Devletin asli görevlerinden en önemlisinin adaletin tesis edilmesi ve kuvvetin değil, hakkın ve haklılığın üstün tutulduğu bir adalet sisteminin hayata geçirilmesi olduğunu söyleyen Erbakan, konuşmasına şöyle devam etti:
Bugün Türkiye'mizde adalet sistemine baktığımızda adalet mekanizmasının Türkiye'de can çekiştiğini görüyoruz.
Adaletin karaborsaya düştüğünü görüyorum.
Bizler yakinen biliyoruz ki bugün Ankara'da adli mercilerde dosya takibi yaparak milyonlar kazanan hukuk büroları kurulmuş.
Bugün artık hukuku iyi bilen değil, ilişkileri iyi olan avukatların revaçta olduğu bir döneme geçilmiş.
Hak, hukuk pazara düşmüş, hukuka güven kalmamış, adalet kara borsaya düşmüş. Sadece adalet mekanizmasında değil. Devlette, belediyelerde, bürokraside adalet kalmamış.
Adam kayırma ve torpil had safhada, ehliyet ve liyakat bunlar geçer akçe değil. Dört tane kriter var geçerli olan.
Akrabalık, hemşerilik, yandaşlık ve torpil. Adalet yoksa kardeşlik olmaz. Adalet yoksa yaşanabilir bir Türkiye olmaz, adalet yoksa devlet olmaz.
FİRAVUNLARIN PİRAMİTLERİNE TAŞ TAŞIYAN KÖLELERDEN FARKIMIZ KALMADI
Ekonomik değerlendirmelerde de bulunan Erbakan, 16 senede hükümetin borcunun 5 misli, özel sektörün 25 misli, vatandaşların bankalara olan borcunun ise 80 misli arttığını ve hepsinin toplam borcunun 1 trilyon dolar seviyesine ulaştığını söyledi.
Erbakan, "Cumhuriyet tarihinin en borçlu dönemini yaşıyoruz. Vatandaşın, devletin, özel sektörün, belediyelerin uçan kuşa borcu var.
Bu 1 trilyon dolarlık borç dolayısıyla Türkiye olarak devletiyle, milletiyle özel sektörüyle her sene 100 milyar dolar borç faizi ödemek mecburiyetindeyiz.
Ne demek bu? Firavunların piramitlerine taş taşıyan kölelerden farkımız kalmadı. Her Allah'ın senesi 100 milyar dolar para bulacak, götürüp borcumuzu kapatmaya değil, borcun sadece bir senelik faizine vereceğiz. Böyle tekrardan büyük Türkiye olur mu? Böyle 2023 hedefi olur mu?