İşte Banu Güven'in o yazısı...
"Bunların arasında kirli var herhalde…"
"Anlamadım? "
"Kirli, kirli…"
"Anlamadım???"
Üstünü başını kaç günde bir değiştirdiğini tahmin etmekte zorlandığım otobüsü şoförü bana, rehberlik yapacağım kadın turistler arasında, "kirli olan var mı?" diye soruyordu. Daha İstanbul’dan çıkamadan trafik polisi durdurmuştu; o da otobüsün takometresiyle oynadığı için cezayı yemişti. Ben ne dediğini anlamadığımdan, o da ısrarla aynı şeyi sorduğundan sonunda açıklama yapmak zorunda kaldı:
"Bunların arasında kesin kirli olan var. Her ay oluyor ya. Öyle olunca yolda uğursuzluk getirir" dedi. Sanki ben de kadın değilmişim gibi. Herhalde onlar "Alman" ben "Türk" olduğum için benden çekinmemişti. Yirmi yaşındaydım, tecrübesizdim. Otobüste bulunan ve ne konuşulduğunu anlamayan kadınlarla beraber ben de saldırıya uğradım gibi hissettim. Turistlere belli etmeden haddini bildirip, içimden de "Sen görürsün" dedim; "Önünde 20 küsür feminist kadınla geçireceğin 10 gün var!" O 10 gün kısa da olsa, güzel eğitim oldu adama.
Ceyda Düvenci'nin, dünya tatlısı kızı Melisa’nın büyümesinden duyduğu mutluluğu Instagram’da paylaşmasına tepki gösterenlere de iyi bir eğitim şart.
İlk adetle gelenler
Kız çocukları için adet görmek, regl olmak büyümenin bir parçası. Her kız çocuğunun hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Ansızın gelen bu değişime kız çocuklarının alışması öyle kolay değildir, özellikle de erken yaşta olunduğunda. Çünkü regl olsalar da hala çocukturlar. Bir anda diğer arkadaşlarından farklılaştıklarını düşünürler, ne olduğunu belli etmemeye çalışırlar. Her bir adet kanaması dikkatle idare edilmesi gereken bir dönemdir.
Özellikle de bu konunun tabu olduğu toplumlarda okulda, dışarıda herhangi bir yerde, "Ya üzerime geçer de belli olursa" endişesiyle oturmak çok yorar insanı. Kız çocuğu büyürken özellikle annenin moral desteği çok önemlidir. Büyümeyi, zor adapte olunacak bir durumdan, her aşamasında kutlanacak bir hadiseye çevirmekten, normalleştirmekten daha güzel ne olabilir? Özellikle de kadın bedenine bu kadar riyakarca davranan bir toplumda bu durumun saklanacak bir sır olmaktan çıkarılması daha da önemli. Tam olarak Düvenci’nin yaptığı gibi:
"Benim için güçlü bir kız çocuğu; önce kendini ve bedenini seven, kendine dair her değişimine kıymet veren, kendi ile ilgili her şeyle gurur duyan, duygularına ve özüne şefkat duyan, kendi fikirleri olan, başkaları için yaşamayan, ailesinden kıymet gören ve her güzel anını kutlayabilendir. Melisa'm yıllar sonra büyüdüğünde, ilk regl olduğu bu özel günü hatırladığında, yanağı sızlamayacak, kalbi çiçek açacak. Genç kızlığa ilk adım attığı günün ne kadar kıymetli olduğuna bir kez daha emin olduğu bir gün olacak zihninde. Genç kızlığının kıymetini teslim ettiğim kızım, kendi kıymetini ne olursa olsun unutmayacak. Ve en önemlisi utanmayacak."
Benim ve arkadaşlarımın ilk regl olduğumuzda neler hissettiğimizi hatırladım. İçimden Ceyda Düvenci'ye sarılmak geldi. Küçükken, o utanma duygusuyla baş etmeye çalışırken, daha başka nelerin kız çocuklarının kafasına sokulduğunu düşündüm, başka kadınlardan duyduğum şeyleri… "Regl dönemlerinde yıkanmanın iyi olmadığı, normal aktivitelerini yapamayacakları, hayatlarını askıya almaları gerektiği gibi" gibi hikayeleri. Göz teması kurmadan, gazetelere sarılarak satın alınan, hızla çantaya atılan pedleri…
Tüm dünyada böyle
Kadın bedenine yönelik bu riyakarlık bizim memlekete özgü değil tabii ki. Kazakistan’da LGBTİ+ aktivisti Zhanar Sekerbayeva, yaklaşık 3 yıl önce adet kanamasının ayıp olmadığını anlatmak için bir eylem düzenleyince gözaltına alındı ve para cezasına çarptırıldı. Elinde "Şiddet ayıp değil de, menstrüasyon mu ayıp" diye soran bir pankart, adet gören bir kadını tasvir eden bir çizim, üzerindeyse kırmızıya boyanmış bir ped vardı.
Kadın bedenine karşı riyakarca yaklaşımın en iyi örneklerinden biri Hindistan'da ve Nepal’de yaşanıyor. Adı da olan, "Chhaupadi" denen bir uygulama var. Regl olan çocuklar evin dışında karanlık bir yere kapatılıyorlar. Aile ilk adeti kutlarken, çocuk kanaması boyunca dışarıya çıkamıyor. Sadece çocuklar değil, regl dצnemindeki kadınlar da izole ediliyor. Hindistan'da Chhaupadi’nin uygulandığı bazı Hindu topluluklarında kadınlar "adet kulübeleri" denen yerlerde ya da ahırlarda günlerce kapalı kalıyor. Erkeklerle temas etmeleri yasak, mutfağa girmeleri yasak. Hindistan’da hala srdrlen bu işkence, Nepal’de ancak 2018’de suç olarak kabul edilebildi. Ama toplumun değişmesi için epey bir yol katedilmesi şart.
Direksiyonda oturduklarını sananlara sıkı bir eğitim şart! Hiçbir yerde almadıkları bu eğitimi, onlara, biz kadınlar vereceğiz.