Fâtih’te altı sene oturdum. İki yılı, Okumuş Adam Sokak’taydı. Geçtiğimiz günlerde vefat eden hadis âlimi Mehmed Emin Saraç’ın oturduğu sokak. Allah rahmet eylesin, kıymetli bir âlimdi. Belki sokakta karşılaştım ama tanışmak kısmet olmadı.
Mezkûr sokakta otururken dikkatimi çekmişti. Belli bir yaşın üzerindekiler, kalabalığa, trafiğe, keşmekeşe rağmen yerlerinden ayrılmıyorlardı. Camlardan çöp atan Siirtliler bile kararlarını bozmadı. Emin Hoca da bunlardan biriydi.
Birgün sokağın başındaki marketten çıkınca bir elinde baston bir elinde poşet iki büklüm olmuş ak sakallı bir ihtiyar gördük. Hemen çocuklara poşetleri almalarını söyledim. Çok duygulandı. Bastonunu havaya kaldırıp yarım dâire çizer gibi yaptı ve şöyle dedi:
“Allah, bizi, bu Fâtih arsasından ayırmasın!”
Şartlarım izin verseydi hayâtımı, o arsada sürdürmek isterdim. İsterdim de acaba çocuklarım ister miydi? Öyle ya ömrünü Fâtih’e adamış, Fâtih’te âile kurmuş olanların bile çocukları gidiyorsa ve Fâtih’teki yaşam tarzları değişiyorsa benim çocuklarım niye istesin ki?
Saraç Hoca’nın vefâtı üzerine çocuklarının kim olduğunu, ne iş yaptıklarını öğrendim. Biri, bir medya grubuyla bağlantılı iş adamıymış. Fâtih’te ikâmet edip etmediklerini bilmiyorum ama değişen hayatların buna izin verdiğini zannetmiyorum. O çocuklar Fâtih’te büyürken evlerine sâdece Milli Gazete veya buna benzer gazeteler giriyordu. Bu gazetelerin, şimdi yönettikleri yerlerle alâkası yok. Sâdık Albayrak’ın çocukları, böyle meselâ. Enver Ören’in oğlu, böyle meselâ. Sâdık Albayrak, Milli Gazete ile büyüyen çocuklarının Sabah gazetesini yönetmesinden gurur duyuyor. Mücahit Ören, mütedeyyin eşinden ayrıldı; başında olduğu cemaatin hanımlarına hiç benzemeyen biriyle evlendi. Cemaati, bunda bir hikmet arıyor. Fâtih Çıtlak, ATV’de program yapıp İslâm’ı anlatıyor.
Fâtih’in büyükleri, Fâtih arsasından ayrılmadılar ama çocukları ayrıldı. Bedenen kalanlar bile rûhen ayrıldılar.
Fâtih-Harbiye aklıma geldi. Peyami Safa, romantikti. Neriman’ı, Fâtih’e döndürmüştü. Oysa Fâtih arsasında kalan büyükler bir bir göçerken geride kalanlar, kapitalizmin çarklarında un ufak olmaya devam ediyorlar.
…….
BAKAN KOCA’YA SORULARIM VAR
Mehmed Emin Saraç’ın Fâtih Câmii’nden kaldırılan cenâzesi, maalesef çok kalabalıktı. Maalesef diyorum, çünkü 18 Kasım 2020 târihli ve 19161 sayılı İçişleri Bakanlığı genelgesiyle cenâze namazlarının en fazla 30 kişiyle kılınması kuralı getirildiğini hepimiz biliyoruz. Eğer Saraç Hoca’ya sağlığında sorulmuş olsaydı bir hadis âlimi olarak bu kalabalığın olmamasını vasiyet ederdi diye düşünüyorum.
Her gün sosyal mesâfe hatırlatması yapan Sağlık Bakanı Fahreddin Koca da cenâze namazındaydı. Bugüne kadar sosyal mesâfeye ve maskeye dikkat etmeyen insanlara, “Koskoca bakan, uyarmaktan yoruldu. Utanmıyor musunuz?” diye kızıyor; başından beri nasıl gayret sarf ettiği konusunda hakkını teslim ediyordum. Artık vazgeçtim. Neme lâzım, dayak mayak yerim. Milletin canı burnunda zâten. Bir de maske takınca canı çıkıyor.
Buradan Fahreddin Koca’ya sormak istiyorum:
İmam-ı Âzam’ın bal kıssasını bildiğinizden eminim. Sizce halk, AK Parti kongrelerine ve kalabalık cenâzelere hem sessiz kalan hem de katılan sağlık bakanını, artık dinler mi?
Halkı geçtim, canlarını ortaya koyan sağlık çalışanlarına bunu nasıl açıklayacaksınız? Nasıl helâlleşeceksiniz?
Cenâzesine katıldığınız Mehmet Emin Saraç’ın koronadan vefat ettiği, aşağıda olduğu gibi basında yer aldı. Fakat resmî açıklama yapılmadı. Doğrusu nedir?
“Ülkemizin önde gelen ilim adamlarından olan Hadis Âlimi Muhammed Emin Saraç Hoca hayâtını kaybetti. Emin Saraç, uzun yıllardır talebe yetiştiriyordu. Bir süre önce koronavirüs ile enfekte olan Saraç, durumunun ağırlaşması üzerine hastaneye kaldırılmıştı.” (20.2.2021-Sabah)