Bir kumar sözüdür: “Poker masasında yolunacak enayinin kim olduğunun farkına varamıyorsanız, o enayi sizsiniz demektir.”
Size bugün İngilizcede “pump and dump” diye bilinen piyasa manipülasyonun, dijital teknolojilerle nasıl yeni bir boyuta taşındığından bahsedeceğim.
Tarihte ilk kez hisse senedi piyasalarında yapılan bir dolandırıcılık metodunun, günümüzde nasıl alan genişlettiğine de bir bakış atacağız.
Nasıl yapılır? Piyasa manipülatörleri, küçük çaplı hisse senetlerini spekülasyon yoluyla yükseltirler. Daha fazla insanın inanılmaz değer kazanan tatlı para cazibesi ile dahil olup bu senetleri alarak, fiyatın kendi kendine şişirildiği duruma “pump” denir. Yani fiyat şişirme.
Oltaya takılıp gelen tatlı para, meraklılarının da almış olmasıyla fiyat iyice şişer. Bu işi başlatan manipülatörlerin usulca ellerindekilerini satmasıyla düşer. Buna da “dump” denir. Yani bir şeyi boca etmek veya elinden boşaltmak.
Son yıllardaki kripto para piyasalarının dünya genelinde iyice tabana yayılması sonucu çok konuşulan bir kavram oldu yine.
Dijital teknolojilerin gelişmesi sermaye piyasalarına olağanüstü düzeyde bir veri kaynağı oluşmasını sağladı. Öyle ki, hiç insan müdahalesi olmadan, büyük veri havuzundaki parametreleri kullanarak yatırım yapan robotlar geliştirildi.
Bu konudaki en karmaşık algoritmaları, kripto para takas siteleri için, dünyanın en parlak bilgi teknolojisi beyinleri yazmaya başladılar. Sonra bu beyinlerin bir anlamda yarışmak için iyice derinleştirdiği algoritma yazılımlar artık tüm dünyada döviz veya hisse senedi piyasalarında da yaygın kullanılıyor.
Mahalle kahvesindeki TV’den ekonomi kanalını izleyen vatandaşın piyasa verisi alma ve işleme hızı, bunlara kıyasla, ışık hızının yanındaki kaplumbağa gibi kalır.
Kripto para (en ünlüsü Bitcoin) piyasasından bir örnek vereyim. Terimlere dikkat edin, çünkü sonra, ‘ Türkiye’deki döviz piyasasındaki son yaşananlarda aynı benzerlikler var mı, acaba bir “big market data” ve “dijital ortamda toplumsal algı” manipülasyonu var mıdır?’ diye bir analiz yapacağım.
Bitcoin’in ilk çıktığından bu yana, binlerce başka sanal paralar (altcoin) piyasaya çıktı. Kripto paraların normal bankacılık sisteminde işlemleri yapılmıyor. Bu nedenle “altcoin”lerin karşılıklı işlem yapıldığı takas siteleri de dünyanın her yerinde internet üzerinden açıldı. 7 gün 24 saat işlem yapılabilen ve çoğu da robotlar tarafından işletilen platformlar bunlar.
Başka robot algoritmalar da bu takas sitelerindeki verilerle “pump and dump” organize ediyorlar. Bakın insan değil, manipülasyonu organize eden bir “makine.”
Robot yazılım, veri havuzuna bakarak ve yazılımına kodlanmış parametrelerle, hangi altcoin’in ne kadarlık bir “balina” alımıyla “stimülus” alacağını karmaşık matematiksel işlemlerle bulur. Öyle ki, piyasa oyuncularının geçmiş davranış biçimlerinin olduğu veri havuzu kullanılarak, pump’ın yükselişe başlama noktası ve tepe noktası dahi simülasyonlarla tahmin edilebiliyor.
“Pump” kararı verilen altcoin için makine, sahipleri olan gerçek insanlara (balinalara) öneri zamanı, gereken parayı ve adımları sıralar. Manipülatör grubu, “chat” programlarıyla haberleşerek “pump edilecek altcoin” için değişik takas sitelerinde hafif tempolu alıma geçerler. Hızlı tempolu yapmazlar çünkü ani fiyat artışı ucuz fiyattan toplamalarına engel olabilir veya yakalanabilirler.
Aynı grup, dijital iletişim kanallarında algı oluşturmaya başlar. Bu mecralar genelde video siteleri, popüler forumlar, chat grupları veya bloglardır. Pump edilecek “altcoin” in fiyatının uçacağına dair içerik video, yazı, analiz vs üretmeye başlarlar.
