FİNCANIMDA KOLA VAR

Kerime Yıldız Yazdı : FİNCANIMDA KOLA VAR

Tanpınar’ın Huzur romanını, gençken okudum. Kitabı kapatıp evden fırladım ve Üsküdar’ı gezdim. Ama nasıl gezme! Doyamadım. Yanımda, Nuran ve Mümtaz.

Sonra bu geziyi, Türk Ocağı’ndaki büyüklerimle paylaştım. Kitabın üzerimdeki tesirini ilgiyle dinleyen Erol Kılıç, son cümleme güldü ve şöyle dedi:

“Bu kısmın üzerinde durulmalı.”

Cümlem şuydu:

“Fakat gezerken elimde kola vardı.”

Evet, çok susayınca bir kutu kola almıştım. Sohbetlerinde, bu arabesk hâlimizi düzeltmek için epeyce emek veren Saadeddin Ökten hocamız, yıllar sonra, “Fincanımda Kola Var” kitabını yazdı.

Yaprak sarmasını, Marcel Proust’un bir çay fincanında bütün bir geçmişi yakalamasına benzeten Beşir Ayvazoğlu, kahvenin İstanbul mâcerasını, “Kahveniz Nasıl Olsun?” kitabında anlattı. Kitabın tanıtım yazısı şöyle:

“Beşir Ayvazoğlu, kültür târihine yönelttiği derinlikli bakışı, ‘Kahveniz Nasıl Olsun?’ la bir adım öteye götürüyor. Gündelik hayâtımızın, dilimizin, meclisimizin en önemli nesnelerinden biri olan kahve, bu kitabın ortasında duruyor. Târihi, kokusu, imgesi ve etrâfında oluşan sosyolojisiyle. Kahve, bir kez daha tüm kokusuyla.

Gün yetmedi taştıkça taşan neşvemize
İmrendi o gün kahvede kim varsa bize
‘Dostlarla' dedim, 'sohbetimiz bal gibidir’
Ey kahveci gel katma şeker kahvemize”

Evet, sohbet bal gibi olunca kahveye şeker katmaya ne hâcet?

Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler, işte böyle bir program yapıyor. Türk Kahvesi adındaki programda sohbet bal gibi olduğundan muhtemelen kahveler de şekersizdir. Sohbet arasında Klasik Türk müziği de var. Böhürler ve misâfirleri, Marsel Proust misâli, bir fincan kahvede geçmişi yakalamaya çalışıyorlar.

Ayşe Böhürler ile aynı lisede okudum. Erenköy Kız Lisesi’nin özgür havasını tattığını biliyorum. Fakat iktidar, özgür hava soluyanların söylemlerinden hoşlanmıyor. Böhürler, zaman zaman eleştiri yapmadı değil. Yaptı ama geri çekildi. Meryem orucu tuttu. Siyâsette ilerlemesine izin verilmedi.

Böhürler, zevk sâhibi, derinliği olan bir yazardır. Ferahfezâyı, sabâyı, hüseynîyi, hicazı bildiğinden köçek makamında oynayanları hemen tanır. Eminim, özgürce eleştiri yapabilse New York’da açılan Türk Evi hakkında esaslı bir eleştiri yapardı. Bedeli de ağır olurdu. Köşesi gider, programı biterdi.

Böhürler, son yazısında Türk Evi’ni, Türk Rönesansı’na bağlamış.

Aşk olsun Ayşe Hanım!

Türk kahvesi fincanında kola içmek nedir?

Bırakın da o işi, Türk Evi’nde kına yakılacakmış gibi giyinip poz veren, Türk kültüründen bî-haber arabesk yazarlar yapsın!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri