Esra Erol, yaptığı televizyon programında Melek A.'nın kayıp kızının Hasibe N. B., olduğunu iddia etti. Söz konusu durumdan rahatsız olan Hasibe N. B., Esra Erol'un kendisine ait kişisel fotoğraflarını kamuoyuyla paylaştığını ve kendisini sürekli rahatsız ettiğini öne sürerek şikayetçi oldu.
Yapılan soruşturmanın ardından Esra Erol hakkında “Özel Hayata İlişkin Görüntü ve Sesleri İfşa Etmek” suçlamasıyla 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya sanık Esra Erol katıldı.
'Sürekli arayıp rahatsız etmedim'
Sanık Esra Erol, savunmasında suçlamayı kabul etmediğini belirterek “Aileler, Adana Meydan Doğum Evi'nde çocuklarının öldüğünü ifade ediyorlardı. Melek A., aynı hastanede doğum yapmış ve kendisine çocuğunun öldüğü söylenmişti. Yıllar sonra çocuğunun yaşadığını ve nerede olduğunu bilmediğini öğrenen Melek A., programıma katıldı. Hasibe N.B'nin yakınları da programı arayarak onun yasa dışı evlatlık bir çocuk olduğunu ifade ettiler. Bu ihbarları dile getirdiğimizde Hasibe N.B'nin ailesi DNA testi yaptırmayı kabul etti. Sürekli arayıp rahatsız ettiğim doğru değildir. Program yaklaşık 3 saat sürmektedir, programda sayısız konu işlemekteyiz. Suçlamayı kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum” dedi.
Mahkeme, duruşmayı 14 Ocak 2020 gününe erteledi.
Erol'un koruması basın mensuplarını tehdit etti
Duruşmayı takip etmek için adliyede bulunan gazetecileri Esra Erol'un koruması tehdit etti. Dosyada gizlilik kararı bulunmamasına rağmen duruşma salonunda bulunan gazeteciyi dışarı çıkartan koruma, “Duruşma salonuna girerseniz farklı muamele görürsünüz” dedi.
Fotoğrafının çekilmesini istemeyen sanık Esra Erol için adliye özel güvenliği seferber oldu. Güvenlik amiri duruşma süresi boyunca salon önündeki ekibi sık sık kontrol etti. Güvenlik ekipleri, fotoğrafı çekilmemesi için sanık Erol'u salonun arka kapısından çıkardı.
'Özel yaşama müdahale basın özgürlüğü değildir'
İddianameyi hazırlayan savcı, “Özel hayata ilişkin fotoğraf ve makalelerin kamu menfaatine katkıda bulunması gerekir. Söz konusu olayda şikayetçinin tanınan bir kişi olmaması, herhangi bir resmi görevi olmaması ve fotoğraflarının özel hayatı ile ilgili olması nedeniyle kamusal bir menfaate katkı sağlamadığı açıktır. Sadece belli bir izleyici kitlesinin merakını tatmin etmek amacıyla kamuya mal olmadığı da anlaşılan şikayetçinin özel yaşamına ait söz konusu fotoğrafların rızası dışında yayınlanmasında kamusal menfaat olmadığından, bu olay bilgi edinme ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Mahremiyet ihlal edilmiştir” ifadelerini kullandı.