Kıbrıs kıta sahanlığındaki petrol ve gaz arama çalışmaları nedeniyle önce AB’nin yaptırım kararı. Sonrasında ABD’nin S-400 bahanesi ile F-35 anlaşmasını askıya alma kararı. Aslında bunlar Türkiye’yi birçok yükten kurtarıp büyütecek gelişmeler.
Sosyal medyadan ve çevremdeki dostların paylaşım ve yorumlarından anladığım kadarı ile ABD’nin F-35 anlaşmasını askıya alması Türkiye’de hiçbir kesimde kaygıya neden olmadı. Bir süredir toplumsal ayrışmanın toplumsal bloklaşmalar yolu ile bütünleşmeye doğru gittiğine şahit oluyorum. Toplum bazen o nedenle bazen de bu nedenle farklı konularda geçmiş ideolojik ayrışmalar, siyasi bloklaşmalar ve dini anlayışlara bakmaksızın aynı konularda hassasiyet gösterebiliyor.
İşte ABD’nin F-35 konusunda aldığı karar nedeniyle çevremden ve sosyal medyadan aldığım izlenimlere göre Türkiye kenetlenmiş durumda. ABD’nin kararını toplumun önemli bir kısmı “tın”lamadı bile. Tam aksine ABD’nin güvensizliğini artırdı. Daha da ilerisi toplumun ağırlığı artık ABD’nin Türkiye’nin bir numaralı düşmanı konumuna oturtuyor.
Son zamanlarda bazı gelişmeler artık ABD ile Türkiye’nin zaman zaman sıcak çatışmaya girdiğini gösteriyor. ABD’nin bir taraftan Doğu Akdeniz diğer taraftan Suriye ve Irak’ta Türkiye’ye karşı haddinden fazla hasmahane girişimleri örtülü bir sıcak çatışma ortamını doğurdu. Küçük boyutta da olsa bu çatışma durumunun her an büyüme riski taşıdığını söylemek gerek. Bu nedenle Pençe Harekâtı kapsamında Kandile yönelik operasyonlar aslında bunun bir göstergesidir. Değişik denemeler sonucu geliştirdiğimiz Bora Füze’sini kullanmak zorunluluğu bu nedenledir. Bu füzenin hedefi sıfır hata ile imha etmesi ve ABD’ye yönelik direk etkisi aslında S-400 üzerinden yaptırım bahanesi getiriyor. PKK üst düzeyi ile görüşmelerde bulunan 3 ABD Generalinin Bora ile imhası da aslında resmi açıklamadan kaçınsalar da gerginliği artıran nedenlerden en önemlisidir. Öyle görülüyor ki, hem Erbil’de diplomatlarımıza yönelik saldırıyı hem de 10 vatandaşımızın kaçırılışını ABD’nin karşılığı olarak görmek gerek. Öte yandan S-400’lerin getirilişinde Türkiye’nin gövde gösterisi yapmasını ABD kendine meydan okuma olarak algılıyor.
Geçtiğimiz yazımızda son dakika bilgi notu olarak geçtiğimiz ABD’nin PKK unsurlarını kılıf göstererek Akdeniz’deki arama ve sondaj gemilerimize yönelik füze saldırısı konusu göze alabilir mi bilmiyorum ama masada duruyor.
Gelelim F-35 ambargosunu fırsata çevirme konusuna. Türkiye bu projeye başından beri ortak. Bu kapsamda F-35’in 900 kusur parçasının tedarikini üstlenmiş durumda. Bu proje için ise toplamda proje tamamlandığında 50-60 milyar dolar harcama yapması gerekecek. Bu uçakları alması yetmiyor aslında. Asıl harcamayı uçakları aldıktan sonra başlıyor. Bu uçakların bakım ve parçaları için 100 milyar dolarları bulan kullanım süresi boyunca gideri olacak. Sizin anlayacağınız F-35’ler aslında Türkiye’yi haraca bağlamanın adı.
Onun yerine Ana gövdeleri de dâhil 900 kusur parçasını zaten seri şekilde üretmekte olduğumuz F-35’lerin çok hızlı bir şekilde elektronik donanımı ve radar sistemleri diğer çalışmalardan adapte edilerek yerli uçak üretimine derhal geçilmelidir. ABD Kongresi ve Başkan’ın aldığı bu kararlar bahane edilerek hem eksik ve hataları da çok iyi bilinen F-35’lerden daha güçlü yeni nesil bir savaş uçağımız hızlı bir şekilde devreye konulabilir.
Bunun için hiçbir bahane olamaz. Çok hızlı bir şekilde küçük eksiklikleri giderecek ar-ge çalışmaları ile bu gerçekleşebilir.
Eğer iddia edildiği gibi uzun zamandır geliştirmek için uğraştığımız yerli savaş uçağı girişimlerimiz için aslında hiçbir mazeretimiz kalmamaktadır. Bu çalışmalar derhal birleştirilerek ABD kongresinin ambargo kararını fırsata çevirmenin vaktidir.
ABD’nin bilerek Türkiye’yi Rusya’nın kucağına iten hamleleri böylelikle boşa çıkarılmış olacaktır. Şunu unutmayacağız. ABD Rus teknik adamlarını satın alarak zaten teknolojik bilgileri elde ediyor. S-400’ler konusundaki konu ise dünyaya karşı Türkiye’yi sıkıştırma girişiminden başka bir şey değildir.
Haydi, Türkiye ABD Senatosu ve Başkanlığının F-35 ambargosuna karşı elinde imkânları kullanarak seri üretime hazır F-35 gövdeli, yerli elektronik donanımlı, yerli radar sistemli, yerli silahlarla donatılmış muharebe uçak filonu uçurmaya başla. Artık bu konuda mazeret kalmamıştır. Bu saatten sonra mazeretin diğer adı ihanet olur.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…