Doğu Roma İmparatorluğu tarafından 12. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen, "Enez Ayasofyası" olarak da bilinen yapı, Fatih Sultan Mehmet'in 1456'da Taşoz, Limni, Semadirek adalarının yanı sıra Cenevizliler'e ait Enez'i fethetmesi sonrası camiye dönüştürüldü.
Yapının güneydoğusunda mihrap, batısında minber yapıldı, dış tarafına da kesme taştan minare inşa edildi. Osmanlı döneminde 1700'lü yıllarda birkaç kez onarımdan geçirilen caminin bir kısmı, 1965'teki depremde yıkıldı. Bu süreçte onarımı yapılmayan cami, bir müddet sonra büyük ölçüde zarar gördü.
Vakıflar Genel Müdürlüğü camiyi 2015 yılında restorasyon programına aldı. Edirne Vakıflar Bölge Müdürlüğünün yürüttüğü restorasyon kapsamında veri teşkil etmesi için sonik, sismik testleri, lazer tarama, malzeme analizleri ve dönemlemeleri yapılarak, detaylı araştırmalar yürütüldü.
Caminin rekonstrüksiyona dayalı restorasyon projesinin Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanması sonrası restorasyon çalışmalarına 2016 yılında başlandı.
Caminin, 1. derece arkeolojik sit alanı olan Enez Kalesi içerisinde yer alması nedeniyle çalışmalar büyük bir titizlikle yürütüldü.
Restorasyonun başında caminin temelleri açılarak güçlendirildi. Daha sonra inşa çalışmalarına başlandı.
Caminin kalem işleri tamamlandı, zeminine halı serildi
Caminin tavanı ve kubbesi tamamen kapatıldı. Ayrıca caminin içerisinde ısıtma ve soğutma sistemleri kuruldu, zeminin mermer döşemesi yapıldı.
İmalata başlamadan önce caminin harim kısmında yerde bulunan ve numaralandırılarak çıkarılan özgün döşeme taşları da yerlerine döşendi. Geri kalan açık yerlerde de yeni mermerler kullanılarak döşeme yapıldı.
Caminin çevresinde yıllar içerisinde oluşan toprak yığını temizlendi.
Restorasyonu sona eren caminin kalem işleri tamamlandı, zeminine halı serildi.
Caminin bu yılın sonuna kadar ibadete açılması planlanıyor.