İMSAN oluşu ile davranışlarına sınır getirmesi ,yapmak istedikleri için ,daha çok zaman ayırarak, var gücü ile bu alanlarda çalışma fırsatları oluşturdu. Tüm canlıların, yaşamlarının bir döneminde bir hücreden ibaret olduğu gerçeği etrafında, “SEKURALTI FELSEFE’”yi kurmuştu. Şimdi ,en küçük hücreden başlayarak hücre öncesi alemleri araştırmaya başladı. Canlı öncesi alemlere geçişin izleri ve nedenleri ,bakterilerin yapı ve özelliklerinde vardı. DNA alemine girmeden önce ,bakterilerle ilgili kısa bilgilerini tazeledi. Onlar, canlı alem gruplarından, dördüncü grup olan(MONERA) grubu varlıklarıydı. Hücre çeperlerinde, protein ve karbonhidrat molekülleri vardı. Bu proteinlerin, canlıların kaslarını hareket ettiren kas hücrelerinin proteinlerine benzemesi ilginçti. Bir DNA molekülü kendi kendini eşliyordu.ve her yavru hücrede ,eşit miktarda(DNA)oluyordu. İşte (DENGE DİSİPLİNİ)nin izlerini ,bakteri moleküllerinde de bulmuştu. DNA molekülünün kendi kendini eşlemesi, molekül alemindeki çoğalma, üreme, kendine benzer bir canlı meydana getirme olayının, molekül aleminde olması ve bu kapıların aralanması kendi adına önemliydi. Önemliydi çünkü. Cansız varlıkların da canı ve aklı olduğu fikrini haklı çıkarır gibiydi. Daha gerçekçi doğru bir cümle ile, doğrular gibiydi. Cansız dediğimiz maddelerde de can vardır ,akıl vardır. Ama bizdeki gibi değildir.Başka türlüdür diyordu. Bakterilerdeki(denge disiplini),yalnızca bir DNA molekül yapısında olan(VİRÜS)lerde vardı. Zaten ,DNA ve protein kılıfından başka bir şeyleride yoktu. Enzimleri yoktu, parazit yaşıyorlardı ve bakterilere ihtiyaçları vardı. Ve proteinler, bitki ve hayvan hücresindeki proteinlere(Nukleoproteinlere, çekirdek proteinlerine)benziyordu. Bu disiplinler ,kimyasal moleküllerdeki disiplinlere yönlendirdi. Moleküler denge disiplinleri. Aradığı gerçekleri bulma yolunda molekül disiplinleri dünyasında olup bitenlerin öz kavramlarını bilme zorunluluğu vardı. Canlıların yapılarında bulunan maddeler organik maddelerdi. Organik maddelerin ,organik yapıları ,organik moleküllerden ve disiplinlerinden oluşuyordu. Bu nedenle, Organik bileşiklerin(Molekül Formülleri)dünyasına girmeliydi. Bu düşünceleri yaparken ,maddenin hal değiştirmesi olayında, molekül yapısındaki değişikliklerde aklına geldi. Su buhar olduktan sonra, sonrası ne olur? Neyle değişir? Moleküler yapılar uzayda nasıl dizilir? gibi birçok soru vardı.Bu sorulara cevap bulacağını da düşünüyordu.Ve şöyle dedi. Ver elini kimya, Henüz kimyaya baş vurmadan önce aklına yine sorular takılmaya başladı. Dördüncü boyutun halde değişimi ile ilgili olaylarda ısı enerjisi önemli rol oynuyor. Enerji olayına etki eden kuvvetler henüz yeteri kadar bilinmiyor. Teorilerinin gerçekliğini ispat etme şansında yok. Belki başka bilim insanları yapacaklar.