Konyaspor karşısında 1-0 kazanan Galatasaray'da Teknik Direktör Fatih Terim maçın ardından ilk yarıdaki oyundan çok memnun olduğunu ancak bunu devam ettiremediklerini söyleyerek, milli maç dönüşlerinin kendilerini olumsuz etkilediğini de sözlerine ekledi.
Süper Lig'in 9. haftasında Konyaspor'u konuk eden ve 4. dakikada Mustafa Muhammed'in attığı golle sahadan 1-0'lık galibiyetle ayrılan Galatasaray'da Teknik Direktör Fatih Terim, karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında soruları cevapladı. İlk yarıdaki oyundan memnun kaldığını ifade ederek sözlerine başlayan Terim, "Çaykur Rizespor maçına göre basit bir değişiklik yapmıştık. İlk yarı çok farklı bitmeye adaydı. Yüzde 100 gol pozisyonları olan durumlar vardı. Özellikle merkezdeki çoğu pozisyonun bugün Halil'le buluşması düşüncemizin doğru olduğunu gösterdi. İlk yarı 3 puanı farklı sonuçla alıp, ikinci yarı farklı bir skorla oynanabilirdi. Konyaspor çok önemli bir takım. Namağlup geldiler ve namağlup kalmak isteyeceklerdi. İlk yarıdaki oyunda pozisyonların çoğu baskı ve presle geldi. Gol de öyle geldi. Muslera'nın iyi bir pasıyla geldi gol. İkinci yarıda böyle bir istekte bulunmadım ama oyuncularımız kendi iç dünyalarında durumumuzu iyi analiz edip, skoru koruma içgüdüsü yaptılar sahada. Muslera'nın harika çıkardığı bir top vardı, bunun dışında savunma çok iyi oynadı. Bu gibi oyunlarda ikinci golü erken bulacaksınız ama bugün bulamadık. İlk yarıdaki oyunun süresini uzatmamız lazım. Her oyunu her oyuncuyla oynayamazsınız. İlk yarıda bazı şeyler pozitif ama bazı şeyler de doğru oturmadı. Ne oynarsak oynayalım, anlayış ve felsefe değişmedi. Mücadeleden ve 3 puandan çok memnunum. İyi oyunlarımızı gösterdik. Gösteremediğimiz zamanlar da oldu. Böyle bir durumda 3 puan çok önemli. Bugün bütün dokunuşların karşılığını gördük" diye konuştu.
"MİLLİ TAKIM ARALARI ZOR OLUYOR"
İkinci yarıdaki futbolun ön libero mevkisiyle kaynaklı olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Fatih Terim, "Mevkisel bir yaklaşımı çok doğru bulmuyorum. Burada Taylan iyi oynuyor. Zaman zaman Berkan'ı da oynatıyorum orada. Assunçao biraz heyecanlıydı bugün. Galatasaray baskı altındayken girdi oyuna. Taylan'ı da atılmaması için çıkardım. İkinci sarı kartı çok muhtemeldi. Oynayabilecek durumda değildi ve sıkıntıya girmek istemediğim için değiştirdim. Ön libero için de ileride gerekli yaklaşımı gösteririz. Bazı oyuncularımız henüz bu oyuna alışkın değil" dedi. Muslera'nın performansı hakkında da konuşan Terim, "Bu bir takım oyunu. Bütün takım iyi oynadı da 3 puan aldı. Muslera da bugün başrolü oynadı. Özellikle geriden oyuna başlamadaki etkili oyunu önemliydi. İkinci yarıda kurtardığı top da olağanüstüydü. Hepimiz eleştirilerin hedefinde olabiliyoruz. Muslera'yı her halükarda seviyoruz. Sadece iyi oynadığında değil, kötü günlerde de yanındayız. Düzelecek inşallah. Bir de şunu unutmayın, hepimiz için milli takım dönüşleri zor geçiyor. 13 oyuncu vermişiz ve dün akşam toplanmışız. Kulübümüz bir fedakarlık yapıp Muslera'yı özel uçakla direkt İspanya'ya aldırmış. Yedlin cumartesi günü ancak ABD'den gelebilmiş. Milli takım dönüşü moral, fizik ve uçuş mesafesi olarak çok kolay olmuyor. Ama Muslera'nın önemi bugün bir daha belli oldu" açıklamasını yaptı.
