Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) yasal düzenleme yapılması için kampanya başlatırken, TGS Avukatı Meliha Selvi, 15 Kasım’a kadar TBMM’de düzenleme yapılması gerektiğini belirterek, “Eğer düzenleme yapılmazsa gazeteciler Türkiye’de en ağır şartlarda çalışan ve en az hakka sahip çalışan grubu olacak” dedi.
Gazetecilere 1977 yılında yıpranma hakkı (itibari hizmet süresi zammı) tanındı. Gazetecilerin çalıştığı her yıla 30 gün eklenerek, 5 yıl erken emekli olmaları sağlanıyordu. Bu haktan matbaa işçileri de yararlanıyordu. Ancak AKP Hükümeti 2008 yılında yaptığı düzenlemeyle bu hak kaldırdı ancak gelen itirazlar üzerine bu hak önemli oranda daraltılarak 2013 yılında yeniden getirildi. 2013 yılında yapılan düzenlemede erken emeklilik hakkı 5 yıldan 3 yıla indirilmiş ve ayrıca bu haktan yararlanabilmek için basın kartı sahibi olma şartı getirilmişti.
Basın kartı taşıma şartına Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) itiraz edildi. AYM, fiili hizmet süresi hakkından yararlanmanın, basın kartı taşıma zorunluluğuna bağlanması nedeniyle, düzenlemeyi tümüyle iptal etti. AYM kararında, basın kartı verilme işleminin yönetmelikle düzenlediğini ancak sosyal güvenlik hakkının sadece kanun ile sınırlandırılabileceğini ifade etti. Basın kartı taşıma şartının hak ihlali olduğu yönündeki karar olumlu karşılanırken, AYM’nin düzenlemeyi tümüyle iptal etmiş olması gazetecilerin yine mağdur olmasının önünü açtı.
AYM’nin iptal kararı, “yeni bir düzenleme yapılabilmesi için” Resmî Gazete’de yayımlanmasından itibaren 9 ay sonra yürürlüğe girecek. Ancak tanınan bu 9 aylık süre 14 Kasım 2020’de doluyor ve Cumhurbaşkanlığı ve TBMM konu hakkında yasal bir düzenleme yapmazsa gazeteciler 15 Kasım sabahı yıpranma hakları olmadan işbaşı yapmaya başlayacak.
Gazetecilerin yıpranma hakkının halkın haber alma özgürlüğüyle doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çeken TGS “Gazeteciler, doğru bilgiyi canı pahasına halka ulaştırmak için savaşta, depremde, selde, toplumsal olaylarda, pandemi koşullarında, TBMM’de gece gündüz çalışmaktadır” açıklamasını yaptı.
‘CANI PAHASINA YÜRÜTÜLEN BİR MESLEK’
TGS Avukatı Meliha Selvi, gazeteciler ve matbaacıların diğer işçilere nazaran daha ağır koşullarda çalıştığı için bu hakkın getirildiğine vurgu yaparak, “Gazeteciler ve matbaacılar fiili hizmet zammını, itibari hizmet zammı olarak 2008 yılına kadar uygulanmış haliyle geri istiyorlar. Matbaacıların şu an çalıştıkları maddeler daha önce çalıştıkları maddelerden daha az zehirli değil. Gece çalışıyorlar, radyasyona maruz kalıyorlar. Gazetecilerin de ellerinde çok bir şey yok. Yürekle ve canı pahasına yürütülen bir meslek” diye konuştu.
’15 TEMMUZ’DA GÜNLERCE EVLERİNE GİTMEDİLER’
Gazetecilerin çalışırken diğer işçilerle aynı oranda yıpranmadığını kaydeden Selvi, bunu şöyle açıkladı:
“Fabrikada çalışanlar için çalışma saatleri bellidir. Gazeteci için böyle bir şey yok. Bir uçak kazası, patlamaya gittiğinde mesaim doldu eve gidiyorum deme hakkı yok. Çok yakın. 15 Temmuz oldu, gazeteciler günlerce eve gitmeden çalıştı. Günlük rutini düşünün Cumhurbaşkanı’nın açıklamasını izleyen bir gazeteci açıklamanın yarısında ‘Mesaimi doldurdum, gidiyorum’ diyebilir mi? Gazetecilik doğası gereği yüksek efor ve stres ile çalışılan bir meslek. Daha önceki kanun koyucu sağlık çalışanlarında da olduğu gibi bu stresli çalışmayı itibari hizmet hakkıyla destekledi. Hem gazetecinin sağlığı hem de sağlıklı beyinin doğru haber üretmesinin halkın haber alma hakkını ilgilendirdiği bu düzenlemeyi yaptı.”
15 KASIMA KADAR DÜZENLEME YAPILMALI
Basın İş Kanunu’nda çalışma koşullarıyla ilgili pek çok düzenlemenin gazetecilerin aleyhine olacak şekilde iptal edildiğini ifade eden Selvi, gazetecilerin elinde kalan tek hakkın fiili hizmet zammı olduğunu söyledi. Selvi, 15 Kasım’a kadar TBMM’de düzenleme yapılması gerektiğini belirterek, “Eğer düzenleme yapılmazsa gazeteciler Türkiye’de en ağır şartlarda çalışan ve en az hakka sahip çalışan grubu olacak” dedi.
GAZETECİLERİN HAKLARI TEK TEK ALINDI
Selvi, gazetecilerin ellerinden alınan diğer hakları şöyle sıraladı:
- Gazetecilerin 212 olarak adlandırdığı Kanunda, halkın haber almak hakkının desteklemek için gazetecilerin ücretini peşin alacağı düzenlendi. Gazetecinin evine ekmeğini, sütünü peşin alıp özgür kafa ile haber peşinde koşması istendi. Bu ücretin peşin ödenmemesi durumunda her geçen gün için yüzde 5 fazlasıyla ödeneceği belirtiliyordu. AYM, 2019 yılında bunu iptal etti. Gazete patronunun ticari hakları helak oluyor dedi. Biz buna katılmıyoruz. İş hukuku, zaten zayıf olan işçiyi korumak için vardır.
- Ulusal bayram, hafta tatilinde çalışma ve fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi durumunda da her geçen gün için yüzde 5 fazlasıyla ödeneceği hakları vardı. Yine bir başka AYM kararıyla bu yüzde 5 hakkı da gitti.
- Gazetecinin yıllık iznini kullanması düzenlenmişti. Kullandırmazsanız iş akdini sona erdiği tarihte 2 katını ödemek zorundasın deniliyordu. Yargıtay iş hukuku dairelerinin kararıyla buna da son verildi. Yargıtay gazeteci yıllık izin için ‘Yazılı talepte bulunsun, yine verilmez ise alabilir’ dedi. Gazetecinin yazılı talepte bulunması işsiz kalması anlamına gelir, fiilen uygulamada olmayacak bir şey.
- Diğer işçilerin alacakları zamanında ödenmezse en yüksek mevduat faiziyle ödeniyor, gazeteciler için yasal faiz yani yüzde 9 uygulanıyor. Bu işverenler için en ucuz kredi.
- Gazetecilerin zaten kıdem tazminatına hak kazanmak için 5 yıllık meslek kıdemi gerekiyor. Diğer işçilerde bu süre 1 yıl.