Bu grupların hedef kitlesi “FOMO”culardır. FOMO (Fear of Missing Out) yani fırsatı kaçırma korkusu demek. Konudan çok da anlamayan ama tatlı paranın cazibesine kapılmış bu amatörleri, dijital dünyada ve sosyal medyada, elleriyle koymuş gibi bulan algoritmalar bile geliştirilmiş durumdadır.
Hedefledikleri altcoin adedini ucuz fiyattan aldıktan sonra dijital viral kampanya aşamasına geçilir. FOMOcuların algı alanına girip, “fiyatlar uçmadan alın” veya “treni kaçırmayın” havası yaratılarak algı manipülasyonu başlar.
Algı yönetimi açısından hedef kitlenin bir fikre alışması ve sonra kabullenmesi için, dijital dünyadaki veri havuzu FOMOcuların kaç kere bir kampanyaya maruz kaldıktan sonra uygun davranışı gösterdiğini bile tahmin edebilir. Bu veriler ışığında dijital kampanyayı tasarlar. Hangi dijital mecralarda veya sosyal medya alanlarında nasıl işletileceğine kadar detaylandırılmış bir tasarımdan bahsediyorum.
FOMOcuların hedeflenen miktarda alım yapması sonucu fiyat şişince, tepe noktayı hesaplamış olan algoritma “sat” stratejisine geçer.
Bu aşamada kampanya en yüksek seviyededir. FOMOcuları “hala fiyat uçuyor” fikrinde tutarken “balinalar” kendi ellerindekilerini hafifçe boşaltırlar. Yani “dump” aşaması.
Tabi konu öylesine karmaşık hale gelmiş ki, bir robot algoritma “pump” yaparken başka bir robot “anti-algoritma”, verilere bakarak bu trendi görüp ters işlemler yapmaya başlayabilir. Pump’ı bir yerinde takip edip sonra trendin tam aksi hareketler yaparak diğer algoritmanın daha çok marj yapmasına engel olur.
Gelelim bu algoritmaların asıl sermaye piyasalarında kullanılmaya başlamasına. Şu anda büyük finans kuruluşlarının veya büyük piyasa oyuncularının kullanımı için “nasıl algoritmalar icat edilmiş, ne düzeyde güçlü bilgisayar sistemleri kurulmuştur” diye insan düşünmek bile istemiyor.
2017 yılının başında Güney Afrika birçok banka hakkında, algoritmalar üzerinden kur manipülasyonu yaptıkları ve bu şekilde yerel para birimi “Rand”ın spekülatif değer kaybettiğine dair bir iddia ile soruşturma başlatmıştı.
Türkiye’deki son döviz kuru artışlarında böylesine teknolojik imkanlarla organize edilmiş bir durum var mıdır? Bu konudaki veri havuzuna hakim olan varsa cevabı bulabilir.
Veri havuzlarına bakarak , ‘TL/Dolar pozisyonlarını değiştiren finansal oyuncular, miktarlar ve döviz mevduatlarındaki değişimler anlamlı bir trend gösteriyor mu?’ diye umarım yetkili kurumlar analizlerini yapıyorlardır. Bu konuda Güney Afrika gibi kamuoyuyla bulgular da paylaşılabilir.
Eğer böyle bir manipülasyon varsa, spekülatörlerin en korkacağı hamlelerden biri de, o ülkedeki Merkez Bankası’nın faiz silahını kullanması olacaktır. Böyle durumlarda Merkez Bankası “anti-algoritma” rolüne bürünerek fiyatı dengeleyebilir.
Spekülatörlerin, bir ülkede Merkez Bankası’nın bu rolü oynaması noktasında etkisiz kalacağını varsayarak manipüle etmeye kalkışmaları ihtimal dahilindedir. Yine tekrarlamak lazım; Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, varsa eğer böyle bir ihtimale karşı dahi, çok kilit bir önem taşır.
Bütün bunları niye anlattım?
Internette, sosyal medyada veya chat gruplarından gelen her içerik konusunda şüphe duymalıyız.
Sizin internette yaptığınız her şeyin ama her şeyin “big data” havuzunda biriktiğini düşünürseniz, hangi siteye girdiğiniz, hangi şeyi okuduğunuz veya baktığınız bir “kedi resmi” bile sizinle ilgili bu algoritmalara ipucu verir.
Hepimizin algı alanına bizi yönlendirmek için girerler. Bazı algı algoritmaları var, otomatik yazı bile yazıyorlar. Türkçesi bozuk, anlam bütünlüğü olmayan isimsiz veya mahlaslı spekülatif yazılara şüpheyle yaklaşmalıyız. Bir içeriği paylaşırken çok iyi düşünmeliyiz.
Algı ve piyasa manipülasyonlarına alet edilen “o enayi” olmayalım.