G7 ülkeleri, Hong Kong'da eski güvenlik şefi John Lee’nin baş yöneticiliğe seçilmesini eleştirerek, seçimi Hong Kong’da "siyasi çoğulculuğa ve temel özgürlüklere karşı devam eden bir saldırı" olarak nitelendirdi.
Almanya, ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, İtalya ve Japonya Dışişleri Bakanları, Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nde eski güvenlik şefi John Lee Ka-chiu'nun baş yöneticiliğe seçilmesine ilişkin basın açıklaması yaptı.
G7 Dışişleri Bakanları, Hong Kong'da Lee'nin, baş yöneticiyi seçmeye yetkili Seçim Komitesi üyelerinin yaptığı oylamada geçerli 1424 oyun 1416'sını alarak Hong Kong'un yeni lideri olmasını eleştirerek, söz konusu seçimi "siyasi çoğulculuğa ve temel özgürlüklere karşı devam eden bir saldırı" olarak nitelendirdi.
G7 Dışişleri Bakanları, adaylık süreci ve sonuçta ortaya çıkan atamanın "Hong Kongluların meşru bir şekilde temsil edilme haklarını daha da baltaladığına vurgu yaptı.
Açıklamada, "Mevcut aday gösterme süreci ve sonuçta ortaya çıkan atama, evrensel oy hakkı amacından keskin bir sapmadır ve Hong Kongluların meşru bir şekilde temsil edilme yetilerini daha da aşındırmaktadır. Siyasi ve medeni hakların bu istikrarlı aşındırılması ve Hong Kong'un özerkliği konusunda derin endişe duyuyoruz.” denildi.
G7 Dışişleri Bakanları, Pekin'e, Hong Kong konusunda Çin-İngiltere Ortak Deklarasyonu ve diğer yasal yükümlülüklerine uygun hareket etme ve Lee'ye de Hong Kong anayasası tarafından korunan temel hak ve özgürlüklere saygı duyma ve hukukun üstünlüğünü destekleme çağrısı yaptı.
Pekin çizgisindeki bir siyasetçi
Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nde baş yönetici seçilen John Lee, iç güvenlik bürokrasisinden gelen, merkezi yönetime yakın bir siyasetçi olarak biliniyor.
Lee, baş yöneticiyi seçmeye yetkili Seçim Komitesi üyelerinin yaptığı oylamada, geçerli 1424 oyun 1416'sını alarak Hong Kong'un yeni lideri oldu.
Pekin çizgisindeki bir siyasetçi olarak bilinen Lee, merkezi yönetimin desteğini arkasına alarak seçime tek aday olarak girmişti.
Lee, Hong Kong'un 1997'de İngiltere'nin sömürge yönetiminden Çin'e devredilmesinden bu yana baş yöneticiliğe gelen ilk polis kökenli kişi oldu.
Lee'nin adaylık süreci
Lee'nin adaylık süreci, Hong Kong Baş Yöneticisi Carrie Lam'ın 4 Nisan'da gelecek seçimlerde ikinci dönem için aday olmayacağını açıklamasıyla başlamıştı.
O günlerde Hong Kong hükümetinin iki numaralı konumu olan baş sekreterlik görevini yürüten Lee, 6 Nisan'da istifasını sunmuş, 13 Nisan'da baş yönetici adaylığı için başvuruda bulunmuştu.
Lee'nin, Çin'in Hong Kong'daki irtibat ofisinden bir yetkilinin üst düzey yerel siyasetçilere merkezi hükümetin liderlik yarışında destekleyeceği tek adayın Lee olacağını söylemesinin ardından aday olduğu ileri sürülmüştü.
Hong Kong'un statüsü
Hong Kong, 1898'de imzalanan "kira sözleşmesi" ile uzun yıllar İngiltere hakimiyetinde kaldıktan sonra 1997'de Çin'e devredilmişti.
İmzalanan ortak deklarasyon çerçevesinde Hong Kong'a 2047'ye kadar basın, ifade, toplanma, inanç ve serbest akademik çalışma gibi özgürlükleri ile bağımsız idari ve hukuki yapısını koruma hakkı tanınmıştı.
Hong Kong, Çin'e bağlı olmasına rağmen kendisine ait para birimi, dil, hukuk sistemi ve kimlik kullanıyor. Özerk yapılı bölgenin sadece savunma ve dış politika gibi konularda Pekin'e bağlı olduğu bu yönetim modeli, "bir ülke, iki sistem" olarak adlandırılıyor.
Pekin yönetimi, son yıllarda Ulusal Güvenlik Yasası gibi yasal değişikliklerle bölgenin özerk yönetim yapısını aşındırdığına yönelik eleştirilere hedef oluyor.