Ankara'da polis eşi tarafından başından vurularak ağır yaralanan Sevginur Aktaş, yoğun bakımdaki yaşam savaşını kazandı. Tekerlekli sandalyede hastaneden taburcu olan Aktaş, olayın ardından tutuklanan eşinin kendisi için intihar ettiği yönündeki iddiaları yalanlayarak, "Zorla alıkoydu, 'Bizde boşanma yoktur' diyerek vuruldum." dedi.
Keçiören ilçesinde geçen yıl 13 Eylül'de meydana gelen olayda Keçiören ve Eğitim Araştırrma Hastanesinde anestezi teknikeri olarak çalışan Sevginur ile polis eşi Müslüm Aktaş'ın (27) evinde silah sesi duyan komşuları, polise haber verdi. Ekipler, Sevginur Aktaş'ı silahla başından vurularak yaralanmış halde buldu.
İNTİHAR ETTİĞİNİ ÖNE SÜRDÜ
Ağır yaralı olan Sevginur Aktaş, Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Eşinin intihar ettiğini öne süren Müslüm Aktaş ise gözaltına alınıp, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
TEKERLEKLİ SANDALYE İLE TABURCU OLDU
Sevginur Aktaş, yoğun bakımda yaklaşık 2 ay süren yaşam savaşını kazandı. Servise alındıktan sonra polise verdiği ilk ifadesinde intihar etmediğini söyleyen genç kadın, ailesinin yanına gitmek istediği için tartıştığı eşinin kendisini vurduğunu ileri sürdü. Hastanedeki tedavisi tamamlanan; ancak başından vurulması nedeniyle beyninin hasar görmesi sonucu yürüyemeyen, görme sorunu yaşayan Sevginur Aktaş, tekerlekli sandalye ile taburcu oldu.
"BİZDE BOŞANMA YOKTUR DEYİP ACIMADAN VURDU"
Balayından döndükten sonra eşinin ailesine el öpmeye gittiklerini belirten Sevginur Aktaş, sonra Kırıkkale'deki kendi ailesine de el öpmeye gitmek istemesi nedeniyle tartışma çıktığını söyledi. Aktaş, "Kırıkkale'deki ailemin yanına el öpmeye gitmek istediğim için tartışma çıktı. Zorla alıkoydu ve sonra da acımadan vurdu. 'Bizde boşanma yoktur' diyerek vuruldum. 'Bir kurşun sana bir kurşun bana' dedi vururken. Asla intiharı kabul etmiyorum. Hem psikolojik hem fiziksel şiddete uğradım. Kafamdan vuruldum. Beni kanlar içerisinde battaniyeye sarmışlar ambulansa koyup göndermişler. Ben tek başıma yaşam mücadelesi verdim. Çok ağır bir tedavi alıyorum. 22 senedir içmediğim ilacı 5 aydır içiyorum. Ayakta durmakta zorlanıyorum" dedi.
"İNTİHAR ADI ALTINDA VAHŞİCE ÖLDÜRÜLEN TÜM KADINLAR ADINA KONUŞUYORUM"
Olay öncesinde hastanede koronavirüsle mücadele ettiğini anlatan Sevginur Aktaş, "Kovidli hastalara bakıyordum. İncecik bir damardan 10 tüp kan alıyordum. Bana bunu yapamaz. Sırf 'mesleğim riske girmesin' diye intihar yalanını uydurdu. İşime gitmek çalışmak istiyorum. Bir kadın olarak kimseye muhtaç olmadan ayakta kalayım, kimseye muhtaç olmadan yaşamak için uğraştım, bir zalimin kurşununa gitmek istemedim. Sadece Sevginur olarak değil, intihar adı altında vahşice öldürülen bütün kadınların adına konuşuyorum. Adaletin de yerini bulmasını istiyorum. Yaşadığım sürece hakkımı savunacağım. Şükürler olsun ben yaşıyorum, adaletin yerini bulmasını istiyorum. Yarın öbür gün dışarı çıktığında bana bir şey yapmayacağının garantisini kim verebilir?" diye konuştu.
"KIZIM HER GÜN ACI ÇEKİYOR"
Baba Neşet Ayçiçek, kızının çok acılar çektiğini ve hayatta kalmasının bir mucize olduğunu belirterek, "İlk müdahalede doktorların 'yüzde 2 yaşama şansı var' dediği durumdan bu hallere getirdik kızımızı. Ama o günden beri hastanelerden çıkamıyoruz. Her gün acı çekiyor. Bir insanı bir odaya hapsederseniz de her gün işkence yaparsanız ya her gün o acıları yaşıyor. Benim kızım intihar edecek bir kız değil. Çünkü hayatta intihar etmesi için en ufak bir sebep yok. Hayatı seven, yaşamayı seven bir çocuk. Nişanlılık sürecinde bir takım ters giden olaylara şahit oldum. Olayı bozmaya çalıştım; ama mani olamadım bu evliliğe. Çocuk aşırı kıskanç. İlk evlendiğimde çocuğum olmadı. 7-8 yıl doktorlarda uğraşarak kızımı buldum. Kızımın yanından bugüne kadar ayrılmadım; o benim gözbebeğim, ilk aşkım her şeyden çok seviyorum onu. Ankara'ya atandı Kırıkkale'deki evimi kapattım peşinden geldim. İşine bile ben götürüyordum. Otobüse bile bindirmeye kıyamıyordum. Bu davanın sonuna kadar peşindeyim. Müslüm Aktaş kızımı da bizi de mahvetti. Hakkımızı arıyoruz. Allah'a şükür kızım hayata geri döndü başına geleni anlattı. Şu an tekerlekli sandalyede, bacakları zor tutuyor" dedi.
"AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET ESTİYORUZ"
Sevginur Aktaş'ın Avukatı Arzu Gül ise olay günü müvekkiline önce psikolojik ve fiziksel şiddet uygulandığını daha sonra da öldürme kastıyla ateş edildiğini ileri sürdü. Avukat Gül, "En acı olanı da şu; hiçbir pişmanlık duymuyor. 112'yi dahi aramıyor. Komşuları silah sesiyle beraber kapıya dayanıyorlar. Kendisi bu esnada ellerini yıkıyor bunu kendisi de beyan ediyor. Komşuları ambulansa bindiriyorlar. 'Kasten öldürmeye teşebbüsten' ağırlaştırılmış hapis cezası istiyoruz. Telefonunu o gün zorla elinden alıyor, burada yağma suçu oluşuyor, hürriyeti tahdit var, daha öncesinden devam eden bir takım olaylar var. Biz bu konularda savcılığa gerekli dilekçelerimizi verdik. Yakın zamanda davanın açılacağını düşünüyoruz" diye konuştu.