır. İki komşumuz arasında önce ateşkesin ardından da kalıcı barışın tesisi, insanlık adına yapılan en hayırlı işlerden biri olacaktır. Diyalog yoluyla barışçı bir çözüm bulunacağına gönülden inanıyorum. Ukrayna savaşı adil bir dünya düzeni kurma arayışımızın ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha gösterdi. Türkiye 70 yılı aşkın süredir NATO içinde gereken dayanışmayı göstermiştir. Mesnetsiz iddiaların aksine Ukrayna bağlamındaki son gelişmeler NATO içinde Türkiye'nin önemini açıkça ortaya koymuştur. AB tam üyelik talebimizi esas alan somut perspektifler geliştirilmelidir.
"SURİYELİ KARDEŞLERİMİZİN GERİ DÖNÜŞLERİ İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ"
Avrupa Birliği üyeleri Türkiye'nin stratejik hedefi olmayı sürdürmektedir. Ukrayna'daki savaş Türkiye'nin önemini ortaya koydu. Ukrayna krizi devam ederken dünyanın dört bir yanında süren insani dramları göz ardı edemeyiz. Milyonlarca masum insan bir ramazan ayını daha buruk geçiriyor. Türkiye 5 milyon yerlerinden edilmiş kişiye geçici ev sahipliği yapmaktadır. Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Terörü tehdit olmaktan çıkaracağız. Operasyonlar devam edecek.
Mescid-i Aksa'da yapılanları gördük. Bu bizler için gerçekten üzüntü kaynağıdır. Bunu yaşamak asla istemiyoruz. Bu konuda sayın Cumhurbaşkanı ile bunları Türkiye ziyaretimde konuşmuştum. Yakın çevremizde bir barış ve istikrar kuşağının oluşmasına katkı sunacak her türlü normalleşme adımını destekliyoruz. Dün Filistin devlet başkanı Mahmud Abbas ve sayın Guterres ile telefon görüşmesi gerçekleştirdim."
1 AY ÖNCE "GÖNDERMEYECEĞİZ" DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin Suriyelileri göndereceğiz çıkışının ardından açıklamalarda bulunmuş ve muhalefete yüklenerek, "Biz göndermeyeceğiz" demişti.
Erdoğan, geçtiğimiz ay, Suriyeliler hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:
"Muhalefet, seçimi kazanırsak Suriyelileri göndereceğiz diyor. Biz göndermeyeceğiz. Ensarın ne olduğunu biliyoruz"
Kamuoyu araştırmalarının hemen hemen tamamında, seçmenin öncelikli talepleri arasında yer alan başta Suriye ve dünyanın birçok yerinden Türkiye'ye giriş yapmış kayıtdışı göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmelerine yönelik isteklerine karşı ilk kez olumlu ve somut ifadeler kullanan Erdoğan'ın bu sözleri, seçim öncesinde giderek eriyen oylarını geri kazanabilmek adına yapılmış bir hamle olarak yorumlandı.