Gazeteci/yazar Mehmet Y. Yılmaz, ''Altılı Masa'daki eksik isim'' başlıklı yazısında muhalefet bloku içerisinde yer alan altı partinin genel başkanını bir araya getiren toplantılarda Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanacak ismin yer alıp almadığı konusu üzerinde durdu.
''Ve o başkan adayı parti liderlerinden birisi olmayacak ise bu tür "icra" meselelerinin konuşulduğu toplantılara katılıyor olmalı ki kampanya sırasında "davul onun boynunda, tokmak altılının elinde" görüntüsü olmasın.'' yorumunda bulunan Yılmaz, ''Şunu düşünmek gerek: Bu göreve gerçekten layık görülebilecek bir "kişilik", perde arkasında altı suflörü olan bir oyunda yer almak ister mi?'' sorusunu yöneltti.
Mehmet Y. Yılmaz'ın yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
"Altılı muhalefet masası" kendisini henüz ittifak olarak tanımlamıyor olsa da son toplantısında "hükümet programının ana başlıkları" üzerine anlaşmış görünüyor.
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'nun ev sahipliğindeki toplantının 7 saat 15 dakika sürdüğünü okudum.
Altı liderin olduğu bir toplantı için kısa sayılabilecek bir süre ki bir de Ahmet Davutoğlu'nun da bu altı kişiden biri olduğunu düşünürseniz, hayli kısa sayılabilir.
Demek ki partilerin bu işle görevlendirdikleri politikacılar işlerini iyi yapmışlar, liderlere üzerine tartışılacak bir şey bırakmamışlar.
"Temel İlkeler ve Hedefler Bildirisi" adını taşıyan metinde 10 başlık var.
Genel ifadelerle hedeflerin ve ilkelerin tespit edildiği bir bildiri bu.
Eğer iktidara gelecek olurlarsa açıklanacak hükümet programının ana başlıkları.
Doğal olarak detaylar yok ve iş detayları konuşmaya gelince 7 saat değil, 700 saatin bile yetmeyeceğini bugünden söyleyebilirim.
Kuşkusuz ki partilerin liderleri de bunu benim kadar biliyordur ancak yine de hatırlatmak isterim: Bu seçimde sadece TBMM yenilenmeyecek, bir de "icracı başkan" seçeceğiz.
Son derece geniş icra yetkilerine sahip bir başkan!
Ve o başkan adayı parti liderlerinden birisi olmayacak ise bu tür "icra" meselelerinin konuşulduğu toplantılara katılıyor olmalı ki kampanya sırasında "davul onun boynunda, tokmak altılının elinde" görüntüsü olmasın.
Kuşku duymayın ki halkın karşısına "Cumhurbaşkanı adayı" olarak çıkaracağınız kişi, böyle "ezik" bir profil çizerse, zahmet edip seçime de girmeyin derim.
"Altı lider uygulanacak programı belirleyecek, buldukları aday da o programı uygulayacak" görüntüsü, Erdoğan gibi bir politikacıyı yenmeye yetmez.
Bir ay önceki toplantıda Cumhurbaşkanı adayının nitelikleri belirlenmişti, hatırlarsınız.
Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı şu niteliklere sahip olacakmış:
Uzlaşmacı, özgürlükçü, demokratik değerleri içselleştirmiş, milletimizin tamamını kucaklayan, siyasi ahlak ilkelerini benimseyen, liyakat sahibi!
O vakit de yazmıştım; Erdoğan, Türkiye'yi öyle bir duruma getirdi ki sıradan her kamu görevlisinde aranması gereken koşullar "Cumhurbaşkanı adayının nitelikleri" haline dönüştü.
En son sayılan "nitelik" dışındakiler esasen "söz üzerine" nitelikler.
Öyleyim dersen, öyle oluyorsun.
Gerçekten öyle olup olmadığını icraat sırasında görüyoruz.
Erdoğan da öyle değil mi? Ona da sorsak bütün bu niteliklere sahip olduğunu söyleyecektir.
Onunla geçirdiğimiz 20 yılın üzerine bile hâlâ böyle olduğunu iddia ettiğine de dikkatinizi çekmek isterim.
Oysa "liyakat" konusu daha elle tutulur bir konu, ölçülebilir, somut!
Nasıl bir eğitim aldı, iş hayatı nasıl geçti, aile hayatı nedir, mesleki ve siyasi geçmişinde başardıkları nelerdir, bugün Türkiye'yi yönetmeye layık görülmesine neden olan en temel özelliği nedir gibi yanıtları kolayca verilebilecek ve o yanıtların doğru olup olmadığı kısa sürede anlaşılacak, ölçülebilir vasıflar!
Şunu düşünmek gerek: Bu göreve gerçekten layık görülebilecek bir "kişilik", perde arkasında altı suflörü olan bir oyunda yer almak ister mi?