"İNŞALLAH BU HAFTAYI İYİ BİTİRİRİZ"
Geçmiş dönemde 4 orta sahalı bir anlayış olduğunu söyleyen Terim, "Bugünkü oyunda 4 orta saha yok, 2 tane de kanat vardı. Bu arkadaşlarımızın sevdiği taraf olan hücum yüzde 70, sevmediği defans tarafı ise yüzde 30. Özellikle hızlı hücumlarda bu sistem bizim için avantaj. Ama bulamadık ikinci golü. 6-7 tane yüzde 100'lük pozisyon vardı. İkinci golü bulsak bu sefer skorun avantajı da daha fazla. Ama gol gelmeyince dönüş hücumlarında sıkıntıya düşüyorsunuz. Çünkü bazı oyuncularımız buna alışkın değil. Biz normalde bu tarz oyunlarda, oyunu domine eden taraftık. Maalesef çok top kaybı, bize kötü anlar yaşattı. Bunu gördüm ve de maçı kazandık, kazanırken bunu görmek güzel" dedi. Hafta içinde oynanacak olan UEFA Avrupa Ligi mücadelesi ve hafta sonundaki Beşiktaş derbisi hakkında da konuşan Terim, "Açıkçası kolay bir hafta olmadı. 17. maçı oynadık. Şu anda normal sezonlarda ilk yarıya giriyorduk. Türkiye Ligi'nin ilk yarısı bitmişti. Daha ortasına anca geldik. Belki de gelmedik. Dolayısıyla kolay bir şey değil. Muhakkak her maç önem arz ediyor. Moskova'ya lider gidiyoruz, lider kalmak isteriz. İyi bir takıma karşı oynayacağız. Seyahat var. Marsilya'dan dönüp Rize'ye gittik. Bunlar bilinen şeyler. Gereken tedbirleri alıyoruz. O nedenle hep beraber oynamaya çalışıyoruz ve her oyuncudan en iyisini almaya çalışıyoruz. Beşiktaş evinde oynamış, biz dışarıda oynamışız, ben bunları çok önemsemiyorum. Bizim bu haftayı çok iyi bitirmemiz gerek. İnanıyorum ki inşallah iyi bitiririz" ifadelerini kullandı.
"BAZI OYUNCULAR FİZİĞİNİ EKONOMİK KULLANMALI"
Mevcut oyun tarzını henüz temel olarak benimseyemediklerini de söyleyen Terim, "Çok iyi oynadığımız maçlarda 1-0'da, 2-0'da çok goller kaçırıp, birçok basit gol atamayıp puan kaybettiğimiz oldu. Bunun psikolojik baskısı vardı takımda ikinci yarıda. Bazı oyuncularımızın fiziğini ekonomik kullanmayı bilmesi lazım. Her top hücum olmaz, her top hızlı hücum hiç olmaz. Seti ısrarla iyi oynamamız lazım. Set demek, en iyi opsiyonu bulana kadar sabırla oynanan bir oyundur benim için. Aynı zamanda taze kalmak demektir. Çünkü dinleniyorsunuz. Sürekli atak yaparak oyundan düşersiniz. İlk yarıda bazı arkadaşlarımız yoruldu ve kendi dönüşlerinde sıkıntı yaşadılar. Galatasaray hangi oyunu oynarsa oynasın topun ve oyunun kontrolü Galatasaray'da kalmalıdır. Rakibe verip kovalamayı ne ben severim ne de benim oynattığım takım. Ve biz rakip sahada oynamayı severiz. Bugün Galatasaray'ın A takımdan en küçük yaş grubuna kadar her takıma söylediğimiz şey şudur, "Galatasaray topu oynamaya kaleden başlar ve rakip sahada oynar." Biraz topla olan ilişkiyle alakalalı" diyerek devam etti.
"HAKEMLERİN BU KONUDA YARDIMCI OLMASI GEREKİYOR"
Türkiye'de birçok karşılaşmada yaşanan zaman geçirme konusu hakkında da konuşan Terim, "Bunun çözümü çok basit. Sadece iki takımın anlayışının ortaya koyduğu bir durum değil. Hakemlerin bu konuda yardımının olması lazım. Bunu ben yıllardır söylüyorum. Oynanmayan oyun süresi bizde belki de dünyadaki en fazla süre. Futbol direktörüyken Antalya'daki hakem seminerine online olarak bağlanıp hakemlere yaklaşık 1 saat brifing vermiştim. Hatta maçı da göstererek ne kadar oynandığıyla ilgili somut verilerle kendilerinin karşısına çıkmıştım. Oynamak isteyene yol vereceksiniz. Son dakikalarda ağır gitmeler zaten olacak futbolda, bunlara itirazımız yok. Bunlar hepimizin yaptığı şeyler. Ama özde oynama isteği olursa, orada yapılan küçük kaçamakların önemi olmaz. Ama bu bir prensip gibi maçın başından başlarsanız ve hakem de buna müsaade ederse, süre düşer. Burada dikkat edilmesi gereken konu sadece kaleci ve oyuncunun ağırdan alıp kazanacağı süre değil. Esas dikkat edilmesi gereken, hakemle yaşanan diyaloglar. Baraj süreleri, itiraz süreleri. Santrada bir faul oluyor, hakem gelip her ikisine konuşuyor ve 1 dakika 40 saniye gidiyor. Bir baraj kuruluyor, 3 dakikada frikik atılıyor. Nereye gitti bu süre. Ya buna müsaade ediliyor ya da oyuncular dinlenmek için yapıyor. Ama bir de aksi durum var, belki hakem dinlenmek için yapıyor, bunu bilemiyoruz. Ben 1. Lig'i de 2. Lig'i de izliyorum ama maalesef kandırmaya yönelik huyumuz var. En iyi oyuncuyu, en iyi hocayı, en centilmeni seçiyoruz ama onuruyla oynamadan, boşa atanları da seçelim. Her takımda var. Rakibin ayağına ayağını takıp düşüp faul isteyen oyuncular var. Maalesef var. Çok ufak dokununca 3 takla atan var. Onlar da seyrediyor bunu. Hepimizin bunu tekrar konuşması lazım. Bunu kaç sene önce hakemlere anlatmıştım. Bir de maç örneği vermiştim. 8 dakikalardan, 3 dakikadan bahsetmiyorum. Oldukça fazla kaybolan süre var. Zaman zaman ağır hareket edeceksiniz, bu dünyanın her tarafında var. Bir de şunun bilinmesi lazım, biz hücum sürekliliğini aldık, hücum edip oynamaya çalışıyoruz. Rakibi atak devamlılığıyla hataya zorluyoruz ama hop sakatlandı birisi. 2-3 dakika geçti, sonra biz bir daha oynamaya başlıyoruz, yine birisi sakatlanıyor. Sonrasında hakem "Ekleyeceğim'. Bunu eklemenin hiçbir mantığı olmuyor. Temponun yükseldiği, her an gol beklediğiniz anla bunun anlamı kalmıyor. Memontumu kaybetmiş oluyoruz. Morutan kendini atsaydı pozisyon yüzde 100 penaltıydı. Şimdi ben Morutan'a "Niye atmıyorsun kendini kardeşim" demeli miyiz? Ne biz teşvik etmeliyiz ne de hakem buna engel olmalı. O işlere hakem de teşvik etmemeli. Belki profesyonelce düşmesi lazımdı. Ama yarın ona hiçbir şey demeyeceğim. Her hafta 20 takımdan muhakkak bazı kişiler var. Hepimiz kimlerin kendini çok yeteneklice attığını biliyoruz. Hepimize olmuştur bu. Ben kimseye dönüp bir şey demiyorum. Bundan sonrası için önemli bir konu bu" diyerek sözlerini tamamladı.